DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 303’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında Diyarbakır Silvan ilçesinde askerlerin düzenlediği köy baskınında, koruculuk dayatmalarına karşı direndiği için gözaltına alınan ve katledilen Mustafa Erzik’in akıbeti soruldu, katillerinin de bulunması talep edildi.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 303’üncüsü Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, Mezopotamyada Yakınlarını kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, KESK’li yöneticiler, Belediye-İş Sendikası, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılında Diyarbakır Silvan ilçesinde askerlerin düzenlediği köy baskınında, koruculuk dayatmalarına karşı direndiği için gözaltına alınan ve katledilen Mustafa Erzik’in akıbeti soruldu, katillerinin de bulunması talep edildi.
Yüzleşme ve özür gerçekleşmediği sürece mücadeleye devam...
Eylem öncesi bir konuşma yapan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, ‘Kürdistan’da yürütülen kirli bir savaşın sonucu olarak binlerce insanın kaybedildiğini ve işkence ile vahşi bir biçimde katledildiğini, dolayısıyla insanlığa karşı suç işlediğini belirtti. Bilici, bu suçu işleyenin ve sorumlusunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu ifade ederek, devletin kayıplar gerçeği ile yüzleşmesini ve kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılmasını istedi. Devletin kayıp yakınlarına özür borcu olduğunu dile getiren Bilici, yüzleşme ve özür gerçekleşmediği sürece mücadeleye etmeye kararlı bir biçimde devam edeceklerini kaydetti.
'Kayıplarımızı bularak, geçmişle yüzleşerek Kürdistan'da güvenliği sağlayabilirsiniz'
Güncel gelişmelere yönelikte açıklamalarda bulunan Bilici, devletin çözüm sürecine yönelik yaklaşımının kaygı verici olduğunu belirtti. Hükümetin çıkarmaya hazırladığı ‘kamu güvenliği yasası’nı eleştiren Bilici, yasanın güvenlik güçlerine keyfi insan öldürme ve ihlal gerçekleştirme yetkisi tanıdığına işaret etti. Bölgedeki güvenliğin özgürlükleri geliştirerek sağlanabileceğine dikkat çeken Bilici “Siz güvenliği ancak, bireysel ve kolektif hakları iade ederek, evrensel değerler ve adalet ile tesis edebilirsiniz. Kayıplarımızı bularak, geçmişle yüzleşerek Kürdistan’da güvenliği sağlayabilirsiniz. Askeri tedbirler ve güvenlik politikaları ile sağlayabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz” diye konuştu.
'Saygı göstermediğiniz sürece çözüm süreci gelişmez'
Dicle’de Şeyh Sait mezarlığına yapılan müdahale ile ilgili konuşmasını sürdüren Bilici “Siz bu yetkileri güvenlik güçlerine verirseniz, keyfi bir şekilde insan öldürürler, Kürtlerin şehitliklerine, mezarlıklarına saldırırlar. Dicle’de gece Şeyh Sait Şehitlik Mezarlığı’na saldırmışlar. Biz bunu kınıyoruz. Bunlar Kürtlerin değerleridir. Bunlar bu coğrafyada yaşayan halkların değerleridir. Siz bunlara saldırı yapamazsınız, saygı duymak zorundasınız. İşte çözüm süreci, tam da budur. Saygı göstermediğiniz sürece çözüm süreci gelişmez” diye konuştu. Bilici, Urfa’da Başbakan Ahmet Davutoğlu ile STK temsilcileri olarak yaptıkları görüşmede, güvenlik yasası ile ilgili kaygılarını aktardıklarını belirtti.
Koruculuk dayatmalarına direndiği için gözaltında katledildi
Bilici’nin konuşması ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Av Abdullah Zeytun, Eylemde, 1994 yılında Diyarbakır Silvan ilçesinde askerlerin düzenlediği köy baskınında, koruculuk dayatmalarına karşı direndiği için gözaltına alınan ve katledilen Mustafa Erzik’in hikayesini paylaştı. Zeytun şunları belirtti: “Şerife Erzik eşi Mustafa Erzik’in katledilmesine ilişkin şu anlatım ve beyanlarda bulunmuştur: ‘Eşim koruculuğu kabul etmediği için sürekli gözaltına alınıyordu. Korucu olması için baskılar artmıştı. Bu baskılar nedeniyle köyde yaşayamaz hale gelmiştik. Bu nedenle komşu köylerdeki tarlalarda tütün ekerek geçimimizi sağlamaya çalışıyorduk.
Mayıs ayıydı. Askerler köye baskın yaptı. Köyümüzü ve sahip olduğumuz her şeyi yaktılar. Eşimi de panzere koyup götürdüler. Akşam panzerlerle geri döndüklerinde, panzerlerin yanına gittiğimizde eşimin sadece ayakkabısının bir tekini gördüm. 3 gün boyunca tüm Karakol ve Hastaneleri aradım ancak eşimden haber alamadım.
4’ üncü günde cesedini suyun içinde bulduk. Cesedi bulduğumuzda, eşim taranıp öldürüldükten sonra, panzere bağlayıp sürüklemişlerdi. Diğer ayakkabısını da bulduk. Ayakkabısının bulunduğu yerde öldürülmüştü. Cesedini bile bize vermediler. Kendileri gömdü, gömmemize izin vermediler’.”
Yapılan konuşmaların ardından Erzik ve tüm kayıplar anısına 5 dakika oturma eylemi yapıldı.