Kayıp yakınları 19 yıldır kayıp Tevfik Ay’ın akıbetini sordu

09.08.2014

DİYARBAKIR –  İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 287’incisi gerçekleştirildi. Oturma eyleminde, 1995 yılında Mardin’in Midyat İlçesi’ne bağlı Şenköy Beldesi’nde çağrıldığı karakola giden ve kendisinden bir daha haber alınamayan korucubaşı ve köy muhtarı Tevfik Ay’ın akıbeti soruldu.

 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 287’incisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, MEYA-DER, Diyar TUHAD-DER, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, SES, Belediye-İş Sendikası, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1995 yılında Mardin’in Midyat İlçesi’ne bağlı Şenköy Beldesi’nde çağrıldığı karakola giden ve kendisinden bir daha haber alınamayan korucubaşı ve köy muhtarı Tevfik Ay’ın akıbeti soruldu. Eylemdeki kayıp yakınları, 287 haftadır sürdürdükleri oturma eylemlerine, sonuç alıncaya kadar devam edeceklerini kaydetti.
 
Eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, sözlerine Federal Kürdistan Bölgesinde bulunan Mahmur (Maxmur) kampına düzenlenen IŞİD saldırısında yaşamını yitiren gazeteci Deniz Fırat’ı anarak başladı. Bilici “ Karanlıkların açığa çıkması için mücadele eden bu kirli savaşta bir özgür basın emekçisi arkadaşımızı daha kaybettik. Minnetle ve sevgiyle anıyoruz. Şuna inanıyoruz ki, siz özgür basın çalışanları bizlere gerçekleri aktarmaya devam edecek, onun kamerasını, fotoğraf makinesini, mücadelesini yerde bırakmayacaksınız” diye konuştu. 
 
Rojava ve Fedaral Kürdistan Bölgesindeki IŞİD saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bilici, Kürtlerin özgürlük kazanımlarına ve mevcut statülerine ciddi bir yönelim olduğunu işaret etti. Dün bir heyet olarak bölgede incelemelerde bulunduklarını söyleyen Bilici “ Êzidî’lere yönelik Şengal’de katliamı, soykırımı, vahşeti hepimiz izliyoruz. Gün be gün bu vahşet yayılıyor. İnsan hakları savunucuları olarak, IŞİD’in katliamından kaçan, bu vahşetten canını kurtaran ve göç etmek zorunda kalan Êzidî halkının sorunlarını tespit etmek amacıyla, Silopi ve Zaxo’da incelemelerde bulunduk. Üzülerek belirteyim o katliam politikası, o ayrımcılık devam ediyor. Tek suçları Êzidî olmaları. Zaxo’ya yerleşen Êzidî’ler hala açlık ve susuzlukla, ölümle mücadele ediyorlar. Zaxo’nun sokaklarında sahipsiz, camilere, okullara sığınmışlar. Ne insani ne de maddi hiçbir yardım yapılmıyor. Bu korkunç bir tablodur. Bu şu anlama geliyor. Farklı bir inançta, mezhepteyseniz size Ortadoğu’da yaşam hakkı yoktur demektir” diyerek, Federal Kürdistan Bölgesi hükümetinin konu ile ilgili duyarlılık göstermesi gerektiğini ifade etti. 
 
Êzidî yurttaşlar yaptıkları görüşmelere değinen Bilici “Kendileri ile konuştuğumuz Êzidî yurttaşlar bize ‘Eğer bu çağda da bunlar yaşanıyorsa, Ortadoğu’da insanlık ölmüş demektir. Eğer bu duyarsızlık devam ederse, kimse tepki göstermezse, insanlıktan bahsedilmesin” dediler” diye konuştu. Bu alandan daha önce defalarca uluslararası insan hakları kuruluşlarına çağrıdan bulundukların belirten Bilici, “Ama hiçbir ses, hiçbir tepki gelişmiş değildir. Onlar da uluslar arası emperyal güçlerin politikalarına bakarak hareket ediyorlar. BM, Avrupa Birliği ve uluslar arası insan hakların kuruluşlarının Kürdistan ve Şengal’de yaşanan katliamlara duyarsız kaldıkların burada bir kez daha belirtmek istiyorum” dedi. “Öfkemiz büyüktür” diyen Bilici “İnsanlıktan nasibini almamış bu çetelere maddi manevi destek veren her insan, her ülke, her örgüt, her kurum bu suçların, katliamların ortağıdır. Tacize uğrayan, kafası kesilen, her türlü muameleye tabi tutulan bu halka karşı işlenen suçların ortağıdır. Bunları kınıyor, lanetliyoruz” diye konuştu.    
 
Bilici’nin ardından İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, 1995 yılında Mardin’in Midyat İlçesi’ne bağlı Şenköy Beldesi’nde çağrıldığı karakola giden ve kendisinden bir daha haber alınamayan korucubaşı ve köy muhtarı Tevfik Ay’ın hikayesini anlattı. İnceören şunları kaydetti: “Tevfik Ay’ın ailesinin anlatımlarına ve basına yansıyan bilgilere göre; Tevfik Ay,  Midyat/Estel-Ziyaret köyünde ikamet eden bir korucubaşıymış. Olaydan 2-3 ay öncesine kadar muhtarlık yapıyormuş. Bölgede o dönemlerde varlık gösteren JİTEM, Tevfik Ay’ı  kendi yapısına dahil edip faili meçhul cinayetlerde kullanmak üzere çok uğraşmış. Ancak bir iç infaz olayında yaşamını yitiren Albay Rıdvan Özden’e yakın olan Tevfik, kendisine yapılan bu teklifi hep red etmiş. 
 
17 Ocak 1995 tarihinde Şenköy Beldesi Jandarma Karakol Komutanlığı Ay’ı arayarak, karakola gelmesini ister. Karakola gitmek üzere evden ayrılan Teyfik Ay’dan bir daha haber alınmaz. Ailesi, kendisinden haber alınamaması üzerine birkaç gün sonra adı geçen karakola gidip Tevfik Ay’ı sorar. Ancak karakoldaki görevliler ''Karakola gelmedi, ayrıca biz onu karakola da çağırmadık'' şeklinde cevap verir. Ancak, karakolun karşısında bakkal dükkanı işleten esnaf, Tevfik Ay’ın belirtilen tarihte karakola giriş yaptığına tanıklık eder. Resmi kurumlar nezdinde girişimlerde bulunulur. Ancak tanıklar, öldürülme korkusuyla tanıklık yapmaktan vazgeçer.
 
Tevfik Ay’ın oğlu Hıdır Ay, dönemin İnsan Haklarından sorumlu Bakanı Azimet Köylüoğlu ile görüşür. Ancak Hıdır Ay, bu görüşme nedeniyle karakola çağrılır ve işkenceye maruz kalır ve kendisine ''Seni Ankara’da kurtaramaz''denilerek tehdit edilir. Tevfik Ay’ın 19 yıldır akıbeti hala meçhul.”
 
Etkinlik kayıplar için yapılan 5 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi.