24 yıldır haber alınamayan Mursal Zeyrek'in akıbeti soruldu

23.06.2018

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınlarının ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirdikleri eylemin 489’uncusu gerçekleştirildi. 1994 yılında Şırnak'ın Silopi ilçesinde gözaltında kaybedilen Mursal Zeyrek'in akıbetinin sorulduğu eylemde konuşan İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun aralarında İHD’nin bulunduğu STK'lara yönelik hedef gösteren açıklamalarına tepki göstererek, İHD’nin, ulusal ve uluslararası alanda hak ihlalleri konusunda hazırladığı raporlar ve yaptığı çalışmalarla kendisini ispatlayan, saygın bir kurum olduğunu söyledi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla her hafta düzenledikleri oturma eyleminin 489’uncusunu gerçekleştirdi. Diyarbakır Valiliği tarafından Koşuyolu Parkı’ndaki İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilmesine izin verilmeyen eylem, geçmiş haftalarda olduğu gibi İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi.Eyleme, kayıp yakınları, İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde 25 Mayıs 1994 tarihinde Şırnak'ın Silopi ilçesinde gözaltında kaybedilen Mursal Zeyrek'in akıbeti soruldu.

 ‘Verdiğimiz bedeller ortadadır, boyun eğmeyeceğiz’

Eylemde konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun aralarında İHD’nin bulunduğu birçok STK ve meslek örgütünü hedef gösteren açıklamalarına tepki göstererek, İHD’nin, ulusal ve uluslararası alanda hak ihlalleri konusunda hazırladığı raporlar ve yaptığı çalışmalarla kendisini ispatlayan, saygın bir kurum olduğunu söyledi. İHD’nin bunu yaparken büyük bedeller ödediğini ancak asla ilkelerinden taviz vermediğini belirten Bilici, “Bizi tehdit edenlere,  bizi hedef gösterenlere, bizden rahatsız olanlara şunu söylemek istiyoruz. Öncelikle kendinizle yüzleşin. Süleyman Soylu, öncelikle kendisine bağlı birimlerde görevli kişilerin hukuk dışına çıkmış olduğu olayların üzerine açık yüreklikle gitmesini, açığa çıkarmasını tavsiye ederiz. Nerede olursa olsun, kimden gelirse gelsin, biz yaşanan ihlallerin üzerine gideceğiz, açığa çıkaracağız. Verdiğimiz bedeller ortadadır, asla boyun eğmeyiz” dedi.

‘Seçimlerde yüzleşme için bir siyasi irade ortaya çıkmalı'

Bilici'nin ardından konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ise, bugüne kadar yürüttükleri faaliyetler ve yaptıkları raporlamaların suç ise, bu suçu işlemeye devam edeceklerini vurgulayarak, “İçişleri Bakanı’nın görevi bizi tehdit etmek olmamalıdır. Bu mücadeleye birilerinin tehdidiyle başlamadığımız gibi birilerinin tehdidi ile de sonlandırmayacağız. Bu herkes tarafından böyle bilinmelidir” diye belirtti.  

Zeytun, insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak yarın yapılacak seçimlerde, toplumsal barış ve uzlaşıya katkı sunabilecek,  geçmişle yüzleşme ve onarıcı adaleti etkin bir şekilde yürütecek bir siyasi iradenin ortaya çıkmasını temenni ettiklerini söyledi.

Karakola çağrıldı, bir daha haber alınamadı

Ardından İHD Diyarbakır Şubesi Kayıplar Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın, 25 Mayıs 1994 tarihinde Şırnak’ın Silopi ilçesinde kaybettirilen Mursal Zeyrek’in hikayesi anlattı. Yalçın, ulaştıkları Zeyrek ailesinin anmaya katılamadığını, ancak dayanışma duygularını paylaştıklarını söyledi. Şırnak'ın Silopi ilçesi Çalışkan köyünde yaşayan ve hayvancılık yaparak geçimini sürdüren Zeyrek ailesinin, defalarca devlet baskısına maruz kaldığını belirterek, Mursal Zeyrek’in zorla kaybettirilmeden önce 3 defa gözaltına alınıp serbest bırakıldığını hatırlattı. 

Yalçın, devamla şunları belirtti: "25 Mayıs 1994 tarihinde, Mursal Zeyrek'in Silopi Askerlik Şubesi'nden sevk belgelerini almasının üzerinden henüz birkaç gün geçmişken, Süleyman Gündüz Jandarma Bölük Komutanlığı'nda görevli üsteğmen Kenan Topçu'nun Mursal Zeyrek'i çağırdığını söyledi. Ertesi gün sabah saat 9 sıralarından İslam ve Mursal Zeyrek yürüyerek Habur Sınır Jandarma Bölük Komutanlığı'na gittiler. Hemen bölük odasına alındılar. Kenan Topçu yanlarına geldi. Önce İslam Zeyrek'e ismini sordu. Sonra her ikisine 'Ne iş yapıyorsunuz? Evinize hanginiz bakıyor? Anne babanız sağ mı ölü mü? Evli misiniz bekâr mısınız?' gibi sorular sordu. Ayrıca üsteğmen Kenan Topçu "Mursal'ı Irak'ın Zaho şehrine yakın bir noktaya göndereceğim, oradan PKK kampları hakkında bilgi getirecek," dedi. Daha sonra dışarı çıktı ve on dakika sonra bir onbaşı içeri girdi ve "bizim misafirler gelecek, komutanlarımız gelecek, sizi böyle görünce kızarlar. Sizi birer odaya alalım, yan yana olmayın," dedi. İslam Zeyrek'i yan odaya aldılar. Onbaşı İslam Zeyrek'in kapısını kilitlemeden dışarı çıktı. Tam altı dakika sonra İslam Zeyrek kapıyı yavaşça açarak yan odadaki kardeşine bakmaya gitti, Mursal Zeyrek'in olduğu odanın kapısı açıktı ancak kendisi içeride değildi. Kardeşinin nereye götürüldüğü ile ilgili bilgi almak isteyen İslam Zeyrek, görevli askerler tarafından binadan çıkarıldı. Takip eden günlerde İslam Zeyrek Kenan Topçu'ya giderek kardeşinin akıbeti hakkında bilgi almak istedi ancak bir sonuç alamadı. En sonunda Topçu "artık elimden çıktı, üstüme gelme, çek git," diyerek İslam Zeyrek'i yanından kovdu. Daha sonra İslam Zeyrek ve o dönemde hayatta olan babası Silopi İlçe Jandarma Komutanı Hüssam Durmuş, Silopi Askerlik Şube Başkanı, Üsteğmen Kenan Topçu'dan daha üst düzey bir yetkili olan Kapılı Jandarma Taburu Komutanı Yaşar Yarbay'a gittiler ancak bu kişiler "bizim sorumluluk alanımızla ilgisi yok," diyerek herhangi bir bilgi vermediler. 1999 yılında Silopi Askerlik Şubesi Başkanlığı İslam Zeyrek'i çağırarak kardeşinin kayıp olması nedeniyle bir gaiplik kararı getirmesini istedi. İslam Zeyrek, 15 Mayıs 1999 tarihinde Silopi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne bir dilekçe ile başvurdu ve kardeşi hakkında gaiplik kararı verilmesini talep etti. Dilekçesinde Mursal Zeyrek'in kaybediliş hikâyesini de anlattı. Silopi Asliye Hukuk Mahkemesi 01.03.2000 tarih ve 1999/47 esas ve 2000/22 karar sayı ile davanın düşmesine karar verdi. İslam Zeyrek, 7 Şubat 2003 tarihinde Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı olarak başvurdu ve kardeşinin akıbetinin araştırılmasını talep etti. Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun tanık olarak gösterdiği ve olay hakkında bilgisi bulunan Süleyman Gündüz'ü sanık olarak soruşturmaya dâhil etti. Süleyman Gündüz, ifadesinde olay hakkında bilgisinin olmadığını söyledi. Kenan Topçu'nun da ifadesi alındı ve Topçu, hakkındaki iddiaları kabul etmedi. Silopi Savcılığı soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararına itiraz sonucunda karar tekrar onanınca iç hukuk yolları tıkanınca İslam Zeyrek, Avukat Tahir Elçi aracılığıyla 3 Temmuz 2004 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 34. ve 35. maddeleri ile aranan koşulların yerine getirilmemiş olması dolayısıyla 5 Aralık 2006 tarihinde dosya hakkında kabul edilemezlik kararı verdi."

Yapılan açılamaların ardından kayıplar için otuma eylemi gerçekleştirildi.