'Kayıp eyleminin yasaklanması, keyfi bir karardır'

03.09.2018

DİYARBAKIR - Diyarbakır’da 499. haftasını geride bırakan kayıp yakınları eyleminin Diyarbakır Valiliği tarafından yasaklanması kararına, düzenlenen basın toplantısıyla tepki gösterildi. Yasak kararının keyfi olduğu ifade edilen açıklamada, iptal istemiyle İdare Mahkemesi’ne başvurulacağı belirtildi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası (DTO), Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilciliği ve kayıp yakınları, her hafta Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” eyleminin 499’uncu haftasında, Diyarbakır Valiliğinin kararıyla “kamu güvenliği” gerekçe gösterilerek süresiz bir şekilde yasaklanmasına ilişkin İHD Diyarbakır Şube binasında basın toplantısı düzenledi.  STÖ temsilcileri ve kayıp yakınlarının katıldığı toplantıda, hazırlanan ortak basın metnini paylaşan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın, Diyarbakır Valiliğinin almış olduğu süresiz yasaklama kararının keyfi olduğunu belirtti. 

‘Barışçıl gösteri ve toplanma hakkı demokratik toplumun temelidir'
 
Yıllardır düzenledikleri eylemin barışçıl olduğunu dile getiren Yalçın, “Diyarbakır Valiliğinin almış olduğu ilgili karar keyfi olup yasalarla güvence altına alınan toplantı, gösteri yürüyüşleri hakkı başta olmak üzere demokratik işleyişin sürdürülmesine olanak tanıyan normların hiçbirisiyle örtüşmemektedir. İfade özgürlüğünün özel bir şekli olan barışçıl toplanma ve gösteri hakkının demokratik toplumun temeli olduğu ve özel toplanmalarla, kamuya açık cadde ve yollardaki toplanmaları ve yürüyüşleri de kapsadığı düşünüldüğünde bu keyfi yasaklama kararının birey ve toplumun toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkına açık bir saldırı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Yıllardan beri kayıp yakınlarıyla beraber düzenlediğimiz oturma eylemi bugüne kadar barışçıl bir şekilde sürdürülmüş ve herhangi bir kamu güvenliği problemine yol açmaksızın ısrarlı bir şekilde devam etmiştir” şeklinde konuştu.  
 
‘Bizi meydanlara taşıyan Cezasızlık politikasındaki ısrardır’
 
Cezasızlık politikasına dikkat çeken Yalçın, “Türkiye’de gözaltında zorla kaybedilme neticesinde kayıp ailelerinin yakınlarının akıbetini öğrenme ve failleri cezalandırma mücadelesi, coğrafyamızın bitmez tükenmez hakikat ve adalet mücadelesidir. Kayıp aileleri yıllardır karakol kapılarında, adliye saraylarında ve meydanlarda yakınlarının akıbetini devletten sorarak, hakikatin ortaya çıkartılmasını talep etmektedir. Ne yazık ki kayıp yakınlarının bu haklı mücadelesi başladığı günden bu yana devlet ve siyasi iktidarlar tarafından çeşitli biçimlerde engellenmek istenmiştir. Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak önemle belirtmeliyiz ki; yıllardan beri Galatasaray Meydanı ile Koşuyolu Meydanında oturma eylemi düzenlemek, biz insan hakları savunucularının asla tercihi olmamıştır. Çünkü kayıp yakınları ve insan hakları savunucularını o meydana taşıyan şey devletin, kayıpların bulunması ve faillerin cezalandırılmasına ilişkin cezasızlık politikasındaki ısrarı olmuştur” dedi. 
 
‘Yasak kararıyla failler korunuyor, toplumsal barış engelleniyor’
 
Yalçın, kayıp yakınlarının nasıl bir kamu güvenliği sorununa yol açtığını sorarak, şunları söyledi: “Kayıp yakınlarının adalet ve hakikat arayışındaki haklı mücadelesini yasaklayanlara buradan sormak isteriz ki; kayıplarının akıbetinin ortaya çıkartılması için her türlü zorluklara rağmen Koşuyolu meydanında bir araya gelen kayıp yakınları nasıl bir kamu güvenliği problemine yol açmıştır? Belirtmek isteriz ki kayıp yakınlarının meşru hak arama mücadelesine gölge düşürmek isteyenler aldıkları keyfi kararlarla, failleri korumakla birlikte toplumsal barışın oluşumunu da engellemektedirler.”
 
‘Yasak kararı, yeni kaybedilme vakalarına zemin hazırlamaktadır’
 

İktidarın BM Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşmeyi ısrarla imzalamamasının, yeni kaybedilme vakalarına zemin hazırlayacağını vurgulayarak, “Biz insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak; 499 haftadır gerçekleştirmiş olduğumuz oturma eylemlerinin temel vurgusu, devletin zorla kaybedilme olaylarıyla yüzleşmesi ve hakikatin ortaya çıkartılıp adaletin sağlanmasıdır. Yüzleşme, adalet ve hakikat talebine devletin bu tür anti-demokratik ve keyfi yasaklarla karşılık vermesi, kayıp yakınlarının beklentisi olan zorla kaybetmeleri mutlak olarak yasaklamayı öngören ‘BM Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşmesi’ne devletin imza atmamasındaki tutumunu da ortaya koymaktadır. Devlet ve mevcut siyasal iktidar sözleşmeyi imzalamamakta ısrar içinde olup aslında bu yaklaşımıyla yeni kaybedilme vakalarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamakta ve geçmiş tarihlerde gerçekleşen kaybedilme olaylarının aydınlatılmasına yönelik de bir irade ortaya koymak istemeyişini açık bir şekilde göstermektedir” şeklinde konuştu. 
 
‘Yasaklama ile hakikatin üstünün örtülmesine müsade etmeyeceğiz'
 
Yasaklamayla hakikatin üstünün örtülmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan Yalçın, “Şüphesiz insanlık tarihi boyunca adaletin sağlanması uğruna verilen mücadeleler, şimdiki kayıp yakınlarının vermiş olduğu mücadeleden hiçbir şekilde farklı değildir. Arjantin’de Plaza De Mayo Annelerinin vermiş olduğu hakikat mücadelesi, Galatasaray ve Koşuyolu Parkı’nda süre giden hakikat mücadelesinden ayrı düşünülemez. Zorla kaybettirilen yakınlarını gazete ilanlarıyla arayan insanların mücadelesi ile cumartesi annelerinin kayıplarını meydanlarda arama mücadelesi hakikatte birdir. Dolayısıyla her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, tekrar ifade etmek isteriz ki; kayıp yakınlarının oturma eylemini yasaklayarak hakikatin üstünün örtülmesine müsaade etmeyeceğiz. Hakikat ve adalet mücadelemizi her yerde dile getirmeye, kayıp yakınlarının mücadelesinin yanında olmaya devam edeceğiz. Faillerin cezasızlık politikası ile aklanmaması için haklı mücadelemizi bundan sonra daha güçlü vermeye çalışacağız” dedi.
 
‘Yasağın iptali istemiyle İdare Mahkemesine başvuracağız’
 
Yalçın, keyfi yasağın kaldırılması çağrısında bulunarak, “Tüm yasaklamaların kaldırılıp annelerin taleplerinin karşılanması gerekmektedir. Kayıp yakınlarının mücadelesinin engellenmesi için harcanan çabanın, kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması için sergilenmesini talep ediyoruz” diye konuştu. Yalçın, yasak kararının iptali istemiyle İdare Mahkemesi’ne başvuracaklarını belirtti.