DİYARBAKIR – Lice ilçesinde devam eden askeri operasyonlar sırasında meydana gelen insan hakları ihlallerini yerinde inceleyen İHD Diyarbakır Şubesi, inceleme çalışmalarında ulaştığı tespitleri raporlaştırarak bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. Açıklamada konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Operasyon kesinlikle esrar operasyonu değildir. Tek neden bölgeyi insansızlaştırmaktır” dedi.
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı kırsal köylerde ve dağlık alanlarda ilan edilen sokağa çıkma yasağı ardından başlatılan askeri operasyonlarda, insan hakları ihlallerinin oluştuğu gündeme gelmişti. Göçertmeye zorlama, ormanlık alanların ve ekimlik arazilerin yakıldığı iddiaları üzerine ilçeye giderek incelemelerde bulanan İHD Diyarbakır şubesinden oluşan bir heyet, incelemelerini tamamlayarak ulaştığı tespitleri bir rapor ile kamuoyuna açıkladı. Şube binasında düzenlenen basın toplantısına İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Bölge temsilcisi Abdusselam İnceören ile Diyarbakır şube yöneticileri Gamze Yalçın, Abdullah Zeytun ve Pınar Kılıç Kuzu katıldı.
‘Operasyonun tek nedeni bölgeyi insansızlaştırmaktır’
Rapor öncesi bir konuşma yapan Bilici, "esrar ekimi" nedeniyle yasakların uygulandığı söyleminin manipülasyon olduğuna dikkat çekerek, asıl amacın göçertme politikası olduğunu söyledi. Tüm engellemelere rağmen dün (28 Haziran) ilçeye girip incelemelerde bulunduklarını belirten Bilici, Lice'de son derece kaygı verici bir durumla karşılaştıklarını aktardı. Tüm köy yollarına özel harekât timleri tarafından barikat ve hendek kurulduğunu aktaran Bilici, köylere binlerce özel birliğin konuşlandırıldığını ifade etti. Lice'de yaşayan sivil insanların yaşamlarından endişeli olduklarının belirten Bilici, “Tüm izlenimlerimizi bugün uluslararası birliklere yollayacağız. Çünkü Lice'de durum ciddidir. Operasyon kesinlikle esrar operasyonu değildir. Tek neden bölgeyi insansızlaştırmaktır Halkın göçertilmesine yöneliktir. Algı operasyonu yaparak halk kandırılmak isteniyor" diye konuştu.
'Birçok köyden haber alamıyoruz'
İHD Yönetim Kurulu üyesi Gamze Yalçın de hazırlanan raporda yer alan inceleme, tespit, soru ve önerilerini kapsayan bölümleri paylaştı. Yalçın, “Lice’de sokağa çıkma yasağının ilanı ile birlikte birçok köy ve mezra ile iletişimimiz koptu ve bazı alanlardan hiçbir şekilde haber alamamaktayız. Ancak Kerwas (Yalaza) köyünün tamamen boşaltıldığını, insanların traktörlere bindirilerek gönderildiğine ilişkin bilgimiz var. Yine Kerwas köyünün Mahle mezrasında birçok insanın eşyasını bile alamadan köyden çıkarıldığını biliyoruz. Kerwastan çıkarılanların çoğunun hakarete ve küfre maruz kaldığına ilişkin bilgiler bize ulamış durumda. Sisê, Hênyat, Derxust, Hüseynik, Cezur alanlarının tamamı boşaltılmış ve buralarda hiç kimse yok şuan. Yine Sisê, Henyat ve Derxust köylerinin tamamıyla yandığına ilişkin bilgimiz var. Lice- Kulp- Bingöl üçgenindeki köy ve mezralarda bulunan hiç kimse ile iletişim kuramıyoruz" şeklinde konuştu.
‘Operasyon sırasında sivillerin korunması için ne tür önlemler alındı?’
Yalçın, ilçede yaşananlara ilişkin gözlemleri sıraladıktan sonra, şu soruları sordu:
* Lice ilçesinde iletişimin koptuğu bildirilen alanlarda yaşayan insanların akıbeti ile ilgili olarak yetkililerce herhangi bir açıklama yapılacak mıdır?
* Lice’ye bağlı birçok yerde ilan edilen sokağa çıkma yasağının yasal dayanağı nedir? Sokağa çıkma yasağı hangi gerekçe ile ne kadar süreyle ilan edilmiştir?
* Sokağa çıkma yasağının devam ettiği bölgelerde uluslar arası insancıl hukuk ilkelerine uygun davranılmakta mıdır?
* Yetkililer tarafından operasyonların devam ettiği bölgelerde sivillerin yaşam hakkının korunması açısından ne tür önlemler alınmıştır, devlet sivillerin yaşam hakkının korunması bakımından negatif ve pozitif yükümlülüklerini yerine getirmekte midir?"
‘Sokağa çıkma yasaklarının hukuki dayanağı yok, bir an önce sone erdirilmeli’
Yalçın, son olarak heyet olarak yetkililere önerdikleri önerilerini şöyle sıraladı:
* Ulusal ve uluslararası mevzuat ile insancıl hukukun ilkeleri gereğince hiçbir yasal dayanağı olmayan sokağa çıkma yasağı uygulamalarına bir an önce son verilmelidir.
* Devlet kendisine yasa, Anayasa ve uluslar arası sözleşmelerle yüklenen negatif ve pozitif sorumluluklarına uygun davranmalı, bireylerin yaşam hakkını koruma altına alacak tüm tedbirler alınmalı, buna aykırı hareket ederek hak ihlaline neden olanlar hakkında derhal etkin bir soruşturma başlatmalıdır.
* Süresiz ve kesintisiz olarak devam ettirilen sokağa çıkma yasağı uygulamalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. Maddesi'nde hüküm altına alınmış olan işkence yasağının ihlaline neden olduğu kabul edilerek, bu kararı verenlerin işkence yasağını ihlal ettiği göz önünde bulundurulmalı, ve sokağa çıkma yasağının ilanında hiyerarşik olarak dahil olan tüm yetkililer hakkında gerekli yasal takibat yapılmalıdır.
* Hiçbir şekilde haber alınamadığı belirtilen köy ve mezralarda yaşayan insanların akıbeti yetkililer tarafından bir an önce kamuoyuna açıklanmalıdır.
* Sokağa çıkma yasağı uygulamaları nedeni ile iletişim sağlanamayan bölgelerdeki sokağa çıkma yasağına son verilmeli, ilgili bölgelere biz insan hakları savunucuları ve STK'ların girişine izin verilmelidir.
* Geniş bir alanı kapsayan yangınların nedeni ile ilgili yangınların söndürülmesi bakımından yetkililer tarafından ne tür girişmelerde bulunulduğu kamuoyuyla bir an önce paylaşılmalıdır.
* Yangınların devam ettiği alanlara itfaiye araçlarının girişi ve yangınlara müdahaleleri bir an önce sağlanmalıdır.
* Zorla yerinden edilme ve mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin iddialar ivedilikle araştırılmalı, savcılıklarca etkin soruşturma yürütülmek sureti ile hak ihlaline neden olan sorumlular yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmalı, bu bağlamda yaşam hakkı, mülkiyet hakkı vb. temel haklarının korunması sağlanmalıdır."