DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 307’ncisi gerçekleştirildi. Eylemde, üçüncü yılını geride bırakan Roboski katliamının faillerinin ortaya çıkartılması, yargılanması ve cezalandırılması talep edildi.
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 307’ncisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, Mezopotamyada Yakınlarını kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, üçüncü yılını geride bırakan Roboski katliamının faillerinin ortaya çıkartılması, yargılanması ve cezalandırılması talep edildi.
‘Katliamalara, cinayetlere hepimiz şahittik ve tanıktık’
Eylem öncesi bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu Üyesi Av Abdullah Zeytun, Türkiye’de cumhuriyet tarihinin katliamlar, gözyaşı ve acılarla geçtiğini belirtti. Katliamların mazlum ve ezilen halklar ile inançlara yönelik gerçekleştiğini belirten Zeytun, yakın tarihinde ise “hepimiz şahittik ve tanıktık” diyerek, 90’lı yıllarda kayıp ve faili meçhul cinayetler olduğuna ve aydınlatılmadığına dikkat çekti.
Katliamın üzeri örtüldü
Türkiye’de gerçekleşen katliamların ve cinayetlerin soruşturulmadığına vurgu yapan Zeytun “Devlet hangi dönemde olursa olsun, tüm katliamlara, kaybetmelere göz yumdu. Devletin içindeki bu vahşetin son örneğini Roboski’de gördük. Devlet kendi savaş uçakları ile hepsi sivil çoğu çocuk ve genç 34 yurttaşını katletti. Katliamdan sonra faillerini bulmak bir yana, üstünü örtmeye çalıştı. Uzunca bir süre Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığında tutulan soruşturma dosyası, Askeri Başsavcılığa sevk edildi. Askerlik Başsavcılık ise, ‘devletin kamu gücünü kullanırken kaçınılmaz bir hata’ olarak değerlendirdi ve takipsizlikle sonuçlandırdı” dedi.
Türkiye’de Roboski katliamı ile ilgili hukuksal açıdan bilinen bir sürecin işletildiğini belirten Zeytun, “Katliam gerçekleştikten sonra devlet, katliamın üstünü örtmek ve faillerini saklamak yolunu seçti. Ailelerinin ve değişik kesimlerin katliamı aydınlatma çabasına yönelik sürekli bir baskı, hatta ‘ne diye faillerini arıyorsunuz’ diye gözaltı ve tutuklamalar gerçekleşti” dedi.
“Dünya bize sağır ve kör mü?”
Zeytun ardından bir konuşma yapan Barış Anneleri Meclisi Üyesi Sultan Koyun ise, 307 haftadır yaz kış demeden annelerin bu alanda oturup adalet talep ettiğini ifade etti. Çocuklarının katillerini bildiklerini ancak buna rağmen ortaya çıkarılmayıp yargılanmadıklarını söyledi. Koyun, Roboski katilamının da üçüncü yılını geride bıraktığını söyleyerek “Dünya bize sağır ve kör mü?” diye sordu. Devlet yetkilileri ve AKP hükümetin katliamın ve kayıpların akıbetinin aydınlatılması çabasızlığını eleştiren Koyun “Bilsinler ki anaların gözyaşları içinde boğulacaklar” diye seslendi.
‘Çocuklar katledilirken, gazeteciler neredeydi?’
Cumhurbaşkanı’na hareket ettiği gerekçesiyle 16 yaşında bir çocuğun tutuklanması olayına ilişkin değerlendirmelerde bulunan ve medyanın bu konu ilgili tutumunu eleştiren Koyun, “16 yaşında bir çocuğu tutukladılar. Dünya ayağa kaldırdılar. Peki Şerzan Kurt, Uğuz Kaymaz ve diğer çocuklarımız, polis kurşunları ile katledilirken, bu gazeteciler neredeydi?” diye sordu.
Yapılan konuşmaların ardından Roboski katliamında yaşamının yitirenlerin anısına oturma eylemi gerçekleştirildi.