Kayıp yakınları 267'nci haftayı geride bıraktı

22.03.2014

 DİYARBAKIR-iHD ve Kayıp yakınları tarafından her hafta "Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın" sloganıyla düzenlenen oturma eylemlerinin 267'ncisi gerçekleştirildi. Eylemde 1994 yılında sivil giyimli kişiler tarafından yer göstermesi için evinden alınan İbrahim Çelik ve babasının durumundan endişelenerek peşinden giden oğlu Edip Çelik'in akıbeti soruldu.

 
 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eyleminin 267'ncı haftasında yine Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Eylemde "Onlar ansızın evlerinden alındılar bir daha geri dönmediler" yazılı pankart açıldı. Eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, MEYA-DER, TUHAD-DER, Barış Anneleri Meclisi, İHD Ankara ve İstanbul Şubelerinde faaliyet gösteren insan hakları aktivistleri ile çok sayıda kayıp yakını katıldı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, kayıpların dönemin bürokratikleri ve siyasetçilerinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır Newroz'unda okunan mesajına da değinen Bilici, Kürt sorunun çözülmesi durumunda Türkiye'nin Ortadoğu'ya model olacağını sözlerine ekledi. 
 
Bilici: Öcalan serbest bırakılmalı, müzakereler sürdürülmelidir
 
Bilici, bundan sonra kutlanacak Newrozlarda halkların bireysel ve kollektif haklarına kavuşmuş oldukları umudunu taşıdıklarını belirterek, Kürt sorunun çözümü ile ilgili müzakere ve diyaloğun önemine dikkat çekti. Bilici, "Diyalog ve müzakere süreci son derece önemlidir. Ve bu durumun sürdürülebilmesi, akamete uğramaması ve provakatif durumların gelişmemesi için, bu sürecin yasal zeminde meclis bünyesinde, muhatapları ile açık ve şeffaf bir şekilde sürdürülmesi gerekir. Sayın Öcalan başta olmak üzere, bütün siyasi tutsakların serbest bırakılması ve bu sürecin sağlıklı bir şekilde eşit koşullarda sürdürülmesi gerekir. Çünkü son derece önemli bir meseledir" diye konuştu.  
 
Müzakere ve diyalog dışı bir yöntemin uygulamaya geçmesinin savaş, kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyeceğini dile getiren Bilici, "Aksi ölümdür, kandır, gözyaşıdır. Bu topraklar, bu ülke buna doymuştur.Bizler artık buna izin vermeyiz. Bu ülkede halkların birbirine düşmesi, bir daha insanların ölmesine izin vermeyiz" dedi.
 
Baba oğulun akibeti soruldu 
 
Bilici'nin ardından her hafta olduğu gibi kayıp hikâyesi anlatıldı. İHD Kayıp Komisyonu üyesi Necibe Güneş Perinçek tarafından okunan kayıp öyküsünde 10 Temmuz 1994 yılında Batman Soğuksu Köyü'nde ikamet eden İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik'in kaybedilme hikayesi okundu. Perinçek şunları söyledi: "50 yaşında olan İbrahim Çelik, Soğuksu köyünde ikamet etmekteydi. Olay günü akşam saat 20.00 sıralarında silahlı ve sivil giyimli 4 kişi İbrahim’in evine gider. Silahlı kişiler Çelik’e, tütün ticareti yapan Abdullah Şeker’i aradıklarını söyler. İbrahim Çelik ise ‘Hüseyin tütün nakliyesine gitti evde değil’ der. Bunun üzerine ‘O zaman gel, onun evini bize göster’ deyip İbrahim’i evden çıkarırlar. 19 yaşındaki Oğlu Edip, babası için kaygılanıp arkalarından gider. Aile, ertesi gün jandarmaya haber verir. Ancak Jandarma, kimseyi gözaltına almadıklarını söyler. Ardından Emniyet Müdürlüğü’ne giden aileye, polis “Gidin, Apo sizi kurtarsın“ cevabı verilerek, Çelik Emniyette olmadığını söylerler. Ailenin beyanlarına göre tüm resmi kurumlar düzeyinde girişimlerde bulunulur. Ancak aile, başvuru yaptığı hiçbir yetkili merciden cevap alamaz. Aile, olayla ilgili Hizbullah örgütünden olan Talat Rüzgâr, Aziz Önlük, İlhan Önlük, Resul Güneş ve Çetin Dursun isimli kişileri sorumlu tutarak, bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulundular.Aile,  Hizbullah’ın ortaya çıkan ölüm sığınakları ile ilgili de girişimlerde bulundu.  Ancak bundan da bir sonuç elde edemediler."
 
Kayıp hikayasenin ardından İbrahim ve Edip Çelik ile tüm kayıplar için 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.