22 yıl önce askerlerce infaz edilen 2 köylünün failleri soruldu

16.01.2016

DİYARBAKIR- İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 362’ncisi gerçekleştirildi. Eylemde, Hakkari’nin Çukurca ilçesinde 1994 yılında, köy baskını sırasında yol gösterme bahanesiyle askerlerce alıkonulan ve daha sonra ise infaz edilen Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın faillerinin bulunması ve cezalandırılması talep edildi. 

 
İHD ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 362’ncisi, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, Hakkari’nin Çukurca ilçesinde 1994 yılında, köy baskını sırasında yol gösterme bahanesiyle askerlerce alıkonulan ve daha sonra ise infaz edilen Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın faillerinin bulunması ve cezalandırılması talep edildi.
 
Oturma eylemi öncesi konuşan İHD MYK Üyesi ve Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, binlerce kayıp insanın akıbetini ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması talebiyle 362 haftadır oturma eyleminde bulunduklarını, ancak tüm çabalarına rağmen devlet tarafından faillerin korunduğu ve yargının devreye girmeyerek adaletin tesis edilmediğini söyledi. 90’lı yıllardaki çatışmalarda 3 bin 500 köyün boşaltıldığını ve 17 bin 500 insanın zorla kaybettirildiğini söyleyen İnceören, bunların sürekli ifade edeceklerini ve sonuç alıncaya kadar da eylemlerini devam ettireceklerini söyledi. 
 
‘Bu ülkede barış istemek, insanlar ölmesin demek suç’
 
Sokağa çıkma yasakları süresi içersinde meydana gelen sivil ölümlere dikkat çeken İnceören, çatışmaların çözüm getirmediğini söyledi. Müzakere ve diyaloğun önemine değinen İnceören “Çözümün ancak oturup konuşarak ve anlaşarak sağlanabileceğini söylüyoruz. Ancak görünen o ki, geçmişte yaşanan ölümlerden ve gözyaşından ders alınmamış. Bu gün yine bir savaş hali. İnsanlar yine ölüyor. Her yerde kan akıyor. Ağustos ayından bu yana 170 can, sivil insan yaşamını yitirdi. Bunların 30’u çocuk, 40’ı kadın. Sur’da, Silopi’de, Cizre’de tanklarla, toplarla, modern silahlarla bu savaş hali hala devam ediyor, hala insanlar ölmeye devam ediyor. Her sıkılan kurşun, bir yerde bir can’ı alıyor. Bunu kabul edemeyiz. Yaşam hakkı bizim için kutsaldır” diye konuştu. İnceören, devlet ve hükümet yetkililerine de  
 
Savaş politikalarına karşı toplumsal barış talebinde bulunan insanların, kesimlerin haksız soruşturmalara maruz kaldığını belirten İnceören, akademisyenlere yönelik gözaltı ve soruşturmalar tepki gösterdi. İnceören “Bir grup insan çıkıp ‘barış istiyoruz’ dedi ve haklarında soruşturma başlatıldı. Bu ülkede barış istemek, insanlar ölmesin demek suç. Bunu asla kabul edemeyiz” dedi. 
 
İnceören’in ardından İHD Diyarbakır Şubesi Yöneticisi Emin Ermin, Hakkari’nin Çukurca ilçesinde 6 Mayıs 1994 tarihinde, köy baskını sırasında yol gösterme bahanesiyle askerlerce alıkonulan ve daha sonra ise infaz edilen Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın hikayesini paylaştı. Ermin şunları belirtti:
 
‘Panzere bağlayıp sürüklediler, sonrada tarayarak infaz ettiler’
 
“Güvenlik güçleri tarafından evlerinden alınarak infaz edilen Enter Özdemir’in oğlu Yusuf Özdemir’in beyanlarına şu şekildedir;
 
06 Mayıs 1994 tarihinde Hakkâri İli Çukurca İlçesi’ne bağlı Kazandere köyündeki Çeto Köprüsünde, PKK’liler ile askerler arasında çatışma yaşanmıştı. Çatışma sonrası gece Saat 01.00’de, askerler ve köy korucuları tarafından köye baskın düzenlendi. Babam Enter Özdemir ve köyden Bapir Çıtak’ı yol göstermeleri için yanlarına alıp götürdüler. Babam ve Bapir, köyün diğer tarafına götürüldüler. Sonra ellerini ve ayaklarını panzere bağlandıktan sonra,  yaklaşık 2 kilometre sürükledikten sonra tarayarak infaz ettiler. Cenazeleri dere kenarına atıldı. 
 
Sabah köye tekrar baskın yaptılar. Köylüleri darp edip, yoğun bir baskı yaptılar. Köylülere  ‘derhal köyü boşaltın, köyden ayrılmayanları öldüreceğiz’ dediler. Bunun üzerine tüm köy boşaltıldı. Bir gün sonra eşyalarını almaya giden köylüler, babam ve Bapir’in cesetlerini görünce bize haber verdiler. Cenazelerimizi almaya gittiğimizde de, yoğun bir baskı gördük. Cenazemizi gömmeye bile izin vermiyorlardı.”