ANKARA - Varto'da yaşanan çatışma ve olayları yeriden inceleyen inceleyen İnsan Hakları Derneği'nin raporuna göre, YJA-STAR gerillasının işkence edilerek katledilmesi ve fotoğraflarının sosyal medyada teşhir edilmesi üzerine gerillalar kente indi ve çatışmalar başladı. İnsanların bu işkence olayından büyük rahatsızlık duyduğu ve yaşanan çatışmalarda ise devletin orantısız güç kullandığı belirtilen raporda "Gerillalar şehirden çekildikten sonra ev ve iş yerlerinin rastgele tarandı ve ağır ihlallerin söz konudur" denildi.
Muş-Varto'da yaşanan çatışma ve olayları yerinde incelemek için kente 6 kişilik bir heyet gönderen İnsan Hakları Derneği (İHD), heyetin hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı. Hazırlanan rapor, İHD Genel Merkezi'nde Heyet Başkanı Sevim Salioğlu tarafından açıklandı. Salihoğlu, heyetin ilk olarak 15-16-17 Ağustos tarihleri arasında Varto ilçesinde yaşananlar nedeniyle zarar gören yurttaşlarla görüştüğünü söyledi. Salihoğlu, YJA-STAR gerillası Kader Kevser Eltürk'ün (Ekin Wan) işkence edilerek katledilmesi ve görüntülerinin teşhir edilmesi sonrasında çıkan olaylarda 2'si sivil, 2'si ise HPG militanı olmak üzere 4 kişinin katledildiğini ifade etti.
Yaşananların Varto halkını çok etkilendiğini dile getiren Salioğlu, Kader Kevser Eltürk'e yapılan işkence ve fotoğraflarının sosyal medyada paylaşılmasının ardından 15 Ağustos 2015 akşamı HPG militanlarının şehir merkezine indiklerini belirterek, yaşanan olaylarda ev ve işyerlerinin rastgele tarandığını, kimi işyerlerinin ateşe verildiğini, Ersin Kızılboğa gibi kimi yurttaşlara da işkence yapıldığını söyledi.
Gerillalar çekildikten sonra ev ve işyerleri ateş altına alındı
Salihoğlu, "Ekin Wan" kod adlı Kader Kevser Eltürk'ün vurularak yakalandığını, yakalandıktan sonra işkence edilerek infaz edildiği iddialarının araştırılması ve sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin derhal başlatılması gerektiğini de vurguladı. Sokağa çıkma yasağının HPG militanlarının merkezden çekildikten sonra kaldırılmayıp, ertesi gün sabah saatlerinde kaldırılması esnasında geçen sürede güvenlik güçlerinin evleri ve iş yerlerini taradığının halkın tamamı tarafından kendilerine aktarıldığını paylaşan Salihoğlu, bu yüzden resmi yetkililerin ev ve iş yerlerinin taranması ile ilgili 'çatışma esnasında olduğu' yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ve bu hususun mutlaka açıklığa kavuşturulması gerektiğini dile getirdi.
Hareket eden herşey tarandı
Sokağa çıkma yasağı süresince hareket eden her şeyin tarandığı ifade eden Salihoğlu, "Heyettin, yaptığı incelemelerde bu yönlü mermi izlerinin bulunduğu, silahlı taramaların yapılmasından saatler sonra güvenlik güçlerinin bu yerlere gelerek kan izi aramaları, bu silahlı müdahalenin kendileri tarafından yapıldığının, ölen kişi ya da kişilerin olup olmadığını araştıran görevlilerin, kendilerinin taradığı yerleri bilerek geldikleri düşünülmektedir" dedi.
'Halk savaş psikolojisi ile hareket ediyor'
"İnfaz edilen dört yurttaşın ikisinin Varto'da ikamet eden insanlar olması, yaşam hakkı ihlallerinin pervasızca uygulandığını göstermektedir" diyen Salihoğlu, Ağrı/Diyadin'de fırında çalışan iki çocuğun infazından sonra sürecin çatışan taraflar dışında halka da zarar vereceği, özellikle sivil halkın can güvenliğinin olmadığını gösterdiğini söyledi.
Salihoğlu, termal kameralarla donatılmış zırhlı araçların yerleşim merkezlerinde, sivil halkın yaşadığı yerlerde tespit ettikleri her hareketli alanı silahla taradıkları yönündeki iddiaların ciddi anlamda kaygı verdiğini vurgulayarak, halkın "Savaş psikolojisi" ile hareket ettiğini aktardı.
Halk konuşmaktan korkuyor
Salihoğlu, her türlü silahla taranan Varto ilçesinde, kamu mallarına zarar verilmemesi, buna karşın sivillere ait ev ve iş yerlerinin zarar görmesinin silahlı müdahalenin güvenlik güçleri tarafından yapıldığını güçlendirdiğinin altını çizdi.
Salihoğlu, yine yapılan heyet çalışmasında yurttaşların yaşadıklarını ifade etmekten, gözaltına alınma, tutuklanma ve kötü muamele görme gerekçesiyle çekindiklerinin tespit edildiğini de kaydetti.
'Varto'da insancıl hukuk kaidelerinin ağır ihlali yaşandı'
Salihoğlu, "Yaşam hakkı, her koşulda dokunulmaz ve kutsaldır. Yaşam hakkı korunmadan, diğer hakların kullanılması olanaklı değildir. Bölgesel ve uluslararası bildiri ve sözleşmelerde yaşam hakkı savunulmuş ve 'güvence' altına alınmıştır. Silahlı çatışma ve savaş koşullarında dahi uyulması gereken tüm kurallar, Cenevre Sözleşmesinde güvence altına alınmıştır. Varto'da son derece ciddi ihlallerle sonuçlanan tüm olayların insancıl hukuk kaidelerinin ağır ihlali anlamına geldiği açıktır. Varto'da ikamet eden Rahmi Kızıltaş ve Abdullah Toprak isimli kişiler ile birlikte 2 kişinin daha infaz edildiği belirtilmiştir. Bu bağlamda yerel mevzuatta ve uluslararası sözleşmelerde koruma altına alınan hak ihlallerinin faillerinin derhal açığa çıkartılıp yargılanmaları ve hak ettikleri cezaya çarptırılması beklenmektedir" diye konuştu.
Devletin zihniyeti değişmedi
Daha sonra bölgede yaşananlara ilişkin görüşünü dile getiren İHD Genel Başkanı Öztürk Tükdoğan ise yaşanılan savaş ile birlikte yeni bir sürece girildiğini ve bu süreçlerde köylerin yakılıp boşaltıldığı, insanların katledildiği anlamı taşıdığını hatırlattı.
Yaşananlara karşı bir an önce barışın gelmesini talep eden Türkdoğan, yetkililerin yaptığı açıklamalar ile 90'lı yıllara geri dönüldüğünü ve 90'larda 40 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiğini vurguladı. Türkdoğan, artık can kaybının olmamasını isteyerek, Varto'da yaşananların devletin zihniyetini değiştirmediğinin göstergesi olarak değerlendirdi.
Türkdoğan ayrıca son dönemlerde Erdoğan'ın başlattığı "Rejim değişti" sözlerine de dikkat çekerek, bu model tartışmalarında öz yönetim talebinin de tartışılması gerektiğini söyledi. Türkdoğan, "Erdoğan'ın sistem değişti söylemi ile öz yönetim talepleri arasında fark yok" dedi.