34 yıl önce işkence ile katledilen Mahmut Kaya’nın akıbeti soruldu

30.08.2014

DİYARBAKIR –  İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 290’ıncısı gerçekleştirildi. Eylemde, 34 yıl önce Kars’ta gözaltına alınan ve gözaltında işkence edilerek katledilen Mahmut Kaya’nın akıbeti soruldu.

 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 290’ıncısı Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, Mezopotamyada Yakınlarını kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi yöneticileri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 34 yıl önce Kars’ta gözaltına alınan ve gözaltında işkence edilerek katledilen Mahmut Kaya’nın akıbeti soruldu.. 
 
Eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, son 20-30 yılda devlet eliyle insanların yok edildiğini belirtti. Türkiye’nin hukuk ve adalet sisteminin sorunlu ve kronik olduğundan bahseden Bilici, “Bu coğrafyaya, Kürdistan’a hiçbir zaman bu kavramlar gelmedi. Bu kavramların içi hiç doldurulamadı. Hükümetler, Başbakanlar, Cumhurbaşkanları değişiyor ama zihniyet hep aynı zihniyet. İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü gerçek anlamda hiçbir zaman değişmedi. Birileri bu ülkede insan hakları ve hukuktan bahsedecekse, önce bu kayıpların akıbetini sormalıdır. Bu kayıplar nerede, failleri niye yargı karşısında değil.” diye konuştu. 
 
2 gün önce görevini eski Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a devreden, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü eleştirerek konuşmasını sürdüren Bilici “7 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı. Bir tek adım atmadı. Bir tek failin bulunması için çaba sarf etmedi. Tam tersine bu faillerin korunması yönünde de mücadele etti. Öte yandan da hukuk devletinden, evrensel insan hakları değerlerinden bahsediyor. Bunlar bize hiç inandırıcı gelmedi. Çünkü pratik ortadır” diyerek, devlet yetkililerinin kayıpların bulunması ve faillerinin cezalandırılması ile ilgili bir çalışmayı gündemlerinde tutmadıklarını kaydetti. Toplumsal sorunlar konusunda devletin çözümü esas duyarlı bir yaklaşıma sahip olmadığı dile getiren Bilici, bu durumu cezaevlerinde bulunan hasta mahpusların durumu ile örneklendirdi. Bilici “ İnsanlar orada ölüme terk ediliyor. Gün gün ölüme yaklaşıyor ve Cumhurbaşkanı bu konuda tek bir adım atmadı. Ama bize devletin hukukundan, evrensel insan haklarına sahip oluşundan bahsediyor” diye konuştu.
 
Bilici, devlet yetkililerine özellikle ‘Kürdistan’ coğrafyasında kayıplar, toplu mezarlar ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi konusunda bir süreç başlatılması çağrısında bulunarak, adaleti, hukukun üstünlüğünü ve gerçek kalıcı bir barışı ancak böyle sağlanabileceğine vurgu yaptı. Bilici bir çağrıda daha bulunarak Diyarbakır’da ki tüm yurttaşları 1 Eylül Dünya Barış Gününde İstasyon meydanında yapılacak mitinge katılmaya davet etti.
 
Bilici’nin ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Veysi Kuzu, 34 yıl önce Kars’ta Maraş Katliamını kınayan bir pankart astığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve gözaltında işkence edilerek katledilen Mahmut Kaya’nın hikayesi anlattı. Kuzu şunları kaydetti: “Mahmut Kaya, Maraş Katliamının 2. yıldönümünde  üzerinde “Maraş Katliamının hesabı sorulacaktır” yazılı bir pankartı Kars ili merkezinde astığı sırada gözaltına alındı. 23 Aralık 1980 gecesi gözaltına alınan Kaya, sıkıyönetim Komutanlığınca siyasi şube müdürlüğüne tahsis edilen sorgu birimine götürüldü. On gün boyunca sorulanan Kaya, ağır işkencelerden geçirilerek katledildi. Onun gözaltına alındığına dair tüm kayıtlar ortadan kaldırıldı. Yaşlı babası Emniyet Müdürlüğü’ne ve Sıkıyönetim Komutanlığı’na başvurdu. Vali ile görüştü. Ancak girişlerde bulunduğu tüm yetkili mercilerden aldığı yanıt "Mahmut Kaya adlı şahıs gözaltına alınmamıştır” şeklinde oldu.
 
Bütün kayıtlar yok edildi ancak Mahmut’un katledilmesine tanık olanlar, çıkarıldıkları mahkemede yaşananları anlattılar ve suç duyurusunda bulundular. Ama Mahmut’un gözaltına alındığı hep inkar edildi. Mahmut Kaya ile aynı hücrede tutulan, birlikte işkence görenlerden Hüseyin Makal isimli yurttaş, konu ile ilgili kurulan meclis araştırma komisyonundaki tanıklığında şunları belirtti: “Gözaltında Mahmut'la karşılaştım. Yerde yatıyor ve bir şeyler mırıldanıyordu. Polisler her kımıldadığında, yanına yaklaşıp onu tekmelediler. Ayaklarının altı paramparçaydı. Yüzü ise tanınmayacak halde.  2 Ocak'ta beni salondaki masaya zincirle bağladılar. Mahmut'u da yanıma yatırdılar. Gece yarısı Mahmut'un nefes alışı ağırlaştı. Polisler bizi onun yanından uzaklaştırdılar. Mahmut biraz sonra öldü. Polisler dışarıda nöbet tutan bekçiyi çağırdılar. Bekçi biraz sonra elinde beyaz  bir çuvalla dışarı çıktı."
 
Yine tanıklardan Davut Aksu ise ifadesinde şunları belirtti: “Mahmut’a uzun süre yoğun  işkence yapıldı. Belden aşağısı simsiyah olmuştu. Derileri çekildiğinde kopuyordu, yaraları kangrene dönmüştü. Saat üç sıralarıydı. “Bitlis’te beş minare” diye bir türkü mırıldandı. Ağzından su geldi ve yanımda öldü. Nabzını kontrol ettim, atmıyordu. Bizi içerideki başka bir odaya aldılar” 
 
Zekiye Şen isimli tanık ise “Bana Mahmut’un parçalanmış kanlı giysilerini yaktırdılar” şeklinde ifade verdi.
 
Bu gün burada 34 yıl önce gözaltına alınan ve insanlık dışı işkencelerle katledilen Mahmut Kaya’nın faillerinin derhal açığa çıkartılmasını talep ediyoruz. 
 
Etkinlik Mahmut Kaya ve tüm kayıplar için yapılan 5 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi.