DİYARBAKIR – İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eyleminin 454’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde korucu olmayı reddettiği için kaçırılaran ve 4 gün sonra bir arazide cenazesi bulunan Hasan Esenboğa'ın faillerinin bulunup cezalandırılması talep edildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Kayıp yakınların “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 454’üncüsü, İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, barış anneleri ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılında Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde korucu olmayı reddettiği için kaçırılaran ve 4 gün sonra bir arazide cenazesi bulunan Hasan Esenboğa'ın faillerinin bulunup cezalandırılması talep edildi. Oturma eyleminde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, kayıp mücalesinin sonuç alıncaya dek devam edeceğini belirten Bilici “Bu ülkeye gerçek adalet gelinceye kadar, onurlu mücadelemiz sürecek” diye konuştu.
İnsan haklarına yönelik işlenen suçların zaman aşımına uğramayacağını dile getirerek konuşmasını sürdüren Bilici “Biran önce kayıpların bulunmasıyla yüzleşmesi ve tozlu raflara kaldırdığı dosyaların indirip zamana aşımı uygulamasından vazgeçilmesi lazım” dedi.
'Tecrit işkencedir'
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki görüşme yasağına da dikkat çeken Bilici, “Tecrit işkencedir. İşkence insanlığa karşı bir suçtur. Öcalan üzerindeki tecrittin derhal kaldırılması, aile ve avukatlarıyla görüştürülmesi gerekiyor. Bir hükümlünün yasal ve anayasal hakları vardır. Kim olursa olsun ailesiyle, avukatlarıyla görüşme hakkı vardır. Kişilerin düşüncelerinden veya görüşüne göre hareket edilmesi, aksi takdirde yasaları çiğnemiş olursunuz” diye konuştu.
Hasan Esenboğa'nın faillerinin bulunup yargılanması talep edildi
Bilici'nin konuşması ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 1994 yılında Şırnak'ın Güçlükonak ilçesi Fındık Beldesinde korucu olmayı reddettiği için kaçırılarak katledilen Hasan Esenboğa’nın hikayesini paylaştı. Örhan, şunları belirtti: "1994 yılı başlarında korucu olmayı reddeden Kırkağaç (Bênat) köyü askerlerce yakıldı. Köylüler eşyalarını toplamaya bile izin verilmeden evlerinden çıkartıldı, askerler her tarafa rengi sarıya çalan bir toz döküp tüm köyü ateşe verdi. Bunun üzerine Esenboğa ailesi Fındıklı köyüne yerleşti ancak koruculuk dayatması devam etti. Korucu olmayı reddettikleri için askerler köyün gençlerini örgüte yardım ettikleri iddiasıyla gözaltına almaya devam etti. 13 Ağustos 1994 tarihinde Fındık Bölge Jandarma Karakoluna bağlı askerler köye bir operasyon düzenleyerek tüm evlerde arama yaptı ve daha sonra da aralarında Hasan Esenboğa'nın ağabeyi Bahri Esenboğa'nın da olduğu altı kişiyi, İlhan İbak, Ahmet Özdemir, Fikri Şen, Ahmet Özer, Bahri Esenboğa ve Mehmet Dayan'ı, gözaltına aldılar. Bu altı kişiden sadece Mehmet Dayan yaklaşık bir ay sonra serbest bırakıldı, geri kalanlardan bir daha haber alınamadı. Hasan Esenboğa ağabeyi ile diğer dört köylü hakkında çıkartılan milis söylentilerinin ve gözaltına alınmalarının para için olduğunu düşünüyordu; ağabeyinin akıbetini öğrenebilmek için çok uğraştı. Bahri Esenboğa ve diğer dört köylü zorla kaybedildikten yaklaşık dört ay sonra, 25 Aralık 1994'te Hasan Esenboğa hayvanları için saman almaya Cizre'ye gitti ve bir daha geri dönmedi. Cizre'nin en işlek caddelerinden Dörtyol'da içinde Cemal Temizöz'ün de olduğu beyaz bir araca zorla bindirildiğini görenler vardı ancak korktukları için hiçbiri tanıklık yapmak istemedi. Hasan Esenboğa'nın cenazesi dört gün sonra Cizre-İdil yolu üzerindeki boş bir arazide köylüler tarafından bulundu. Eşi savcılığa dilekçe verdiyse de bir sonuç alamadı. Esenboğa ailesi bir avukat tuttu ama hukuki süreçte herhangi bir gelişme olmadı."
Konuşmaların ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.