28 Aralık 2011 tarihinde sınır hattında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları tarafından gerçekleşen bombardımanda 19’u çocuk 34 yurttaş yaşamını yitirdi. Kamuoyunda Roboskî Katliamını olarak anılan olayın 5’inci yılında, İHD Diyarbakır Şubesi tarafından şube binasında bir basın toplantısı düzenlendi. Bombardımanda yaşamını yitiren yurttaşların resimlerini ve isimlerinin yer aldığı pankartın açıldığı toplantıya, İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören ile Diyarbakır Şube yöneticileri katıldı.

 

Basın metnini paylaşan Bilici, gerçekleşen bombardımanda 19’u çocuk 34 yurttaşın katledildiğini ve 4 yurttaşın sağ olarak kurtulabildiğini hatırlatarak, “Tarihin sayfalarına kanlı bir katliam olarak geçti” diye kaydetti. 

 

‘Etkin olmayan bir soruşturmadan adalet çıkması beklenemezdi’

 

Gerçekleşen katliamın, toplumsal adalet ve vicdan duygusunu ağır şekilde yaralandığını belirten Bilici, olay ile ilgili yürütülen hukuki sürece dair bilgileri paylaştı. Bilici “Soruşturma Diyarbakır Başsavcılığı’nca yürütüldü. Müdahil vekillerin başvuru ve dilekçelerine rağmen, görevsizlik kararı verilerek, dosya Genelkurmay Başsavcılığı’na gönderildi. Genelkurmay Başsavcılığı ise kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verdi. Bunun üzerine yeniden itiraz edildi. Ancak itiraz reddedilince, müdahil vekiller dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürdü. AYM ise yasalara, anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı bir şekilde dosyayı reddetti. İç hukuk yolları tüketildiği için, katliam dosyası AİHM'ye taşındı. Ve bu süreç hala devam ediyor. Katliam dosyasının hukuki öyküsünden de anlaşılacağı gibi, açılan soruşturmalarla katliamın failleri, askeri yargı organlarına havale edilerek aslında korunmaya çalışıldı! Etkin bir soruşturma olmadığı gün gibi ortada olan bu süreçten elbette, adalet çıkması beklenemezdi.” dedi. 

 

‘Aydınlatılmamış ve hakikate erdirilmeyi bekleyen katliamlar var’

 

Türkiye’nin yakın tarihinin aydınlatılmamış ve hakikate erdirilmeyi bekleyen katliamlarla anılan bir ülke olduğunu ifade eden Bilici “Maraş, Çorum, Sivas, Digor, Güçlükonak, Gazi mahallesi olayları, Diyarbakır Cezaevi ve 19 Aralık Cezaevi katliamlarının vb. failleri ve siyasi sorumluları hala ortaya çıkarılmamış, katliamlar aydınlatılmamıştır” diye belirtti. İnsan hakları ve adalet mantığından yoksun devlet aklı’nın, Roboskî katliamının aydınlatılmasına imkân vermediğini vurgulayan Bilici, aradan geçen 5 yılda yeni katliamların, yargısız infazların meydana gelmesine yol açıldığını belirtti.

 

‘Etkin bir soruşturma başlatılsın ve failler cezalandırılsın’

 

İnsan hakları savunucuları olarak, vicdanlarda mahkûm edilmiş insanlığa karşı suçlar ve faillerinin, bir gün mutlaka yargılanacağına inandıklarını kaydeden Bilici, şu taleplerde bulundu:

 

*Roboski katilamı ile ilgili derhal etkin bir soruşturma başlatılmalı, failler ve sorumlular yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmadır. 

 

*Türkiye yakın tarihinde yaşanan katliamların aydınlatılması ve toplumsal barışın inşa edilebilmesi için ‘Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ kurulmalı, geçmiş ile yüzleşme sağlanmalıdır.

 

Okunan basın metninin ardından, yaşamını yitiren yurttaşlarımızın isimleri okunarak anıldı.