Bilici: Kürtlerle barışacaksanız, Rojava ile de barışmalısınız

27.09.2014

DİYARBAKIR –  İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 294’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1992 yılında Hizbullah tarafından kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınmayan Mehmet Zeki Akyıldız’ın akıbetini soran kayıp yakınları, Kobanê’de ki IŞİD saldırılarına karşı uluslar arası kurum ve kuruluşlara acil yardım edilmesi çağrısında bulundu. 

 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 294’üncüsü Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, İsviçre’de faaliyet yürüten sivil toplum örgütü Basel-Wan yöneticileri, Uluslar arası Af Örgütü Türkiye Koordinatör Maya Heuschmann, Mezopotamyada Yakınlarını kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Din Adamları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı.
 
Eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, 294 haftasına ulaşan eylemlerinde annelerle birlikte adalet ve hakikat arayışlarının hala sürdüğünü, sonuç alıncaya kadar da kararlı bir şekilde sürdürüleceğini belirtti. Devlet ve hükümet yetkililerini adaletin sağlanması için gerekli girişimlerde bulunulması çağrısında bulunan Bilici, “Kürdistan” da gerçekleşen faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmadan kalıcı bir barış ve çözümün mümkün olmayacağını belirten Bilici, “Hesap verin” diye seslendi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından başlatılan çözüm sürecinin ruhuna uygun adımlar atılması gerektiğini belirten Bilici, bölgedeki askeri konumlanma ve hareketliliğin süreç açısından olumlu etki yaratmadığını ifade etti.  Bilici “ Karakolların, barajların, güvenlik yollarının yapılmaması gerekirdi. Askeri birlikler kışlalarına çekilmesi gerekirdi. Cezaevlerinde ölümle pençeleşen ve gün gün birisini kaybettiğimiz hasta mahpusların serbest bırakılması gerekirdi. Anti demokratik yasalar bir an önce değiştirilmesi gerekirdi. En önemlisi de Sayın Öcalan’ın koşullarının düzeltilmesi ve süreci organize edebilecek bir konuma sahip olması gerekirdi” diye konuştu. 
 
Türkiye’de Kürt sorunun çözümünün Rojava’da ki gelişmelerden bağımsız olmadığının altını çizen Bilici, “Kuzey Kürdistan’daki Kürtlerle barışacaksanız, Rojava ile de barışmalısınız. Güneydeki Kürtlerle de barışmalısınız. Rojava’ya saygı göstermiyorsanız, en azından çetelere, oradaki barbar güçlere yardım etmeyin. Sınırdayız muameleyi görüyoruz. Rojava halkı ile dayanışma gösteren Kuzey Kürdistan’lılar, demokratik güçler müdahale ile karşı karşı bırakılıyor. Sınırda insanları katlediyor, öldürülüyor. Bu tutumlar sürece hizmet etmez, tamda bu nedenle süreç bozulma riski ile karşı karşıyadır. “ diye konuştu. Bilici, hükümete bu tutumundan vazgeçmesi ve Kürtlerle bir arada yaşama iradesi göstermesi çağrısını yaptı. 
 
İnsan hakları savunucuları olarak Ortadoğu’da, Rojava ve sınırlarda özgürlük mücadelesi veren insanların yanında olduklarını belirten Bilici, uluslar arası insan hakları örgütlerine ve sivil toplum kuruluşlarına bölgeye gelip izlenim ve incelemelerde bulunmalarını istedi. Şengal’de olduğu Rojava’nın da bir katliam riski ile karşı karşı bulunduğunu ifade eden Bilici, uluslar arası alanda gerekli hassasiyetin ve yardımların acilen gösterilmesi gerektiğini belirtti. 
Bilici’nin ardından İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, 1992 yılında Hizbullah tarafından kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınmayan Mehmet Zeki Akyıldız’ın hikayesini anlattı. İnceören şunları belirtti: “Kayıp Mehmet Zeki Akyıldız babası Salih Akyıldız’ın anlatım ve beyanlarına göre; Mehmet Zeki ailesi ile birlikte, Batman’da bulunan Beşevler Mahallesinde ikamet ediyormuş ve orta okula gidiyordu. Kaçırılmadan bir süre önce de, okul dönüşlerinde hırpalanmış ve elbiseleri yırtık bir şekilde eve dönüyormuş. Ailesinin ısrarlarına rağmen yaşadıklarını anlatmıyormuş.
 
Aile daha sonra Mehmet Zeki’ye, Hizbullahçılar’ın örgütlerine katılması için baskı yaptığını öğrenir. Can güvenliği nedeniyle Mehmet Zeki’nin okulu değiştirilse de, Hizbullah elemanları M.Zekinin peşini bırakmazlar. 
 
M.Zeki kaçırıldığı gün, Silvan’da ikamet eden ablasının evine gider. Dönüşte, Silvan Gazi Caddesi’nde bulunan Şey Halil Mezarlığı’nın yanında yer alan Aslanlı burcu civarında, sivil giyimli 2 şahıs koluna girip zorla kaçırır. 3 gün boyunca Silvan’da tutulan Mehmet Zeki, daha sonra ‘Hizbullahçılar köyü’ olarak tanınan Yolaç (Suse) köyüne kaçırılan şahısların tutulduğu sığınağa götürülür. O dönem de sığınaktan 7 kişi kaçıp kurtulur. Aile kaçanların arasında Zeki’nin olabileceği umuduyla sevinirler. Aile kaçıp kurtulanlardan öğrendikleri,  kendileri kaçmadan 3 gün önce Sulubağ (Hüseyna) köyünden kaçırılıp sığınakta tutulan bir şahısla birlikte oğlunun sığınağa götürüldüğünü öğrenir.
 
Aile, Hizbullahçıların çevreye saldıkları korku ve şikâyetlerin soruşturulmaması nedeniyle davacı olmazlar. yyıllar sonra Askerlik şubesinden kendilerine gelen celp kâğıdı üzerine M.Zeki’nin babası Askerlik Şubesine gidip oğlunun 1992 Hizbullahçılar tarafından kaçırılıp kaybedildiğini söyler. Ancak askerlik şubesinde ki görevliler baba Salih Akyıldız’ın sözlerine inanmaz ve ‘Oğlun PKK katılmıştır. Bize gelip, Hizbullahçılar kaçırdı deme’ şeklinde karşılık verirler. Aradan geçen 22 yıla rağmen kaçırılarak kaybedilen Zeki Akyıldız’ın akıbeti hala meçhul.” 
 
Yapılan konuşmaların ardından kayıp Mehmet Zeki Akyıldız ve tüm kayıplar için 5 dakika oturma eylemi yapıldı.