DİYARBAKIR – İHD ve TİHV heyeti, Şırnak’ın Cizre ilçesinde meydana gelen sivil ölüm olaylarına ilişkinin yaptıkları incelemenin sonuçlarına ilişkin hazırladıkları raporu kamuoyuna açıkladı. Raporda yer verilen tespitlerde, ilçede meydana gelen çatışmanın ardından 2’si çocuk 4 sivil yurttaşın ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak yargısızca infaz edildikleri belirtilirken, sivil ölümlere ilişkin etkin bir soruşturma talep edildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) heyeti, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 27 Ağustos’ta çıkan çatışma ve meydana gelen sivil ölüm olaylarına ilişkinin yaptıkları incelemenin sonuçlarına ilişkin hazırladıkları raporu, bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. İHD Diyarbakır Şube binasından düzenlenen toplantıya İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, TİHV Diyarbakır Temsilcisi Barış Yavuz, İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören ile İHD Diyarbakır Şube yöneticileri katıldı.
Hazırlanan raporun açıklanmasından önce bir açıklamada bulunan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, inceleme çalışmalarının çok detaylı bir şekilde gerçekleştirildiğini, görgü tanığı yurttaşlar ve İlçe Kaymakamlığı ile görüşmelerde bulunulduğunu belirtti. İnceleme çalışmalarının sonucunda korkunç bir tablo ile karşılaştıklarını ifade eden Bilici, ağır insan hakları ihlallerinin meydana geldiğini söyledi. Bölge genelinde temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığını belirterek konuşmasını sürdüren Bilici, “Sokağa çıkma yasağı ve fiili OHAL uygulamaları var. Yaşam hakkının hiçe sayıldığı ve can güvenliğinin olmadığı, insanların haber alma hakkının engellendiğine yönelik ihlaller var. Çatışmayla ve savaşla hiçbir sonucun elde edilemeyeceği, son 30-40 yıldır yaşanan tecrübelerle ortaya çıkmıştır” dedi.
Bilici’nin konuşması ardından açıklamada bulunan TİHV Diyarbakır Temsilcisi Barış Yavuz ise, hazırlanan raporda yer alan heyet tespitleri şu şekilde sıraladı;
*Şırnak İli Cizre ilçesinde ve nehir kenarından bulunan Garnizon Komutanlığı’na 27 Ağustos 2015 tarihinde saat 12.00’de, HPG militanları tarafından roketatarlı ve uzun namlulu silahlarla saldırı gerçekleştirilmiş, saldırıya karşılık verilmesi üzerine de kısa süreli bir çatışma meydana gelmiştir.
*Çatışma ardından saat 13.30’da, 2’si çocuk 4 kişi yaşamını yitirmiştir. Yaşamını yitirenlerin ilçede yaşayan sivil yurttaşlar olduğu, ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak ve vücutlarına isabet eden tek mermiyle yaşamını yitirdikleri, bu durumun tıbbi raporlarla netlik kazandığı ve bu sebeple de yaşam hakkı ihlalinin gerçekleştiği tespit edilmiştir.
*Görgü tanıkları olaya ilişkin beyanlarında; kendilerine açılan ateşin seri atışlar yapan silahlardan atılmadığını, tek ve aralıklı atışlar yapan silahlardan atıldığını, bu nedenle de yaşamını yitiren sivil yurttaşların çatışmadan sonra ve çevrede bulunan binalara konuşlanmış keskin nişancılar tarafından vurulduklarını tahmin ettiklerini ifade etmişlerdir. Bu beyanlara göre; yaşamını yitiren 4 sivil yurttaşın, güvenlik güçleri tarafından yargısızca infaz edildikleri şüphesi heyetimizde kuvvetli bir şüphe oluşturmuştur.
*Yaşamını yitiren yurttaşların yaralandıkları sırada yanlarında bulunan görgü tanıkları, yaralanan yurttaşları hastaneye sevk etmek istediklerini, buna karşın güvenlik güçleri tarafından açılan ateşin sürdürüldüğünü ve bu nedenle müdahale edemediklerini ifade etmişlerdir. Güvenlik güçleri tarafından engelleyici bir tutum gösterildiğini, yaralı yurttaşların saatlerce olay yerinde bekletildiklerini ve bu nedenle yaralı yurttaşların olay yerinde yaşamını yitirdiklerini ifade etmişlerdir.
*Araçları taranan yurttaşlara güvenlik güçleri tarafından, saldırının PKK militanları tarafından gerçekleştiğine dair tutanak imzatılmak istendiği görgü tanıklarının beyanları ile tespit edilmiştir.
*Heyetimiz, sivil yurttaşların tehdit içeren durum ve olaylar karşısında, anayasal bir hak olarak güvenlik güçleri tarafından korunmadığını, aksine hedef gözetilerek infaz edildiği, ardından da delilleri karartmaya yönelik bir yaklaşım içerisinde olduğu kanaatine ulaşmıştır.
Heyet tespitlerini paylaşan Yavuz, heyetin yanıt aradığı bazı soruları da şu şekilde sordu;
*Yaşamını yitiren sağlık personeli Eyüp Ergen isimli yurttaşın, vurulduğu sırada içersinde bulunduğu araç, gece 22.00 sıralarından kim tarafından ve neden yakılmıştır? Burada amaçlanan olası bir soruşturma olayına ilişkin delilleri ortadan kaldırmak mıdır?
*Yaşamı yitiren sivil yurttaşların yanında bulunan ve saldırıya maruz kalan yurttaşlara, güvenlik güçleri tarafından saldırının PKK militanları tarafından gerçekleştirildiğine yönelik tutanak hazırlatıp, imzatılmak istenmesinin nedeni nedir? Hukuki değerlerle bağdaşır hiçbir yanı olmadığı anlaşılan bu uygulama ile ilgili yurttaşların beyanı alınmış mıdır? Alınmış ise söz konusu güvenlik güçlerine mensup kişiler hakkında bir soruşturma açılmış mıdır?
Yavuz, sivil yargısız infazların gerçekleştiğine yönelik oluşan kanaat ve tespitleri çerçevesinde açığa çıkartılması amacıyla etkin bir soruşturmanın yürütülmesi talebinde bulunurken, ayrıca şu önerilerde bulundu;
*Heyetimizin 12 Ağustos 2015 tarihinde ‘Şırnak Silopi Olayları’ ile 26 Ağustos 2015 tarihinde ‘Silvan Olayları Raporu’ başlıkları ile yayınladığı raporlarda belirtildiği üzere, sivilleri hedef alan ve yaşam hakkı ihlali başta olmak üzere ağır insan hakları ihlaline neden olan saldırıları kınamaktadır. Olayların bütün boyutları ile açığa çıkartılması amacıyla etkin bir soruşturma başlatılmasını talep etmektedir.
*Heyetimizce yapılan tespit ve incelemeler sırasında kendileri ile görüşme sanıkları görgü tanıklarının, ateş edildiği belirtilen yer ile sağlık personeli Eyüp Ergen’nin yaşamını yitirdiği yer arasındaki mesafe 700 metre olarak heyetimizce tespit edilmiştir. Bu nedenle 700 metrede etkili olabilecek silahların devlet envanterinde bulunan kayıtlar arasında bulunup bulunmadığına yönelik kamuoyu ile paylaşılması heyetimizce önerilmektedir. Bu halde etkin bir soruşturmanın önemli bir deliline ulaşılması sağlanabilecektir.
*26 Ağustos 2015 tarihinde açıkladığımız ‘Silvan Olayları Raporu’nda da ayrıntılı bir şekilde irdelediğimiz üzere devlet tarafından korunması gereken yurttaşların yaşam hakkı korunmamış ve en ağır hak ihlalinin bir kez daha yaşanmasının önüne geçilememiştir. Burada bir kez daha devlete ulusal ve uluslararası belgelerle tanımlanmış olan yaşam hakkının korunmasına ilişkin pozitif ve negatif yükümlülüklerini hatırlatıyoruz. Bu yükümlülüklerini yerine getirmediği bu tarz olaylarda soruşturmalarının takipçisi ve tarafı olacağımızı önemle belirtiyoruz.
*Heyetimizce yapılan incelemeler sırasında da GSM operatörlerinin ağları üzerinden internete ulaşım kesintileri yapılmıştır. Herhangi bir yargı kararı olmaksızın kişilerin anayasanın 22. maddesi ile korunan haberleşme hürriyeti ile 26. maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti keyfi olarak sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırma aynı zamanda Cizre dışındaki diğer yurttaşların haber veya fikir almak ile vermek haklarını da ihlal edilmiştir. İnternete erişilememesi bu hakkın kasten engellendiğini ortaya çıkarmaktadır. Bu şekilde sınırlandırmaya sebebiyet veren kişi ya da kurumlar hakkında adli ve idari soruşturmaların başlatılması gerekmektedir.
*12 Ağustos 2015 tarihinde ‘Şırnak Silopi Olayları Raporu’nun sonuç ve öneriler başlığı altında yer verilen, 28 Ağustos 2015 tarihli gerçekleşmesi olası operasyonların yeni hak ihlallerine yol açacağı yönündeki endişelerimizde, maalesef bir kez daha haklı olduğumuzu ortaya çıkarmıştır. Bu endişe ve kaygılarımız her geçen gün artarak devam etmektedir.
*Heyetimiz bir kez daha genel olarak çatışmalı süreç ile birlikte yaşam hakkı başta olmak üzere artan hak ihlallerine dikkat çekmektedir. Bu sebeple seçim hükümetini güvenlik politikalarından bir an önce vazgeçmeye ve yeniden çatışmazsızlığın sağlanıp, taraflara diyalog ve müzakereye dönülmesi çağrısını yinelemektedir.