İHD Bölgenin 2014 yılı ilk 9 aylık hak ihlalleri raporunu açıkladı

12.11.2014

DİYARBAKIR– İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2014 yılı İlk 9 Aylık İnsan Hakları İhlalleri Raporu düzenlenen bir basın toplantısı ile açıklandı. 2013 yılında çözüm süreci ile birlikte azalma gösteren ihlallerin, 2014 yılında yeniden arttığını dikkat çeken İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, 9 aylık süreçte 13 bin 396 ihlal vakasının tespit edildiğini ve tespit edilen ihlallerin bu ülkenin gerçekliği olduğunu kaydetti.

 
İHD Diyarbakır Şubesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2014 yılı ilk 9 aylık İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nu düzenlediği bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Şube binasında düzenlenen basın toplantısına İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, ile şube yönetileri Av Gamze Yalçın, Av Abdullah Zeytun,  Emin Ermin ve Yıldız Koç katıldı. 
 
Kürtlerde 'kandırılıyoruz' algısı oluşmaya başladı
 
Raporun açıklanması öncesi hazırlanan basın metnini okuyan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, çözüm sürecinin gelişmesiyle birlikte başta bölge halkı olmak üzere Türkiye'de bulunan tüm halkların yaşanan savaşın son bulacağı ve yıllardır beklenen barışın tesis edileceği konusunda ümitlerin arttığını söyledi. Ancak aradan geçen yaklaşık 2 yıllık sürede sorunun çözümü konusunda hükümetten beklenen adımların atılmamasının ümitsizliğe yol açtığını, özellikle hükümetin çözüm sürecinde kullanmış olduğu dil, meseleye yaklaşım tarzı, çözümü kendi tekelinde tutma çabası, çözümden beklediğini kamuoylu ile paylaşmaması ve süreçle birlikte bölgede yapımına hız verilen kalekol-karakollar ile bölgede askeri hareketliliğin artması sorunları derinleştirdiğini kaydetti. Bilici, ayrıca PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın koşullarının düzeltilmemesi de üstüne eklenince Kürt halkında bir kez daha "kandırılıyoruz" algısı oluşmaya başladığını özellikle vurguladı.
 
İHD olarak merkezi düzeyde oluşturdukları komisyonlarla süreci izleyip, sürece dair olumsuzluk oluşturabilecek durumlar üzerinde durduklarını ve çatışan taraflara uyarıcı açıklamalarda bulunduklarını dile getiren Bilici, karakol-kalekol yapımlarının ve güvenlik amacı ile inşa edilen barajların ve yolların, koruculuk sisteminin hala varlık göstermesinin, çatışmasızlığı tehdit eden durumlar olduğuna dikkat çektiklerini söyledi. 
 
Yine yıl içerisinde IŞİD çetelerinin saldırıları sonucunda katliam tehlikesi ile karşı karşıya kalan on binlerce Êzidî ile yüz binlerce Kobanêlinin Türkiye'ye geçiş yapması ve sığınma talebinde bulunmasına işaret eden Bilici, saldırılarının devam ettiği sıralarda bir toplumsal talep olarak gündeme gelmiş olmasına rağmen Kobanê'ye insani yardım koridorunun açılmadığını ve bu şekilde Kobanêlilerin katliam tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldığını ifade etti. Bilici, nitekim Kobanê meselesine yaklaşım yüzünden 6-7 Ekim olaylarının yaşandığını ve onlarca insanız bu olaylarda yaşamını yitirip, yaralandığını hatırlattı.
 
Polis ve asker, toplumsal olaylara müdahalede yetkilerini aştı 
 
Bu değerlendirmelerin ardından raporun ayrıntılarına geçen Bilici, 9 ay içerisinde kolluk kuvvetlerinin müdahalede bulunduğu 168 toplumsal gösteride orantısız güç kullanımına başvurduğu ve yasaların tanıdığı yetkileri aştığını tespit etiklerini aktardı. Bu müdahalelerin bir kısmında ateşli silah kullanımı sonucu sivillerin yaşamını yitirdiğini ve ağır şekillerde yaralanmaların yaşandığını dile getiren Bilici, Haziran ayında Diyarbakır'ın Lice ilçesinde karakol inşaatları protestolarında gerçekleşen müdahalelerde, askerlerin açtığı çapraz ateş sonucu Ramazan Baran (24) ile Baki Akdemir (50) isimli yurttaşların olay yerinde yaşamını yitirirken, ağır yaralanan Abdullah Akkulun (19) isimli yurttaş ise 3 aylık tedavinin ardından yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Bilici, bu olayın üzerinden 2 ay geçmemişken aynı yerde, bu kez askerlerin saatlerce kurşun yağdırdığı gerilla mezarlığında bulunan yurttaşlardan Mehdin Taşkın (23) isimli genci olay yerinde yaşamını yitirdiğini de ekledi.
 
Güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanması ve yetkilerini aşması, anayasal suç olmasına rağmen 'suç' unsuru içeren pek çok örnekle karşılaşıldığını vurgulayan Bilici, "Güvenlik politikaları" adı altında olağan yaşamı tehdit edecek düzeye varan şiddetin, siyasal iktidarın politikalarının bir ürünü olduğunu ifade etti.
 
'Hukuk devleti mi yoksa polis devleti mi?'
 
Bilici, kolluk güçlerinin toplumsal alanda, gerek toplantı ve gösteri hakkının kullanımı sırasında, gerekse de gözaltı ve gözaltı yerlerinin dışında olsun, uyguladığı işkence ve kötü muamelenin yargıda cezasızlıkla unutturulmaya çalışılması yada yargı konusu dahi olmaması bu suçları işleyenleri cesaretlendirdiği üzerinde de durdu. Özellikle toplumsal olaylarda yaşanan durumlar gerekçe gösterilerek kolluk güçlerinin daha fazla yetki ile donatılmasını sağlayacak yasal değişikliklerden bahsetmenin suça teşvik eden, cesaretlendiren bir diğer yaklaşım olduğunu dile getiren Bilici, "Biz insan hakları savunucuları, zihinlerde 'Hukuk devleti mi yoksa polis devleti mi?' algısını oluşturan bu yaklaşımı, demokratik yaşam alanlarını daraltan ve yurttaşları baskılayan otoriter bir davranış tipi olarak gördüğümüzü ve asla kabullenemeyeceğimizi ifade etmek isteriz" dedi. 
 
Hasta tutsaklar ölüme terk edilmiş durumda
 
Cezaevlerine dair gündemlerindeki en önemli sorunun da hasta tutsaklar olduğunu belirten Bilici, 228'i ağır 578 hasta mahpusun bulunduğu cezaevlerinde, tahliye edilmedikleri gibi tutsakların tam teşekküllü hastanelerde tedavi edilmediğini ve adeta ölüme terk edildiğini söyledi. Her an bir cezaevinden bir hasta mahpusun ölüm haberi ile karşılaşmanın tedirginliği içerisinde olduklarını ifade eden Bilici, şunları söyledi: "Nitekim 2014 yılında 45 yaşındaki Seyithan Taşkıran tek başına tutulduğu hücrede kalp krizi sonucu yaşamını yitirirken, 7 yıldır kan kanseri teşhisi konulan 67 yaşındaki hasta mahpus Şeyhmus Yetek ise tahliye edilmesinden bir hafta sonra tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi." 
 
Öcalan üzerindeki tecride son verilmeli
 
Bilici, cezaevlerine yönelik ihlaller başlığında İmralı Cezaevi'ndeki uygulamalara da dikkat çekti. 2013 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik uygulanan tecridin "çözüm süreci" nedeniyle kısmen kaldırılmış olsa da, avukatları ile görüştürülmüyor olmasının hukuk ile bağdaşır bir yanının bulunmadığını dile getiren Bilici, "15 yıldan bu yana ağırlaştırılmış bir tecrit ortamında tutulan Sayın Öcalan'ın, çözüm sürecinin önemli bir aktörü olması sebebiyle özellikle de koşullarının müzakere sürecine uygun olarak yeniden düzenlenmesi ve barış sürecindeki rolünü oynayabilmesi için üzerindeki tecride son verilmesi gerekmektedir" dedi. 
 
Bilici ayrıca, Ekim ayında Kobane protestoları sırasında yaşanan olayları ilişkin hazırladıkları raporun bilançosunu da açıkladı. Bilici olaylarda 42 kişinin yaşamını yitirdiğini, 56’sı çocuk 1128 kişinin gözaltına alındığını, 34’ü çocuk  221 kişinin tutuklandığını ve 801 kişinin yaralandığını kaydetti. 3 Kent, 4 Merkez İlçe ve 21 ilçede sokağa çıkma yasağı kararı alındığını söyleyen Bilici, Diyarbakır ve Batman’da 407 kişiye ise idari para cezası verildiğini belirtti. 
 
Bilici'nin ardından İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören tarafından açıklanan 2014 yılı ilk 9 aylık raporunda yer alan bazı ihlal başlıkları ve veriler şöyle; 
 
*Polis ve Jandarma Tarafından Öldürülen ve Yaralananlar: 8 ölü 11 yaralı
*Köy Korucuları Tarafından Öldürülen ve Yaralananlar: 5 ölü 58 yaralı
 
* Cezaevlerinde Ölen ve Yaralananlar: 2 ölü 5 yaralı
 
Şüpheli Polis ve Asker Ölümleri: 9 ölü, 1 yaralı
 
* Silahlı Çatışmalar 
Güvenlik Görevlisi: 8 ölü, 8 yaralı
Silahlı Militan: 3 ölü
 
* Sınır Hatlarında Yaralanan Ölüm ve Yaralanmalar: 9 ölü, 22 yaralı
 
* Kuşkulu Ölümler 
   Erkek: 19 ölü
   Kadın: 8 ölü
   Çocuk: 6 ölü
 
* Kadınların Yaşam Haklarına Yönelik İhlaller
   Kadın İntiharları: 24 İntihar 4 Teşebbüs
   Aile İçi Şiddete Uğrayan Kadınlar: 11Ölü, 4 Yaralı/Şiddet, 1 Taciz
   Toplumsal Alanda Şiddete Uğrayan Kadınlar: 7 Ölü, 2Yaralı/Şiddet, 5 Tecavüz, 8 Taciz
 
* Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlaller 
   Çocuk İntiharları: 7 İntihar, 4 Teşebbüs
   Aile İçi Şiddete Uğrayan Çocuklar: 4 Yaralı/Şiddet, 1 Tecavüz
   Toplumsal Alanda Şiddete Uğrayan Çocuklar: 3 Ölü, 2 Yaralı/Şiddet, 12 Tecavüz, 3 
 
*Gözaltına Alınanlar: 1282 Yetişkin, 155 Çocuk
*Tutuklananlar: 113 Yetişkin, 20 Çocuk
*Düşüncelerini İfade Edenlere Karşı Açılan Soruşturmalar
  Soruşturma Sayısı: 16
  Kişi Sayısı: 534
 
*Düşüncelerini İfade Edenlere Karşı Açılan Davalar 
  Dava Sayısı: 5
  Kişi Sayısı: 118
 
*Düşüncelerini İfade Edenlere Verilen Cezalar: 
  Dosya Sayısı: 14
  Kişi Sayısı: 186
 
*Güvenlik Güçleri Tarafından Müdahale Edilen Toplantı ve Gösteriler: 168
*Gösterilerde kolluk kuvvetlerinin müdahalesi sonucu dövülen ve yaralananlar: 225
 
* Cezaevlerinde Yaşanan İhlaller
   Sevk Uygulamaları: 37
   Sağlık Hakkı ihlali: 51
   Aile Görüşü Engellenenler: 1
   Tecrit ve İzolasyon: 97
   Disiplin Cezası Verilenler: 73
   Haberleşme v.b Hakları Engellenenler: 66