İHD: Güvenlik sorunu demokratik ve sivil bir anayasa ile çözülür

05.02.2015

DİYARBAKIR -  İHD Diyarbakır Şubesi, TBMM gündemine getirilen ‘İç güvenlik yasası ‘ olarak anılan ‘Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı’na ilişkin basın toplantısı düzenledi. Açıklamada yasa tasarısının ifade hürriyeti, kişi güvenliği, yaşam hakkı ve işkence yasağı başta olmak üzere birçok alanda insan hakları ihlalleri yaşanabileceği tehlikesi ile karşı karşıya olduğu belirtilerek, tasarıya karşı çıkılması çağrısında bulunuldu.

 
İHD Diyarbakır Şubesi, TBMM gündemine getirilen ‘İç güvenlik yasası ‘ olarak anılan ‘Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı’na ilişkin şube binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İHD MYK üyesi ve Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD MYK ve Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Av Gamze Yalçın, Muhterem Süren ile Şube yönetim kurulu üyeleri Emin Ermin, Av Hatice Demir ve Av Mahsum Kaya katıldı. Açıklamada yasa tasarısının ifade hürriyeti, kişi güvenliği, yaşam hakkı ve işkence yasağı başta olmak üzere birçok alanda insan hakları ihlalleri yaşanabileceği tehlikesi ile karşı karşıya olduğu belirtilerek, tasarının karşı çıkılması çağrısında bulunuldu.
 
Hazırlanan basın metnini okuyan İHD MYK ve Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyesi Av Gamze Yalçın, tasarının bireysel hak ve özgürlükler bakımından büyük bir tehlike oluşturduğunu, kanunlaşması halinde hukuk devleti yerine polis devleti uygulamalarının hayata geçeceğini ve akabinde birçok insan hakları ihlalinin yaşanacağı uyarısında bulundu. 
 
‘Arama, ifade alma, dinleme kararları yetkileri artık kolluk birimlerinde olacak’
 
Tasarının birinci maddesinde bireylerin evinin, işyerinin, aracının hakim veya savcı kararı olmaksızın, her durumda kolluk birimleri tarafından keyfi olarak arama işlemlerinin yapılmasına imkan tanıdığı belirten Yalçın “Polisin, müşteki, mağdur veya tanık ifadelerini, kişilerin ikamet ettiği yerde alması sağlanmaktadır. Müşteki, mağdur veya tanıkların ifadelerinin Savcılık tarafından veya mahkemelerce alınması gerekirken, bu yetkiler gasp edilmek sureti ile kolluğa devredilmiş olacaktır. Tasarı ile iletişim araçlarının dinlenmesi, tümüyle güvenlik yetkililerinin emriyle 48 saate kadar, hakim kararı olmaksızın uygulanabilecektir. Bu durum da keyfi dinlemelere yol açacak ve özel hayatın gizliliği ihlal edilmiş olacaktır” diye belirtti.
 
Açıklamadan bazı satır başları şöyle:
 
“16. Maddenin 7. Fıkrasına eklenen d bendi ile molotof, patlayıcı, yakıcı, yanıcı, boğucu vb. silahlarla, açık veya kapalı alanlarda yapılan saldırıları gerçekleştiren veya teşebbüs edenlere karşı, polisin etkisiz kılmak amacıyla silah kullanma yetkisi tanınmaktadır. Bu hüküm de yaşam hakkı bakımından önemli sakıncalar arz etmektedir. Ayrıca araçlar arasındaki orantılılık ilkesi ihlal edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmakta, bu hüküm ile örneğin elinde sapan olan birine karşı polise silah kullanma yetkisi tanınmaktadır” 
 
“Kanunun 33. Maddesine eklenen b bendi ile gösterilerde yasa dışı örgüt propagandası yapanlar bakımından, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Bu düzenlemeyle hiçbir şekilde şiddet kullanmayan ve yüzünü kapatmayanlar hakkında da ilgili cezaların uygulanacak olması, ifade ve gösteri hürriyeti bakımından çok ağır ihlallerin yaşanacağı sinyalini vermektedir.” 
 
‘Toplumsal gösterilerde yüzünü kısmen olsa kapatmak en az 3 yıl’
 
“Düzenleme ile toplantı ve gösterilerde şiddet kullanmasa bile, yüzünü kısmen veya tamamen kapatanların en az 3 yıl ceza alması sağlanarak ifade hürriyeti ihlal edilmiş olacaktır. Bu düzenlemelerle demokratik bir hakkın kullanımı olan tüm gösteri ve yürüyüşlerin engellenmesinin amaçlandığını ve bu hükümlerin ifade hürriyeti açısından toplumsal muhalefeti sindirme amacı olarak yasalaştırılmak istendiğini özellikle vurgulamak istiyoruz.
 
“Ceza Muhakemesi Kanununda yapılacak değişiklikle, kolluk amirlerinin yazılı veya sözlü talimatı ile önleyici gözaltı yetkisi tanınmakta; suçüstü halleri ile sınırlı kalmak kaydıyla çeşitli durumlarda 24 saat; şiddet olaylarının yaşandığı durumlarda ise 48 saat gözaltı yetkisi verilmektedir.” 
 
‘Vali ve kaymakamlara adli kolluk amiri sıfatı kazandırılacak’ 
 
“5442 Sayılı İl İdaresi Kanununun 11. Maddesine eklenen g, h, ve ı maddeleri ile vali ve kaymakamlara adli kolluk amiri sıfatının kazandırılmak istenmesi yönündeki düzenlemenin, soruşturma ve kovuşturma ayırımı yapılmadan illerde vali, ilçelerde kaymakamların kolluğa doğrudan emir verebilmektedir.” 
 
‘Güvenlik sorunu demokratik ve sivil bir anayasa ile çözülür’
 
“Tasarının kabul edilmesi halinde İfade Hürriyeti, Kişi Güvenliği, Yaşam Hakkı, İşkence Yasağı ile birlikte birçok alanda insan hakları ihlalleri yaşanabileceği tehlikesi ile karşı karşıyayız. Biz insan hakları savunucuları olarak, polis devleti uygulamaları ile güvenlik sorununun çözülemeyeceğini ifade etmek istiyoruz. Güvenlik sorunu ancak ve ancak hukuk devleti ilkesinin üstünlüğüne dayalı demokratik ve sivil bir anayasa ile demokratikleşme yönünde atılacak adımlarla çözülebilir.” 
 
Yalçın son olarak, TBMM Genel Kurulu’na gelen bu tasarının kabul edilmemesi çağrısında bulundu.
 
Yalçın’ın ardından İHD MYK ve Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyesi Av Muhterem Süren, açıklamaya ilişkin Kürtçe bir sunum gerçekleştirdi.