DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 353’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında kimliği belirsiz silahlı kişilerce kaçırıldıktan sonra kaybedilen Ali Tekdağ’ın akıbeti soruldu.
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 353’üncüsü Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp yakınları fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılında kimliği belirsiz silahlı kişilerce kaçırıldıktan sonra kaybedilen Ali Tekdağ’ın akıbeti soruldu.
‘Devlet koruyor, yargı aklıyor’
Oturma eyleminden önce bir konuşmada bulunan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, kayıpların devlet organizasyonunda gerçekleştiğini belirtti. Failleri bilen, koruyan bir devlet aklının, failleri de açığa çıkarmayacağını bildiklerini söyleyen Bilici, “Yargı karşısına çıkarılanlar da, onlarca insanın katlini gerçekleştirenler Cemal Temizöz gibiler de, yargı tarafından aklanıyor. Yargı bu ülkede, güvenirliliğini yitirmiştir” diye konuştu.
‘Katliamcı zihniyet başarılı olmayacak’
Paris’te gerçekleşen terör saldırısında 158 insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatarak konuşmasını sürdüren Bilici “Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak, bu katliamı yapan, arkasında duran ve destek veren tüm yapıları lanetliyoruz. İnsanlığa karşı suç işleyen bu cinayet şebekeleri ve katliamcı zihniyet başarılı olamayacaktır. Ankara’da katliamda da olamadı, hiçbir zamanda olmayacaklar” dedi.
‘Kardeşimin bir mezarı olsun, gidip dua etmek istiyorum’
Bilici’nin konuşması ardından, 1994 yılında kimliği belirsiz silahlı kişilerce kaçırıldıktan sonra kaybedilen Ali Tekdağ’ın ablası İffet Mutaş, kardeşinin hikayesini paylaşarak akıbetini sordu. Kardeşinin kaybedilişini yıl dönümü olduğu belirten Mutaş “Kardeşimin 13 Kasım’da kaçırıldı. 2 gündür işkence görüyor, 21 yıl oldu. Hala ellerinde olduğunu ve işkence gördüğünü sanıyorum. İki gecedir gözümü uyku girmiyor, unutamıyorum. Kardeşimin bir mezarı olsun, gidip dua etmek istiyorum. Kardeşim sağsa sağ verin, şehitse mezarını istiyorum. Daha ne kadar oturacağız burada. Kardeşimi kaçıranların elleri kırılsın. Mehmet’te 12 Şubat’ta. Yine kardeşsiz bıraktılar bizi. Hak ve hukukumuzu, onlara bırakmayacağız. 15 kişiyi öldürenler serbest bırakılıyor. Kabul etmiyoruz. Etmeyeceğiz. Biz davacıyız” diye konuştu.
Yapılan 5 dakikalık oturma eyleminin ardından etkinlik sona erdi.
Ali Tekdağ kimdir?
Ali Tekdağ’ın eşi Hatice Tekdağ, eşinin kaçırılma hikayesini şu şekilde anlatır: “13 Kasım 1994 günü evden beraber çıktık ve Dağkapı Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Fakat yanımda durmayarak geçti. ‘Ali’ diye seslendim. Bana eliyle ‘git’ diye işaret etti. Sivil silahlı 3-4 kişi arkasından gidiyordu. Eşim bir köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Arkasından silahlı kişiler ateş etmeye başladı. Eşim kendisini yere attı. Aynı kişiler eşimin ceketini çıkarıp kafasına sardılar. Orada bulunan bir binanın içine soktular. 10 dakika sonra bir beyaz bir minibüs geldi. Minibüse bindirip, çevik kuvvet yönünde hareket ettiler. Bu olaylar olurken, bankanın önünde askerler ve bir trafik polisi vardı. Ateş edilmesine karşın bu şahıslar hiç karışmadı. Ertesi gün DGM savcılığına dilekçe ile başvurdum, ‘bu olay yenidir sonra gel’ dediler. Ben bir hafta beklemeden, 3 gün sonra tekrar gittim. Ondan sonra her gün gittim. Yaklaşık 2 ay sonra, kapıdaki polis her gün gelmeme kızarak, bir gün beni savcılığa çıkardı. Savcı ‘bana şahit göster’ dedi. Ben de ‘şahit benim’ dedim. Kızımı ve beni, odadan dışarı çıkardı. Bir yere telefon etti ve tekrar bizi odaya çağırdı. ‘Telefon ettim bizde değilmiş’ dedi. Aynı sıralarda Diyarbakır Cezaevinde tutuklu bulunan Seyfettin Demir, Özgür Gündem Gazetesine ‘ben Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali ‘beni öldürecekler aileme söyleyin diye bağırıyordu’ şeklinde bir açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı ‘burada Seyfettin Demir’in dosyası var, ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok’ dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve ‘bir daha buraya gelme’ dediler. O zamandan bu yana hiç bilgi alamadım.”