Asker baskınında kaybedilen biri 3 yaşında çocuk 7 kişinin akıbeti soruldu

07.02.2015

DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 313’ncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında Dersim iline bağlı Gökçek Köyü Mirik Mezrası’nda düzenlenen askeri baskında kaybedilen Işık ve Serin ailelerinden biri 3 yaşında çocuk 7 kişinin akıbeti sorulurken, olaydan sonra köye gelen ve köy dışında bulunan karakolun yakınlarında ölü olarak bulunan Ali Işık’ın faillerinin bulunması talep edildi.

 
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 313’ncüsü Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Mezopotamyada Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, insan hakları aktivistleri ile kayıp yakınları katıldı. Eylemde, 1994 yılında Dersim iline bağlı Gökçek Köyü Mirik Mezrası’nda düzenlenen askeri baskında kaybedilen Işık ve Serin ailelerinden biri 3 yaşında çocuk 7 kişinin akıbeti sorulurken, olaydan sonra köye gelen ve köy dışında bulunan karakolun yakınlarında ölü olarak bulunan Ali Işık’ın faillerinin bulunması talep edildi.
 
Oturma eyleminden önce bir konuşmada bulunan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, insanlık ve hukuk dışı biçimde ‘Kürdistan’da kaybedilen ve katledilen insanların akıbetin sormaya 313 haftadır oturma eylemleri ile devam ettiklerini ifade etti. Ancak siyasal iktidarın ve devletin bu konuda sorumluluk üstlendiğini ve herhangi bir çabanın içerinde olmadığını dile getiren Bilici, bu konuda inkarcı bir tutumun esas alındığını belirtti.
 
‘Kamu düzeni safsatası ile özgürlükleri askıya alacaklar’
 
Cizre’de polis kurşunu ile katledilen Nihat Kazanhan’ın vurulma görüntülerinin yayınlanmasından sonra, devletin inkarcı tutumunun çok somut bir şekilde ortaya çıktığını dile getiren Bilici, “Başbakan ve Cumhurbaşkanı’ndan tek bir açıklama gelmedi. Şunu bekliyoruz. Diyeceksiniz ki, ‘devlet içersindeki gizli ve karanlık yapılanmalar tarafından binlerce insanınız, insanlık dışı bir şekilde kaybedildi, katledildi. Şimdi de yapılıyor. Biz bunun üzerine gideceğiz, hesabını soracağız’. Biz bu açıklamayı sizden bekliyoruz. Toplumsal barışı siz ancak bu şekilde sağlayabilirsiniz. Biz sizden bu açıklamayı beklerken, kamu düzeni safsatası ile özgürlükleri askıya alacak yasalardan bahsediyorsunuz” diye konuştu. TBMM’ye getiren ancak bir hafta süreyle görüşülmesi ertelenen ‘İç güvenlik yasa tasarısı’nın, hak ve özgürlüklerin hedef aldığını belirten Bilici, yasanın geri çektirilmesi çağrısında bulundu. 
 
‘Kobane’de insanlık onuru, dimdik ayakta duruyor’
 
Dün Rojava’nın Kobane Kantonu’nda insan hakları heyeti olarak incelemelerde bulunduklarını belirten ve kısaca izlenimlerini paylaşana Bilici, ‘Kobane’de ki insanlık direnişini yerinde gördük. Yaktığnız, yıktınız, talan ettiniz. Ama Kobane’de insanlık onuru, dimdik ayakta duruyor. Kendi hukukuna, hakkına, kimliğine sahip çıkıyorlar. O barbar çeteler, vahşiler orda yok. Gittiler. Çünkü, onların yeri orası değil. Orası kutsal topraklardır ve sahip oradadır” diye konuştu.
 
Asker baskınında iki aileden biri 3 yaşında çocuk 7 kişi kaybedildi
 
Bilici’nin konuşması ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıplar ve Faili Meçhul Cinayleri Araştırma Komisyonu Üyesi Nigar Kocaman,  1994 yılında Dersim iline bağlı Gökçek Köyü Mirik Mezrası’na Bolu Komando Tugayı’na bağlı askerler tarafından düzenlenen baskında kaybedilen Işık ve Serin ailelerinden 7 kişi ile olaydan sonra köye gelen ve köy dışında bulunan karakolun yakınlarında ölü olarak bulunan Ali Işık’ın hikayesi anlatıldı. Kocaman şunları belirtti: “Emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Komando Tugayı’na bağlı askerler, 23 ve 24 Eylül 1994 tarihinde Dersim iline bağlı Gökçek Köyü Mirik Mezrası’na baskın düzenledi. Baskında 31 yaşındaki Hatun Serin, 22 yaşındaki Yeter Işık, 63 yaşındaki Hıdır Işık, 29 yaşındaki Elif Serin, 37 yaşındaki Düzali Serin, 34 yaşındaki Gülizar Serin ve üç yaşındaki bebekleri Dilek Serin kaybedildi. 
 
Ailesinin kaybedilmesinden sonra köye geldi ancak ölü bulundu
 
Ailesinin başına gelenleri sonradan duyan ve Mirik mezrasında giden Ali Işık’ın cesedi ise, 8 Ekim 1994 tarihinde çıplak ve başı ezilmiş şekilde köy dışında bulundu. Cesedin bulunduğu yer, Gökçek Karakolu’nun hemen altındaydı. 
 
Aileler her türlü yasal girişimde bulundu. Hatta yıllar sonra Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e mektup yazdı. Ancak Özkök, mektuba cevap vermeye gerek duymadı. Gökçek Jandarma Karakolu’ndan aldıkları yanıt ise “onları biz de görmedik” şeklinde oldu.
 
Meclis İnsan Hakları Komisyonu: İki aile üyelerini örgüt rehin aldı
 
Konu ile ilgili Cumhuriyet savcısı, dilekçelerini işleme koysa da, olay yerine gitme gereği duymadı. Aile, TBMM Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na da başvuruda bulundu. Komisyon olayl ile ilgili ‘Ağır kayıplar veren örgütün, bu iki hane efradını rehin aldıkları ya da ihbar ettikleri düşüncesiyle yanlarında götürdüğü’ değerlendirilmesinde bulundu.”