DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemi 282’inci haftasında devam etti. Oturma eyleminde kayıpların akıbetinin halen ortaya çıkarılmamasına tepki gösterilirken, 1997 yılında Silopi’de kaybedilen Deham Günay’ın akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemi, 282’inci haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, MEYA-DER, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve çok sayıda kayıp yakını katıldı. Oturma eyleminde ilk olarak konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, insan hakları savunucuları ve kayıp yakınlarının tüm çabalarına rağmen kayıpların bulunması konusunda bir ilerlememe sağlanamamasına tepki gösterdi. Devletin bu kayıpların nerde olduğunu ve sorumlularını iyi bildiğini vurgulayan İnceören, kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılmaması halinde bunun sorumlusunun devlet ve hükümet olacağını söyledi.
Yürütülen demokratik çözüm sürecine büyük anlam biçtiklerini ifade eden İnceören, “Çözüm sürecine yönelik atılması planlanan yeni adımlar bizim için çok anlamlıdır. Yapılacak yeni yasal düzenlemelerle çözümün önü biraz daha açılacaktır. Ancak, bununla yetinilmeyip, devamı getirilmelidir. Kürt meselesinin çözülmesi halinde ülkemizde yaşanan birçok sorun çözülecektir” diye konuştu.
Kardeşiyle gözaltına alındı, kendisi geri dönmedi
İnceören, konuşmasının ardından Şırnak’ın Silopi ilçesinde 11 Temmuz 1997 tarihinde askerler tarafından gözaltına alınarak kaybedilen Deham Günay’ın kaybediliş hikayesini anlattı.
Silopi’de ikamet eden Deham ve Nehyet kardeşlerin ilçenin Irak sınırı yakınlarında bulunan tarlalarında çalıştıkları sırada Dokuzlar Jandarma Karakolu’na bağlı 20 dolayında asker tarafından gözaltına alındığını ifade eden İnceören, yaşanan olayı şöyle anlattı: “Tarlalarına yakın bir alana götürülürler. Burada içi silah dolu iki sarı torba gösterilir. Bunların kendilerine ait olup olmadığı sorulur. Askerler, kardeşlerin olumsuz cevap vermesi üzerine onları tüfeklerinin dipçikleri ile darp eder. Kafasından yaralanan Deham Günay bilincini kaybeder. Aynı şekilde yaralanan kardeşi Nehyet Habur Jandarma Karakoluna götürülür, savcılık ve mahkeme hâkimi tarafından ifadesi alındıktan sonra 12 Temmuz günü tutuklanır. Beyanlarında kardeşi ile birlikte gözaltına alındığını, ancak kardeşini bir daha görmediğini belirtir. Kolluğun Deham Günay ile ilgili mahkemeye sunduğu ve 9 Jandarma tarafından tutulan 12 Temmuz 1997 tarihli tutanakta; Deham’ın Iraklı kaçakçılarla randevusunun olduğunu belirttiği, sabah 03.00 sularında askerler tarafından randevu yeri olan sınıra götürüldüğü, pusu kuran askerlerin yanından ayrılıp kaçakçılara doğru giden Deham’ın aniden Hezil çayına doğru kaçıp sınırı geçmeye çalıştığı, askerlerin de hedef gözetmeden ateş açtığı, kaçakçıların durdurulamadığı belirtilir. Ancak olay yerinde, askerler tarafından sıkıldığı iddia edilen 108 mermiye ait kovan bulunmaz. Aile, çocuklarını ölü veya diri bulmak üzere arar ancak sonuçsuz kalır. Bunun üzerine aile, tutanakta ismi geçen görevliler hakkında suç duyurusunda bulunur ama o da takipsizlikle sonuçlanır. AİHM’e taşınan davada Türkiye mahkum edilir. Ancak Deham Günay’dan bir daha haber alınamaz”
Kayıp hikayesinin anlatımının ardından kayıp yakınları 17 yıl önce kaybedilen Deham Günay ve tüm kaybedilenler anısına 5 dakika oturma eylemi yaptı.