DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 315’incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 12 Eylül 1995 yılında evinden sivil silahlı bir grup tarafından toros marka bir araca bindirilerek götürülen ve kendisinden bir daha haber alınmayan Mehmet Zafer Demirkıran’ın akıbeti soruldu.
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 315’incisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Temsilcileri, Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (Diyar TUHAD-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, insan hakları aktivistleri, kayıp yakınları ile Dünya Anadil Günü nedeniyle parkta bir araya gelen yurttaşlar katıldı. Eylemde, Eylemde, 12 Eylül 1995 yılında evinden sivil silahlı bir grup tarafından toros marka bir araca bindirilerek götürülen ve kendisinden bir daha haber alınmayan Mehmet Zafer Demirkıran’ın akıbeti soruldu.
Oturma eyleminden önce Kürtçe bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Muhterem Süren, adalet talebiyle gerçekleştirdikleri oturma eyleminin 315. haftasına ulaştıklarını belirtti.
‘Çözüm süreci diyorsanız, anadilleri ve kültürleri tanıyın’
Bu günün, Dünya Anadil Günü olarak kutlandığını hatırlatan Süren, Türkiye’de anadiller üzerindeki baskıcı ve inkarcı tutumu kınadı. Süren “Bir çözüm sürecinden bahsediliyor, ancak daha henüz bir dili bile kabul etmiyorlar. Dil sorununu çözdük diyorlar. Özel okullarla bu sorun çözülmez. Çözüm, anadilin ve kültürün tanınmasıdır. Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz. Çözüm sürecindeki bu politikalarınızı değiştirin ve baskı altındaki bütün dilleri tanıyın” diye konuştu.
‘Zalim devletler ve yöneticileri, Tanrı’nın en büyük düşmanlarıdır’
Kürtlerin sürekli işkence, cinayet ve katliamlarla karşı karşıya bırakıldığını söyleyen Süren, İran’da idam ettikleri belirtilen 3 Kürt siyasetçiyi anarak konuşmasına devam etti. Saman Naseem ile Alî ve Habibullah Efşarî kardeşlerin Tanrı’ya karşı geldikleri ve ahlaksızlık iddiasıyla İran rejimi tarafından asılarak idam edildiğini kaydeden Süren, “Biz buradan şunu söylüyoruz. Zalim devletler ve yöneticileri, Tanrı’nın en büyük düşmanlarıdır. İşkence etmek ve asarak idam etmekte, yine en büyük ahlaksızlıktır. Biz İran devletini bu tutumundan dolayı kınıyor ve işlediği insanlık suçlarından derhal vazgeçmeye çağırıyoruz” diye konuştu.
Obama’ya seslenen Cumhurbaşkanı’na 17 bin kayıp ve faili meçhul sorusu
Süren’in ardından, 12 Eylül 1995 yılında evinden sivil silahlı bir grup tarafından toros marka bir araca bindirilerek götürülen ve kendisinden bir daha haber alınmayan Mehmet Zafer Demirkıran’ın ağabeyi Sebahattin Demirkıran bir konuşma yaptı. anlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD’de öldürülen üç Müslüman genç için ABD Başkanı Barack Obama’ya ‘Neredesin Başkan’ diye seslendiğini hatırlatan Demirkıran, Erdoğan’ın aynı hassasiyeti kendi ülkesinde kaybedilen ve faili meçhul cinayete kurban edilen 17 bin sivil insan için neden gösteremediğini sordu.
‘Beyaz toros bir araca bindirip götürdüler, akıbetini bilmiyoruz’
Kardeşinin kaybediliş hikayesini paylaşan Demirkıran “1995 yılında aramızda kopartıldı ve 20 yıla yakın bir zamandır akıbetine ulaşamadık. Tüm başvurularımıza rağmen Mehmet Zafer Demirkıran’ın yaşamına ilişkin bir ipucuna rastlayamadık. 12 Eylül bende iki çağrışım yapıyor. Biri Askeri Cuntanın yarattığı tahribatlar, diğeri gözaltına alınan kardeşimin akıbeti. 12 Eylül gecesi kardeşim evinden ve annemin yanından, sivil bir grup tarafından bindirildiği beyaz toros araçla götürüldü. Bir insanın Toros araca bindirilmesi, JİTEM karargahına götürülmesinin belirtisidir. Kardeşimi Saraykapı’da ki askeri karargaha götürdüler. İşkence yaptılar. O gün bu gündür akıbeti nedir bilmiyoruz” diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından, kayıp Mehmet Zafer Demirkıran ve tüm kayıplar anısına 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.