Kayıp yakınları 11 köylüyü katleden Ertürk’ün cezalandırılmasını talep etti

25.10.2014

DİYARBAKIR –  İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 298’incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1993 yılında Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Alaca köyünde katledildikten sonra toplu mezara gömülen 11 yurttaşın faillerinin cezalandırılması talep edilirken, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Siz bu kirli politikalardan vazgeçmeyene kadar biz sizin yakanızı bırakmayacağız” dedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ise “Yaşadığınız bu büyük acıyı aslında çözümün bir parçası haline getirmek için mücadele ettiniz. Bu çok büyük bir erdemdir. Bu kadar büyük bir acıdan sonra insanların, çözümün bir parçası olarak mücadele etmeleri çok büyük bir erdemdir” diye konuştu.

 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 298’incisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ile Alt kademe belediyeleri kadın Eş Başkanları, KESK Şubeler Platformu’na bağlı Sendikalar, Mezopotamyada Yakınlarını kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1993 yılında Diyarbakır Kulp ilçesi Alaca köyünde katledildikten sonra toplu mezara gömülen 11 yurttaşın faillerinin cezalandırılması talep edildi. 
 
Eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Diyarbakır’da 298. giren kayıp yakınları oturma eylemlerinin, İstanbul’da ise 500. defa yapıldığını hatırlattı. ‘Kürdistan’ da gerçekleşen faili meçhul cinayetlerin ve kaybetmelerin devlet eliyle gerçekleştiğini ifade ederek konuşmasını sürdüren Bilici “ Dönemin siyasal iktidarlarının eliyle Kürdistan’da katliamlar gerçekleşti. İllegal, kontra organizasyonlar oluşturarak Kürt halkına, Kürt halkının dostlarına, muhaliflere yönelik katliamlar, ölümler, işkenceler gerçekleştirildi” diye konuştu. 298 haftadır süren eylemleri boyunca sürekli çağrıda bulunduklarını belirten Bilici “Biz her zaman şunu söyledik. Siz eğer temiz bir sayfa açmak istiyorsanız, halklarla bir arada yaşamak istiyorsanız Kürtlere, dostlarına, muhalif insanlara reva gördüğünüz bu katliamlardan dolayı önce özür dilemeniz gerekir. Bununla yüzleşmeniz lazım. Yargı önünde adaletin tesisi için irade ortaya koymanız lazım” dedi. 
 
‘Annem eşini aradı, ben babamı, oğlumda dedesini arayacak’
 
Adalet için ortaya konulacak iradenin sağlanması muhatap olarak kişileri değil, TC devletini gördüklerini söyleyen Bilici, “ Bu bir devlet politikasıdır. Dün bir kaybın kızı şöyle diyordu: ‘Benim annem eşini aradı, ben babamı arayacağım, benim oğlum dedesini arayacak’. Bu, bu şekilde devam edecek. Buradan ilan ediyoruz. Şu anda iktidarda ki AKP hükümetine sesleniyoruz. Siz bu kirli politikalardan vazgeçmeyene kadar biz sizin yakanızı bırakmayacağız” dedi.
 
‘Faili meçhul dönem hala kapanmadı’
 
Bilici’nin ardından KESK şubeler platformu adına bir açıklamada bulunan TÜMBEL
-SEN Eş Başkanı Gülay Tekin Kuzu, tekçi devlet sistemi için faili meçhul döneminin kapanmadığını bildiklerini söyledi. Açıklamasında Kobane eylemleri sırasında bölgede yaşanan ölümlere dikkat çeken Tekin Kuzu “Sokak ortasında kurşuna dizmeler, domuz bağı ile katletmeler, cenazaleri ortadan kaldırmalar bu devletin en kirli yüzü olarak hala varlığı sürdürmektedir. 90’larda yaşananlar her an bir oyun gibi sahneletilmek üzere önümüzde bekletilmektedir. Sadece çocukları katledilen anneler değil, tüm bir toplum hizaya çekilmek isteniyor. Bir hafta önce Kobane ile dayanışmak amacıyla sokaklara çıkan cesur insanlar, tekrar eski yöntemlerle katledilmiştir. Cumartesi annelerinin çığlıklarını duymayanlar yine canlarımız ellerimizden almaktadır” diye konuştu. 
 
‘Yaşadığınız büyük acıyı çözümün bir parçası haline getirdiniz’
 
Tekin Kuzu’nun açıklamasının ardından konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak ise, “Dünyada en acı ve dayanılması zor olan şey, evlatlarının, sevdiklerinin alınıp götürülmesi, akıbetinden bir daha haber alınamaması, katledilmiş ise kemiklerini daha ulaşamamaktır. Siz bu kadar büyük ve derin bir acıyı yaşadınız” diyerek, kayıp yakınlarının acısını paylaştı. Kayıp yakınlarının meydanlara çıkarak ve katillerin bulunmasını talep ederek, toplumsal barışın nasıl sağlanabileceğine yönelik bir mesaj verdiklerini belirten Kışanak, “Yaşadığınız bu büyük acıyı aslında çözümün bir parçası haline getirmek için mücadele ettiniz. Bu çok büyük bir erdemdir. Bu kadar büyük bir acıdan sonra insanların, çözümün bir parçası olarak mücadele etmeleri çok büyük bir erdemdir” diye konuştu. 
 
Kontrgerilla eylemleri üzerine bir barışın inşa edemeyeceğini vurgulayarak konuşmasına devam eden Kışanak “Bunu haykırdık. Biz gerçek ve hakiki, bir daha da bozulamayacak bir barış ve çözüm istiyoruz. Onun için geçmişte yaşanmış bütün faili meçhul cinayetlerin, karanlıkta kalmış bütün olayların, bütün kontrgerilla faaliyetlerinin, halka karşı işlenmiş suçların failleri bulunsun. Bu gerçek ortaya çıksın. Bunlarla bu toplum yüzleşsin istedik. Bu konudaki bütün iktidarlar, bu çabamıza hayır yanıtını verdiler. Mecliste kurulan hakikatleri araştırma komisyonlarını bu iktidarın oyları ile reddettiler” diye belirtti.
 
Alaca köyündü katledilen 11 köylünün hikayesi anlatıldı
 
Kışanak’ın ardından son olarak, Diyarbakır Kulp ilçesine bağlı Alacaya köyünde katledildikten sonra toplu mezara gömülen 11 yurttaştan Behçet Tutuş’un oğlu Harun Tutuş, katledilenlerin hikayesini paylaştı. Tutuş, Alaca ve civardaki birkaç köyde Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasında gerçekleşen bir operasyon sırasında evlerin yakıldığını, insanların işkenceden geçirildiğini belirtti. Köylerden alınan 11 yurttaşın 25 Kasım’da sebepsiz yere katledildiğini ifade eden Tutuş, yaşanan katliam ile ilgili Kulp Savcılığı’na başvurduklarını ancak dikkate alınmadıklarını belirtti. 
 
Meclis Araştırma komisyonun 1993 yılında olay yerine gelerek incelemelerde bulunduğunu ve operasyonun Tuğgeneral Ertürk tarafından gerçekleştiğini teyit ettiğini, 1994 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduklarını ve 2010 yılında Türkiye’nin etkili bir soruşturma yürütmediği yönünde davanın sonuçlandığını belirtti. Kemiklerin ve kayıp kişilere ait bez parçalarının çobanlar tarafından bulunduğunu belirten Tutuş, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesinin girişimleri ile Kulp Savcılığı’na yapılan başvurunun ardından, kemiklerin ve bez parçalarının Adli Tıp Kurumu’nda incelemeye alındığını söyledi. 2 yıllık incelemenin ardından, bulguların en az 9 kayıp kişi ile eşleştiğini söyleyen Tutuş, Savcılığın dosyayı askeri savcılığa gönderildiğini ve burada uzun süre bekletildiğini anlattı. 
 
2013 yılında tam zaman aşımına uğrayacakken vicdanlı bir savcının çıkıp Ertürk’ü 11 kez müebbet hapis ile cezalandırılmasını talep ettiğini kaydeden Tutuş, şu anda tutuksuz yargılanan Ertürk’ün somut delillere rağmen güvenlik gerekçesi ile duruşmalara katılmadığını belirtti. 
 
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar anısına 5 dakika oturma eylemi yapıldı.