Sokağa çıkma yasaklarında 170 yurttaş yaşamını yitirdi

13.01.2016

DİYARBAKIR - Bölge kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında meydana yaşam hakkı ihlallerine ilişkin İHD Diyarbakır Şubesi tarafından hazırlanan araştırma raporunda yer alan verilere göre, 16 Ağustos 2015 ile 10 Ocak 2016 tarihleri arasında 7 kentin 19 ilçesinde 59 kez ilan edilen sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yine aynı tarihler arasında 170 yurttaş yaşamını yitirdi, 145 kişi de yaralandı. 

 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, 16 Ağustos 2015 tarihinde başlayan ve halen Sur, Silopi ve Cizre'de devam eden sokağa çıkma yasaklarında meydana gelen yaşam hakkı ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. Dernek binasında düzenlenen basın toplantına İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, MYK Üyesi ve Bölge temsilcisi Abdusselam İnceören, MYK Üyesi Şevket Akdemir ve Dİyarbakır Yönetim Kurulu Üyesi Emin Ermin katıldı. Toplantıda konuşan Bilici, 16 Ağustos 2015- 10 Ocak 2016 tarihleri arasındaki 170 yurttaşın yaşamını yitirdiğini, 145 yurttaşın ise yaralandığı belirtti.
 
 
7 kentin 19 ilçesinde 59 kez sokağa çıkma yasağı
 
Bu güne kadar 7 kentin 19 ilçesinde 59 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini belirten Bilici, yaşamını yitiren 170 yurttaştan 29'unun çocuk, 39'unun kadın ve 102'sinin yetişkin erkek olduğu söyledi. Yaralan 145 yurttaştan 37'sinin çocuk, 26'sının kadın, 56'sının yetişkin erkek olduğunu ve yaralılardan 26 kişinin ise kimliğinin belirlenemediğini söyledi. Bilici, sadece Diyarbakır'da ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında ise 10'u çocuk, 3'ü kadın olmak üzere 37 yurttaşın yaşamını yitirdiği, 47 kişinin ise yaralandığını ifade etti. 
 
İnsan hakları savunucuları olarak süreçten kaygı duyduklarını belirten Bilici, "Çok uzun süredir yaşanan ablukalarla beraber yaşam hakkı ihlalleri sürüyor. İnsanlar temel ihtiyaçların karşılayamıyor ve sağlığa erişemiyor. Artık yaşama şansları kalmadı. Bu konuya ilişkin, gerek bölge valilikleri ve gerekse de hükümet yetkileri ile yaptığımız görüşmelerde bu yaşananların sürdürülebilir bir durum olmadığını ve uluslararası sözleşmelere aykırı davranıldığını söyledik" diye konuştu.
 
'Toplumsal olaylarda yargısız infazlar yapılıyor'
 
Sokağa çıkma yasağı ilanları ile çok farlı bir hukuk uygulandığını vurgulayan Bilici, "Sorunun artık hendekler olmadığı ortaya çıktı. Hendekler bahane edilerek, Kürtlerin kazanımlarına yönelik imha ile gidildiğini görüyoruz. 43 gündür kuşatma altında bulanan tarihi Sur'da, yaşananlar çok ağır. Burada artık normal bir yaşam sürdürülemez. Toplumsal gösteri ve çatışmaların yaşandığı yerlerde, yargısız infazlar yapılıyor. Bölgede kolluk güçleri, pervasızca yetkilerini kötü bir şekilde kullanıyor. Bu süreç böyle devam edemez" diye konuştu. 
 
'İnsanlık abluka altında'
 
Gelinen noktada artık şehirlerin değil, insanlığın abluka altında olduğunu söyleyen Bilici, bunları izleyecek durumda olmadıklarını dile getirdi. Bilici, bu tablo nedeniyle uluslar arası insan hakları örgütlerine daha önce yaptıkları 'acil eylem' çağrılarını yineledi. Bilici, "Bileşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Avrupa İnsan Haklar Mahkemesi'yle (AİHM), Başbakan Ahmet Davutoğlu ile İçişleri Bakanı ile, bu durumun vahametini görüştük. İnsancıl hukuk yerle bir ediliyor. Günlerce cenazeler yerde duruyor ve kimsenin almasına izin verilmiyor. Cenazelerini almaya giden aile yakınları ise vuruluyor" dedi.
 
Sokağa çıkma yasağı süresi içersinde yaşamını yitiren yurttaşların cenazelerinin ailelerine verilmemesi konusunda da konuşan Bilici, "Sayın Vali ile görüşüp, cezaleri alma konusunda, yasağın bir sokakta kısa süreli olarak kaldılması kararı verildi. Gidip, cenazeleri alabileceğimiz söylendi. Heyet olarak cenazeleri almaya gittik. Ancak devlet görevlilerinin 'Önce cenazelerin üzerindeki mühimmatları bize getirin, cenazelerini alın' yaklaşımı ile karşılaştık. Tamamen keyfi bir uygulama ile cenazelere yaklaşıldıyor." diye belirtti. 
 
'Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın'
 
Bilici, sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı yerlerde ise güvenlik güçlerinin oluşturduğu ablukanın sürdüğünü belirterek, "Nusaybin'de yasak kaldırıldı. Ancak fiili olarak devam ediyor. İlçede yaşayan halka işkence ve kötü muamele yapılıyor. Orada hiçbir hukuk kuralının geçmiyor." diye konuştu. 
 
Devlet yetkililerine ve PKK'ye çağrıda bulanan Bilici, "Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın. Diyalog ve müzakere masasına geri dönülsün. Şiddet devre dışı bırakılsın. Devlet operasyonları durdursun ve ablukalar kalsın. PKK de çatışmalardan uzak durup, müzakereye dönmeli" dedi. 
 
'Tedbir almayan AİHM yaşanacak suçların ortağıdır'
 
Bilici, halen 3 ilçede sürmekte olan sokağa çıkma yasaklarına karşı AİHM'e yapılan başvuru sonucunda çıkan tedbir kararını eleştiren Bilici, şunları söyledi: "Bundan sonra yaşanacak, can kayıplarından AİHM'de sorumludur. Bunun önünü geçmeyerek suça ortak olmaktır. Biz bu süreçte AİHM'in en azından tedbir kararı olmasını bekliyorduk. Mahkemenin verdiği karar, kaygı vericidir. AİHM'in kararını tekrar gözden geçirmesini bekliyoruz."