İHD ve Baro kadın komisyonları: OHAL'de kadınların yaşamına müdahale edildi

23.08.2017

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Barosu kadın komisyonları, OHAL döneminde yaşamın her alanında kadınlara yönelik saldırıların arttığına dikkat çekerek, OHAL'in kaldırılması çağrısında bulundu.

İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Hakları Komisyonu ile Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, OHAL döneminde kadınlara yönelik artan hak ihlallerine ilişkin, Diyarbakır Barosu Adli Yardım Hizmet Binası’nda basın toplantısı düzenledi. Kadın avukatların katıldığı toplantıda, İHD Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Hatice Demir tarafından hazırlanan ortak basın metni okundu. 

‘OHAL'de kadınların yaşamına müdahale edildi'

Darbe sonrası ilan edilen OHAL ile toplumsal alanda kadınların günlük yaşamının her anına müdahale edildiğine işaret eden Demir, kadınların yıllarca verdikleri mücadele ile kazandıkları haklarını ellerinden alan, kadınları sosyal, siyasal, kültürel haklar ve şiddetle mücadele bakımından gerileten bir boyuta gelindiğine vurgu yaptı. 'Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Yönelik Tasarı ile yapılmak istenen değişiklik'lerin, kadınların medeni haklar boyutuyla kazanılmış haklarını geri almaya yönelik olduğunu kaydeden Demir, "Din ve vicdan özgürlüğüne aykırıdır. Bu değişiklik çocuklara yönelik cinsel istismarı artıran ve çocukları korumasız bırakan bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle bu tasarıyı kabul etmiyoruz” dedi. 

‘İşkenceye karşı kadınlar saçlarını kazıttı'

Cezaevlerindeki kadın tutuklulara yönelik işkence ve kötü muameleye de işaret eden Demir, “Van Cezaevi'nde saçlarının çekilmesi suretiyle yapılan işkence nedeniyle kadın mahpusların saçlarını kazıtması, Tarsus Cezaevi'nde kadınlara yönelik işkence ve tehdit sebebiyle kadınların açlık grevine başlamaları, nakil ve sevk sırasında kadınlara uygulanan kötü muamele son dönem yaşadığımız somut olaylardandır" ifadelerinde bulundu. 

‘Tek tip elbise masumiyet karinesi ve adil yargılanma ilkesine aykırıdır'

Demir, cezaevlerindeki diğer hak ihlalleri hakkında ise şunları dile getirdi: “Yine getirilmek istenen 'tek tip elbise' zorunluluğu, masumiyet karinesi başta olmak üzere adil yargılanma ilkesine aykırı olup, onur kırıcı ve aşağılayıcı muamele demektir. Bu uygulama Türkiye’nin taraf olduğu BM İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme'nin ihlalidir.Gebe kadınlar, emziren kadınlar ve loğusa dönemindeki kadınlara yönelik adli soruşturmalar gerekçe gösterilerek kadınların özgün koşullarına rağmen yapılan gözaltı ve tutuklamalar son dönemde sıkça yaşanmaktadır. OHAL KHK’si ile kadın derneklerinin kapatılması sonucu kadınların hak arama olanakları kısıtlanmış ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele sekteye uğramıştır.”

‘OHAL bir an önce kaldırılsın' 

Kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü saldırı karşısında kadın ve çocukları korumasız bırakan yargı pratiğinin, erkek devletin cezasızlık politikasını gözler önüne serdiğini kaydeden Demir, OHAL dönemindeki yargılamalar ile bunun daha ağır boyuta geldiğini söyledi. 

OHAL koşullarında kadınların itirazlarına rağmen muhafazakar, tekçi, cinsiyetçi, militarist aklın ürünü olan yasalar eliyle kadın haklarının bütün ulusal ve uluslar arası belgelere rağmen geri alınmak istendiği günlerden geçildiğine işaret eden Demir, hayatın her alanında kadınları hedef alan OHAL’in bir an önce kaldırılması çağrısında bulundu.