DİYARBAKIR- 2014 yılı ve 2015 yılının ilk 3 ayında Kadınlara yönelik meydana gelen yaşam ve güvenlik hakkı ihlallerine ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, ihlallerin artış göstererek devam ettiğini kaydetti. 2014 yılında 28 kadının, 2015 yılının ilk 3 ayında ise 12 kadının katledildiği belirtilen açıklamada “Henüz 2015 yılının ilk aylarında olmamamıza rağmen geçtiğimiz seneyi yarılayan bir hak ihlali artışı ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek isteriz” diye kaydedildi.
İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu Üyeleri, 2014 yılı ve 2015 yılının ilk 3 ayında Kadınlara yönelik meydana gelen yaşam ve güvenlik hakkı ihlallerine ilişkin, şube binasında bir basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Diyarbakır Şube kadın komisyonu Üyeleri Av Hatice Demir, Av Gamze Yalçın, Gülistan Yalçındağ Gencel ile şube yönetici Emin Ermin katıldı.
‘IŞİD çeteleri binlerce kadını kaçırıp katletti, pazarlarda sattı’
Hazırlanan basın metnini okuyan Av Hatice Demir, kadına yönelik hak ihlallerinin bölgede, Türkiye'de ve tüm dünyada 2015 yılı içerisinde de artış göstererek devam ettiğini belirtti. Özellikle Ortadoğu’da tırmanan savaşın etkisi ile binlerce kadın ve çocuk, barbar IŞİD çetelerinin insanlık dışı saldırıları sonucunda kaçırıldığını, işkence ve tecavüze maruz kaldığını ve pazarlarda satıldığını belirten Demir, çetelerin elinde bulunan ya da katledilen birçok kadının akibetinin ise hala bilinmediğini söyledi.
2014 ve 2015 yılının ilk 3 ayında kadın hak ihlalleri bilançosu
2014 yılının kadınların yaşam ve güvenlik haklarının ihlal edildiği bir yıl olduğunu belirten Demir, “2014 yılının geneline baktığımızda Kürdistan’da, aile içinde ve toplumsal alanda 27 kadın katledildi. Güvenlik güçleri tarafından 1 kadın katledilirken, 29 kadın ise intihar ederek yaşamına son verdi. 9 Kadın kuşkulu biçimde öldürülürken, 4 kadın ise namus cinayetleri sonucu katledildi. 2015 yılının ilk 3 ayında da değişmeyen tabloda, 7 kadın aile içi şiddet sonucu katledilirken, 5 kadın toplumsal alanda saldırıya maruz kalarak öldürüldü. Yine 3 ayda 4 kadın uğradığı şiddet sonucu yaralanırken, 2 kadın ise tacize ve tecavüz maruz kaldı. 2015 yılının ilk 3 ayında 13 kadın intihar ederek yaşamını sonlandırırken, 3 kadın intihar teşebbüsünde bulundu. Yine 5 kadın kuşkulu bir biçimde öldürüldü. 2014 yılı ile 2015 yılının ilk 3 ayında tespit ettiğimiz verileri karşılaştırdığımızda ise, henüz 2015 yılının ilk aylarında olmamamıza rağmen geçtiğimiz seneyi yarılayan bir hak ihlali artışı ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek isteriz” diye kaydetti.
‘Kadının şiddetten korunması dair önlemler kağıt üzerinde’
Türkiye’de hukuksal önlemlerin kadını yeterince koruyamadığı ve her geçen artış gösteren hak ihlalleri ile mağduriyet yaşatılan kadın sayısının giderek arttığını, insan hakları savunucuları olarak kaygıyla izlemekteyiz. Mahkemelere yansıyan kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz dosyalarında haksız tahrik indirimi uygulanması, savcılıklarca etkili soruşturma yürütülmemesi, kadının şiddetten korunması için gerekli yasal önlemlerin alınmaması, önlemlerin sadece kağıt üzerinde kalması, kadının yaşam hakkının ihlal edilmesinin önemli bir nedeni olarak görmekteyiz.
‘Kadına yönelik her türlü şiddet politiktir’
Siyasal iktidar tarafından kadının özgür bir birey ve yurttaş olarak değil “kutsal aile” kurumu içinde anne ve eş olarak tanımlandığını söyleyen Demir, Türkiye’de siyasal islamın ve muhafazakarlığın artması ile kadına yönelik şiddetin artması ve kadın istihdamının azalması arasında önemli bir ilişki olduğuna işaret etti. Demir “AKP hükümetinin biz kadınlara söylediği şey, erkeklerle fıtratımız gereği eşit olamayacağımız ve bu nedenle erkeklerin gölgesinde, onların “lütuf edip” verdikleriyle yetinmemiz ve başımıza gelen her şeyi kader olarak görüp, kabul edip, sineye çekmemizdir. Kadınların en az üç çocuk ve hatta mümkünse daha çok yapmasını ısrarla öneren iktidarın amaçladığı şey, kadını kamusal alandan soyutlayıp eve kapatmak, ekonomik, siyasal ve toplumsal hayattan koparmaktır. Bu nedenle, ister özel alanda ister kamusal alanda meydana gelsin, kadına yönelik her türlü şiddet politiktir” diye belirtti.
Talep ve öneriler
Demir, kadına yönelik hak ihlallerinin önlenmesine dair komisyon olarak şu talep ve önerilerde bulundu:
*Kadına yönelik şiddetin sona ermesi amacıyla, yapılacak tüm çalışmalarda kadın kurumları ile insan hakları örgütlerinin önerileri doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Politikaların hayata geçirilmesi için ilgili tüm kadın ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapılmalıdır.
*IŞID çetesi tarafından kaçırılan kadınların bulunması için Uluslar arası kuruluşlar ile İnsan Hakları alanında çalışan örgütler tarafından kaçırılan kadınların kurtarılması için acil eylem planları hazırlanmalı ve tüm dünya kamuoyu bu konuda ortak bir duruş sergilemelidir. IŞİD zulmünden kurtulmayı başaran kadınlar için rehabilite programları düzenlenmeli ve ruhsal yönden destek sağlanmalıdır.
*Kadın cinayeti suçunu işleyen faillerin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması için yasal değişiklik yapılmalıdır.
*Kadına karşı gerçekleştirilen taciz, tecavüz, katliam dosyalarında haksız tahrik indiriminden vazgeçilmeli, soruşturmaların etkin yürütülebilmesi için, kadının beyanı esas alınmalıdır.
*Kadına yönelik ve diğer her türlü şiddet haberlerinde basın dili ve üslubu mutlaka gözden geçirilmelidir.
Bilici: Önleyici yasalar ve uygulamalar derhal hayata geçirilmeli
Demir’in ardından Kürtçe bir açıklamada bulunan Bilici ise, kadına yönelik hak ihlallerinin artış göstermesinin düşündürücü ve esasında politik olduğunu belirterek, önleyici yasaların ve uygulamaların derhal hayata geçirilmesi konusunda çağrıda bulundu.