DİYARBAKIR - İHD tarafından kurulan Geri Çekilmeyi ve Çözüm Sürecini İzleme Komisyonu, geri çekilmenin yıldönümünde, aradan geçen bir yıllık süreyi değerlendirdi. Daha önce de kalekol, güvenlik barajları ve yolları, koruculuk sistemi ve mayınlı araziler gibi uyarıda bulundukları konularda herhangi bir adım atılmadığını vurgulayan İHD Genel Başkan Yardımcısı Serdar Çelebi, gelinen noktada AKP hükümetinin atması gereken demokratikleşme adımlarını atmaması yüzünden diyalog sürecinin ciddi sıkıntılar yaşadığını ifade etti.
KCK’nin Kürt sorununun çözümü konusunda niyet beyanı göstermek ve AKP hükümetine çözümde kolaylık sağlaması amacıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın önerisi üzerine 8 Mayıs 2013 tarihinde başlattığı geri çekilmenin üzerinden geçen bir yılda ne kadar yol kat edildiği, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi ve şubeleri tarafından oluşturulan "Geri Çekilmeyi ve Çözüm Sürecini İzleme Komisyonu" tarafından açıklandı. Komisyon PKK'lilerin sınır ötesine çekilmeye başlamasının yıldönümünde, bir yıllık sürece ilişkin hazırladıkları değerlendirme raporunu kamuoyu ile paylaştı. Söz konusu rapor, geri çekilmenin başlamasından sonra hükümetin inşa etmeye giriştiği karakollardan biri olan ve buna dönük 28 Haziran 2013'deki protestolarda Medeni Yıldırım'ın askerlerin sıktığı kurşunlar sonucu hayatını kaybettiği ve 8 yurttaşında yaralandığı Diyarbakır'ın Lice ilçesinde bulunan Kayacık köyü karakolu önünde açıklandı. Lice Belediyesi Eş Başkanı Rezan Zuğurli, İHD Bölge Temsilcisi Şevket Akdemir, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici ve şube yöneticilerinin de aralarında bulunduğu dernek üyelerinin katıldığı açıklamada, rapor İHD Genel Başkan Yardımcı Av. Serdar Çelebi tarafından okundu.
Sürecin başlaması ile birlikte, İHD olarak, "Geri Çekilmeyi ve Çözüm Sürecini İzleme Komisyonu" adıyla bir komisyon oluşturduklarını ve 25 kişilik komisyon olarak, bölge genelinde hem geri çekilmeyi, hem de askeri hareketlilik ve yaşanan olumsuzlukları gözlemlediklerini dile getiren Çelebei, yanı sıra diyalog sürecinin de yakın takipçisi olduklarını söyledi.
Çalışmalar çerçevesinde sınır illeri başta olmak üzere bazı illerde inceleme ve araştırmalar yapıp, il valilikleriyle görüşmeler gerçekleştirdiklerini aktaran Çelebi, bölgenin bazı alanlarında yaptıkları incelemeler sırasında karşılaştıkları geri çekilme hazırlığı içerisinde olan PKK militanları ile görüşmeler yaptıklarını ifade etti. Çelebi, sınır hattı başta olmak üzere birçok alanda karakol, baraj ve güvenlik yolu yapımlarını inceleyerek, yaşanan olumsuzluklar yerinde tespit ettiklerini vurguladı.
‘Beklentiler karşılanmayınca çekilme durdu’
2013 yılının Eylül ayına kadar devam eden geri çekilme sürecinde bazı olumsuz gelişmeler yaşansa da sürecin can kaybı yaşanmadan devam ettiğini dile getiren Çelebi, "Bu dönemde çekilen gerilla sayısı konusunda her ne kadar iki taraftan polemik yaratan farklı açıklamalar yapılmışsa da, bölge genelinde yoğun bir çekilmenin yaşandığını gözlemlediklerini kaydetti.
Çelebi, ancak çekilme sürecinin başlamasından sonra hükümetin sorunun çözümü konusunda beklentileri karşılamaktan uzak tutumu nedeni ile geçtiğimiz yılın Eylül ayında geri çekilmeler fiili olarak durdurulduğuna işaret etti.
Yaşanan bu olumsuz gelişmeler, her ne kadar ateşkesi bozma veya tekrardan çatışmaların başlaması şeklinde bir sonuç doğurmamışsa da karşılıklı güveni zedeleyen ve halkta da umutsuzluğu artıran gelişmeler olduğunu vurgulayan Çelebi, İHD olarak, geri çekilme sürecini ve yaşanan askeri hareketliliği takip ederek, karakol ve güvenlik barajları yapımı, koruculuk sistemi ve yeni korucu alımları, sivil halka yönelik uygulamalar ve mayınlı araziler başlıkları altında elde edilen sonuçları içeren hazırladıkları bir raporu 2013 yılının Temmuz ayında kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlattı. Çelebi, söz konusu raporun üzerinden geçen süre içerisinde kaygıyla paylaştıkları olumsuzluklarda çok fazla bir değişiklik olmadığını da sözlerine ekledi.
‘En önemli sorun kalekol yapımları’
Çelebi ardından da söz konusu başlıklardaki son durumu ortaya koydu. Buna göre de, bölgede, en çok gerginliğe yol açan ve şu an bulundukları alanda bir yurttaşın yaşamına mal olan en önemli sorunun "kalekol" diye tabir edilen yüksek güvenlikli karakolların inşa edilmesi hususu olduğunun altını çizdi.
Başta Diyarbakır, Hakkari, Şırnak ve Dersim olmak üzere benzer gerginlikler ve çatışmaların devam ettiğine belirten Çelebi, “Nitekim daha 10 gün öncesine kadar yine Lice ilçesi kırsalında yapılmak istenen kalekol, protesto gösterilerine sahne olmuş, istenmeyen üzücü olaylar yaşanmıştır. Elde ettiğimiz veriler ve Milli Savunma Bakanlığı'nın da açıkladığı bilgilere göre, son bir yıl içerisinde bölge genelinde 341 yeni karakol yapımı ihale edilmiş, bunların bir bölümünün yapımı tamamlanmıştır. 341 adet karakoldan 102 adedinin inşaatları tamamlanarak, teslim edilirken, 143 karakolun inşaat çalışmalarının devam ettiği, 36 karakolun ise ihale aşamasında olduğu tespit edilmiştir” dedi.
‘Güvenlik' barajları ile iki coğrafya birbirinden ayrılıyor!’
Barış sürecinin başlamasıyla birlikte dikkat çeken konulardan birinin de "güvenlik barajı" olarak tabir edilen çok sayıda barajın yapımı olduğunu dile getiren Çelebi, Dersim bölgesinde, Munzur Vadisi üzerinde yapılan 4 güvenlik barajı, Çemişgezek ilçesinde Tagar Suyu, Aliboğazı'nda ve Siirt'te Botan çayı üzerinde yapılan barajlardan birkaçını örnek gösterdi. Çelebi, ancak bu bir yıllık süreçte en çok dikkat çeken husus olarak ise sınır hattında yapılan barajları işaret etti. Sadece Şırnak ile Federal Kürdistan Bölgesi sınırında 11 adet "güvenlik barajı" yapılmakta olduğu bilgisini veren Çelebi, “Şırnak'ta sınır boyunda Türkiye ve Irak sınırının kesiştiği noktalarda yapımı devam eden güvenlik barajları, iki coğrafyayı adeta birbirinden ayırmayı hedeflemektedir. Barışın konuşulduğu ve demokratikleşme adımlarının beklendiği bir dönemde, güvenlik barajı adı altında yeni baraj yapımlarına neden ihtiyaç duyulduğu doğrusu kafaları kurcalayan bir sorudur. Devletin bu barajlarla uzun vadede aslında bölgede yeni güvenlik politikalarını hayata geçirmek istediği izlenimi tüm kamuoyunda olduğu gibi bizlerde de oluşmaktadır” ifadelerini kullandı.
820 kilometre uzunluğunda 'Güvenlik Yolu'
Çelebi, yaptıkları araştırmalar ve devletin resmi verilerine göre, bölge genelinde kırsal alanda askeri güvenlik nedeniyle 820 kilometre "güvenlik yolu" yapılmakta olduğunu da söyledi. Milli Savunma Bakanlığı tarafından ihale edilen ve yapımı halen devam eden bu güvenlik yollarının bir kısmının yine sınır hattına yapılmakta olduğuna işaret eden Çelebi, dernek olarak yaşanan bir gerginlik sonrası Şırnak'ın Uludere ilçesi sınır bölgesine giderek, yapılan güvenlik yollarını bizzat gözlemledikleri ve bu durumun yarattığı endişeleri yerel halkla görüşerek tespit ettiklerini söyledi.
Kaldırılmak yerine 2 bin yeni korucu kadrosu açıldı!
Çelebi, geçtiğimiz yıl açıkladıkları raporda, yaşanan en büyük sorunlardan birinin de yeni korucu kadrolarının açılması ve korucu alımları olduğunu belirttiklerini hatırlatarak, buna rağmen Şırnak, Van, Bitlis, Siirt, Bingöl ve Muş illeri ve bağlı ilçelerde, toplamda 2 bin civarında yeni korucu kadrosu açıldığı ve bu kadronun bir bölümünün alımının tamamlandığını tespit ettiklerini de söyledi.
İHD olarak, uzun zamandır koruculuk sisteminin bölgede yarattığı huzursuzluğu ve sorunları gündeme getirmeye çalıştıklarını belirten Çelebi, şöyle devam etti: “Barış sürecinin gündemleşmesiyle birlikte, çözülmesi gereken sorunların başında gelen koruculuk sistemi ne yazık ki halen orta yerde durmaktadır. Bu süreçte koruculardan kaynaklı yaşanan çeşitli sorun ve sıkıntılar, bu tespitimizin ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. Son olarak iki gün önce, hemen az ötedeki Kulp ilçesine bağlı Karpuzlu köyünde ellerinde silahlarla HPG'lilere ait kıyafetler giyen 5 korucu tarafından 10 gencin darp edilmesi olayı bu konudaki kaygılarımızın haklılığını bir kez daha ortaya koymuştur. Bu süreçte, halka yönelik saldırılar yapmak, insan alıkoymak, arazilere el koymak gibi birçok suça bulaşan korucular, geri çekilme sürecinde de gerillalara yönelik pusulama faaliyetleri içerisine girerek, zaman zaman sıkıntıların yaşanmasına neden olmuşlardır.”
Mayınlı araziler insan yaşamı ve ekonomisi için hala bir tehdit
Paylaşılan raporda süreci etkileyen bir diğer husus olarak mayınlı arazilerin üzerinde duruldu. Bölgenin birçok alanında halen var olan mayınlı arazilerin, başta hayvancılık olmak üzere kırsal kesimde yaşayan halkın çalışmasını engellemekte olduğunu kaydeden Çelebi, mayınlı bölgelerin olduğu gibi bırakılmasının arazilerden verim elde edilmesini engellediği gibi, insan yaşamı üzerinde de ciddi tehditler oluşturduğunu vurguladı.
Çelebi, her yıl çok sayıda kişinin mayınlar ve patlayıcı maddeler yüzünden yaşamını yitirmesi veya yaralanması da bunun en somut kanıtı olarak göstererek, özellikle sınır hattına yakın bölgelerde birçok alanın mayınlanmış durumda ve çoğunun da mayın haritasının bulunmadığına dikkat çekti.
‘AKP atması gereken demokratikleşme adımlarını atmadı’
Söz konusu başlıklar altında bu bilgileri paylaşan Çelebi, bu verilerin aslında sürecin geldiği noktayı açıklamaya yettiğinin ifade ederek şöyle devam etti: “Sayın Öcalan'ın bir yıl önce başlattığı ve hükümetin de yürütmeyi taahhüt ettiği çözüm süreci, gelinen noktada ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Özellikle çekilme sürecinden sonra AKP hükümetinin atması gereken demokratikleşme adımlarının henüz gerçekleşmediğini görüyoruz. AKP hükümetinin geçtiğimiz yıl halkı büyük bir beklenti içerisine sokarak açıkladığı "demokratikleşme paketi"nin de soruna çözüm getirecek içerikten uzak olduğunu hep birlikte gördük" dedi.
‘Onurlu bir barış için Öcalan özgürlüğüne kavuşmalıdır’
İHD olarak bu ülkede barış ve huzur içinde yaşanabilmesi için yapılması gereken tek şeyin onurlu bir barış olduğunu tekrarlamak ve bunun için ise, barışı gerçekleştirecek tarafların hassasiyetle davranarak, sürecin ilerlemesini sağlaması en önemli şartların başında geldiğini bir kez daha vurgulamak istediklerini söyleyen Çelebi, bunun için de yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:
“* Öncelikle, yapımı devam eden ve bölge halkında güvensizlik yaratarak, gerginliğe neden olan kalekol, baraj, güvenlik yolu yapımlarına bir an önce son verilmelidir.
*Yeni korucu alım kadroları iptal edilerek, koruculuk sistemi tamamen kaldırılmalı, bu sistemin mensuplarının rehabilitasyonu ve toplumla entegrasyonunun sağlanacağı bir proje geliştirilmelidir.
*Mayınlı araziler bir an önce temizlenmeli, bu konuda imza atılan uluslararası sözleşmelerin gerekleri bir an önce yerine getirilmelidir.
*Tüm bu ihlallerin meydana gelmesine neden olan Kürt meselesinin demokratik bir zeminde çözümü için tıkanma noktasında olan barış sürecine yönelik müzakereler sürdürülmeli, ülkenin demokratikleşmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır.
*Kürt meselesinin demokratik bir zeminde çözümü için başlatılan süreç bir takvime bağlanmalı ve TBMM sürece dahil edilmeli, sürecin yasal zemini hazırlanmalı atılmış ve atılacak tüm adımlar yasal dayanağa kavuşturulmalıdır.
*Buna karşılık da PKK'nin silahlı güçlerinin geri çekilmesi süreci tekrar başlatmalı, elinde bulunan sivilleri biran önce serbest bırakmalı ve sorunun müzakere ile çözümü konusunda üstüne düşeni yapmalıdır.
*Türkiye'de onurlu, demokratik ve kalıcı bir barışın sağlanması için çözüm sürecinin mimarlarından olan Sayın Abdullah Öcalan bir an önce özgürlüğüne kavuşmalıdır.”
Çelebi’nin ardından İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici de Kürtçe bir açıklama yaparak, süreçle ilgili kaygılarını paylaştı. Bilici ayrıca 23 Nisan’da silahlı güçler tarafından alıkonulan 3 sivil vatandaşın da bir an önce serbest bırakılmasını istedi.
Yapılan konuşmaların ardından İHD’liler basın mensuplarının sorularını yanıtladı.