İHD: Postmodern idamları durdurun

07.01.2015

DİYARBAKIR- İHD Diyarbakır Şubesi, cezaevlerinde yaşanan hasta mahpus ölümlerine tepki göstermek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, hasta mahpusların derhal serbest bırakılması talep edildi. 

 
İHD Diyarbakır Şubesi, cezaevlerinde yaşanan hasta mahpus ölümlerine tepki göstermek amacıyla, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması düzenledi. Eylemde üzerinde “ji girtîyên nexweş re Azadî” ile cezaevinde hastalık nedeni ile yaşamını yitiren hasta mahpusların isimlerinin yer aldığı dev bir pankart açıldı. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra destek amacıyla Mezopotamyada Yakınlarını kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, hasta mahpus yakınları ile insan hakları aktivistleri de katıldı.
 
Açıklama öncesinde bir konuşma yapan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Şube Başkanı Raci Bilici, neredeyse her gün cezaevlerinde hasta mahpusların yaşamını yitirdiğini belirtti. 31 Aralık’ta PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile Türkiye’ye gelen Barış grubu üyelerinden Lütfü Taş’ın katledildiğini hatırlatarak konuşmasını sürdüren Bilici “Lütfü yoldaş, geldiğinde insan hakları savunucuları, barışseverler ve barış anneleri ile birlikte barışın sağlanması için mücadele verdi. Bu ülkede barış istemeyen güçler tarafından, hukuk dışı bir biçimde alınıp cezaevine koyup, cezalandırdılar. Oda yetmiyormuş gibi, bu devletin ihmalkarlığı yüzünden yaşamını yitirdi” diye konuştu. 
 
'Hasta mahpusları serbest bırakın'
 
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmek ve hasta mahpusların serbest bırakılması için hükümetin verdiği sözleri yerine getirmesini dile getirmek amacıyla cezaevi önünde açıklama yaptıklarını belirten Bilici “ Eğer AKP hükümetinin barış gibi bir derdi varsa, cezaevlerindeki bulunan Lütfü Taş gibi barış elçilerinin tamamını serbest bırakmaları gerekir. Kimdir bunlar? Cezaevlerindeki tüm tutsakları kastediyoruz. Hasta tutsaklar serbest bırakılmazsa hükümetin samimiyetine inanmadığımızı belirtmek istiyoruz” diye konuştu. 
 
Bilicinin konuşması ardından hazırlanan basın metnini okuyan İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu ve Cezaevi Komisyonu Üyesi Av Muhterem Süren, insan hakları savunucuları olarak yıllardır hasta mahpusların durumuna dikkat çekmek amacıyla çeşitli raporlar yayınladıklarını, basın açıklamaları, eylem ve etkinliklerle konuda ile ilgili duyarlılık yaratmaya çalıştıklarını belirtti. Bu çalışmalarımızda Adalet Bakanlığı ile defalarca görüşmelerde bulunduk ve hasta mahpusların isimlerini, hastalık ve tedavi durumlarını içeren uzun listeleri paylaştık. Ancak yaptığımız tüm bu girişimler bugüne kadar karşılık bulmamış, yetkili organların bu konudaki duyarsızlığı devam etmiştir. Nitekim yasal/idari engeller nedeniyle cezaevlerinde bulunan çok sayıda hasta mahpus son dilekleri olan ‘yakınlarının yanında son nefesini verme’ hakkından mahrum bırakılmıştır” diye konuştu.  
 
'Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele yasağı ihlal ediliyor' 
 
Barış Grubu üyelerinden Lütfü Taş’ın, geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiğini söyleyen Süren, “Barış elçisi devlet eliyle cezaevinde öldürülmüştür. Bizler insan hakları savunucuları olarak, bu durumun özellikle bu süreçte Türkiye’nin bir utancı olduğunu belirtmek isteriz. Bununla birlikte, Lütfü TAŞ’ın ölümüyle ilgili ihmal iddialarının etkin bir şekilde soruşturularak sorumluların yargı karşısına çıkarılmasını talep ediyoruz” diye belirtti.
 
“Cezaevinde bulunma nedeni ne olursa olsun, ölüm sınırına gelmiş hasta mahpusların hapishane koşullarında tutulması ve tedavilerinin sağlanmaması evrensel hukuk kriterlerine göre işkence ve kötü muamele yasağının ihlalidir” diyen Süren şunları belirtti. “Hapishanelerde yaşanan her ölümde, devletin yaşam hakkını da ihlal ettiği açıktır. Adalet Bakanı başta olmak üzere tüm yetkilileri samimi olmaya ve sözlerinin arkasında durmaya davet ediyoruz; Hasta mahpusları, çözüm sürecinde bir siyasi pazarlık malzemesi olarak görmekten vazgeçin ve postmodern idamları durdurun”
 
Talepler
 
Açıklamanın sonunda, hasta mahpuslar ile ilgili ihlallerin önlenmesi amacıyla şu talepler sıralandı:
 
* Mahpusların evrensel hukuk çerçevesinde ve en temel insan hakları esas alınarak yaşam koşulları düzeltilmeli; şiddet, işkence/kötü muamele ve yaşam hakkı ihlallerinin önüne geçilmeli, ihlalleri gerçekleştiren sorumlular yargı karşısına çıkarılmalıdır.
* Hasta mahpusların tedavilerinin önündeki her türlü yasal/idari engeller kaldırılmalı, kelepçeli tedavi, asker nezaretinde tedavi, bodrum katlarında tedavi gibi insanlık dışı uygulamalardan vazgeçilmelidir. 
* Hükümet, hasta mahpusları siyasi pazarlık konusu yapmaktan vazgeçmeli, sürecin ruhuna uygun hareket edilerek hapishanelerde yaşamını tek başına idame ettiremeyen veya ölümcül hastalıkları bulunan tüm mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidirler. 
 
* Evrensel hukuk ilkeleri gözetilerek, hasta mahpuslar açısından daha açık ve daha az yoruma yer bırakacak yasal düzenlemeler acilen yapılmalı ve uygulanabilir olmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
 
* İnfazların ertelenmesi hususunda gecikmelere neden olan ve objektif olmayan kararlarda imzası bulunan Adli Tıp Kurumu bir an önce devreden çıkarılmalı, tam teşekküllü devlet hastanelerinin ve üniversite hastanelerinin vereceği raporlar yeterli görülmelidir.
 
* İnsan hayatını güvenlik politikalarıyla aynı kefeye koymaktan vazgeçilmeli, “toplum güvenliği” kriteri yasa metninden tamamen çıkarılmalıdır.
 
* Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olan hasta mahpusların tedavi ve infazlarının ertelenmesinin önünde engel oluşturan 5275 sayılı kanunun 25. Maddesinin son hükmü yasa metninden çıkarılmalıdır.
 
* İnfaz rejimindeki “ayrımcılık yasağı” ve “kanun önünde eşitlik” ilkelerine aykırı hükümler kaldırılmalıdır.
 
Açıklamanın ardından bulunduğu D Tipi Kapalı Cezaevinden, hastalığı nedeniyle hastaneye kaldırılan 75 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ın eşi kısa konuşma yaparak, “Orda hastanede yatıyor. Ameliyata almışlar. Yanına yaklaşmamıza izin vermiyorlar. Onu görmemiz, yanında olabilmemiz için, cenazesinin çıkmasını mı bekleyelim? Vallahi bu cezaevini yakarız” diye konuştu.