DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 339’uncusu gerçekleştirildi. 1993 yılında Bitlis’in Tatvan İlçesi Düzcealan Köyü’nde askerlerce evi basıldıktan sonra cesedi parçalanarak katledilen Necmi Çaçan’ın faillerinin bulunup, cezalandırılmasının talep edildiği eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Abdullah Zeytun “Kürdistan halkının hafızasında 90’lı yıllara ait ne kadar kötü ve negatif izlenim uyandıran insanlar varsa, hepsi tekrardan Kürdistan’a gönderildi” diye konuştu.
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 339’uncusu Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme, İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, MEYA-DER yöneticileri, 78’liler Vakfı yöneticileri ile kayıp yakınları katıldı. Eylemde, 1993 yılında Bitlis’in Tatvan İlçesi Düzcealan Köyü’nde askerlerce evi basıldıktan sonra cesedi parçalanarak katledilen Necmi Çaçan’ın faillerinin bulunup, cezalandırılması talep edildi.
‘Failler cezalandırılmak bir yana ödüllendiriliyor’
Oturma eyleminde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Yönetici ve Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Abdullah Zeytun, adalet talebiyle gerçekleştirdikleri oturma eyleminin 339. haftasına ulaşmasına rağmen, bu talebi karşılamak yerine sistematik olarak cezasızlık politikasının uygulandığını belirtti. Bu duruma örnek olarak fail olarak yargılanan devlet görevlilerinin terfi ettirildiğine işaret eden Zeytun, Mardin’in Derik ilçesinde 13 köylünün katledilmesinden sorumlu olarak tutulan Tuğgeneral Musa Çitil’in YAŞ kararları ile Diyarbakır Bölge Komutanı olarak atanmasını eleştirdi. Zeytun “Kürdistan halkının acılarını arttırmak için bölgeye gönderildi. Bunun tesadüfi olmadığını biliyoruz. Devletin, savaş politikalarını tekrardan dönmesi ile birlikte, Kürdistan halkının hafızasında 90’lı yıllara ait ne kadar kötü ve negatif izlenim uyandıran insanlar varsa, hepsi tekrardan Kürdistan’a gönderildi” diye konuştu.
‘Bölge halkına orantısız bir güçle katliamlar gerçekleştiriliyor’
Faili Meçhul cinayetlerden sorumlu komutanların bölgeye atanmasının yanı sıra, savaş politikaları ile çatışmalarının bölge kentlerine taşındığını ifade eden Zeytun “ Hukukla bağdaşmayan şekilde infazların gerçekleştiğini Silopi’de gördük. Bölge halkına orantısız bir şekilde güç kullanılarak katliamlar gerçekleştiriliyor. Kadın, çocuk dememeden katliamlar yapılıyor. Yaralılar hastanelere taşınıyor. Sağlık görevlilerine ve yaralılara müdahale edilerek, işkence edilerek, tedavileri engelleniyor. Bu da devlet aklının ve iradesinin ne yönde tedavül ettiğinin bir göstergesidir” diye belirtti. Savaş politikaları ile kayıp ve gözyaşı olabileceğini, bu nedenle en yakın zamanda çözüme odaklı adımların atılması çağrısında bulunan Zeytun “Türkiye haklarının demokratik yaşamı bir arada inşa edebileceği koşulların oluşturulması gerekir. Bu nedenle çatışmalara ve savaşlara son verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Bilici’nin konuşması ardından İHD Diyarbakır Şube Yönetici Emin Ermin tarafından, 1993 yılında Bitlis’in Tatvan İlçesi Düzcealan Köyü’nde askerlerce evi basıldıktan sonra cesedi parçalanarak katledilen Necmi Çaçan’ın hikayesi anlatıldı. Askerlerin saldırısında katledilen Necmi Çaçan’ın eşi Gülşen Çaçan’ın olaya ilişkin beyanlarını Ermin şu şekilde aktardı:
‘Eşimi öldürüp, cesedini parçaladılar’
“Bölge halkı askerlerin yoğun baskıları altındaydı. Köylere baskınlar yapılıyordu. Bundan dolayı da köylüler, gece sırayla nöbet tutuyorlardı. Askerler gece köyümüzü taradılar, evimize atılan roket ve kurşunlarla evimiz delik deşik olmuştu. Köye tanklarla girdiler, evleri ateşe verdiler. Köyden feryat ağlama sesleri yükseliyordu. Eşim Necmi’ye ‘evden çıkalım, bizi evin içinde yakacaklar’ dedim. O da bana ‘Bu ortamdan çıkamayız” dedi ve evde kalmakta ısrar etti. Kapımız çalınınca açmak zorunda kaldım. Kapıyı açar açmaz beni darp etmeye başladılar ve bana gelen darplarla bayıldım. Gözlerimi açtığımda askerlerin, çocuklarımın ağzına silah dayadıklarını gördüm. Çocuklarım titriyorlardı. Onlara ‘biz ne yaptık’ deyince beni yine vurmaya başladılar ve tekrar bayılmıştım. Kendime geldiğimde eşimi evin arkasına götürmüşlerdi. Çocuklarım yerde yatıyorlardı. Eşimi merdivenlerdeyken öldürmüşlerdi ve cesedini parçalamışlardı. Askerler köyden ayrıldıktan sonra, eşimin naşını yıkamadan defnettik. Yıkanacak durumda değildi. Askerler eşimin amcasına “Necmi’yi PKK’liler öldürdü” diye bir kağıt imzalattılar.”
Daha sonra Necmi Çeçan ve tüm kayıpların anısına 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.