DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilmek istenen oturma eylemlerinin 500’üncüsü, önceki hafta da olduğu gibi Valiliği yasağı ve polis engeline takıldı. Şube binası önünde yapılmak istenen basın açıklamasına, aralarından kayıp anneleri olduğu gerekçesiyle izin verilmedi. Kayıp annelerinin olmadığı bir basın açıklamasını yapmayacaklarını söyleyen İHD yöneticileri, 500’üncü hafta eylemini dernek binasına taşıdı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla her hafta gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 499’uncusu, Diyarbakır Valiliği tarafından “kamu güvenliği” gerekçe gösterilerek yasaklanmıştı. Bugün (8 Eylül) 500. Haftası gerçekleştirilmek istenen eylem öncesi, eylemin yapılacağı Koşuyolu parkının tamamı polis bariyerleriyle çevrilirken, sabah saatlerinde ise İHD Şube binası polis tarafından abluka altına alındı. Koşuyolu parkına gitmek üzere şube binasından çıkış yapmak isteyen ve aralarında İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ında bulunduğu gruba izin verilmedi.
‘Kimse bize annelerin olmadığı bir eylemi dayatamaz’
Eylemin dışarda yapılmasını engelleyen polisler ile İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan arasında tartışma yaşandı. Türkdoğan, dernek binası önünde açıklama yapmak istediklerini belirtti. Polis yetkilileri, “Aranızda birkaç temsilci seçin, sadece binanın girişindeki merdivende açıklama yapabilirsiniz. Kayıp kayınları ve arkanızdaki grubun açıklamaya katılmasına izin vermeyeceğiz” dedi. Bu sırada Türkdoğan’ın yanına bir kayıp yakınının gelmesiyle birlikte polisler, grubun binanın kapısında bile açıklama yapmasına izin vermedi. Yasağın insan hakkı ihlali olduğunu hatırlatan Özdoğan, “Annelerin katılmasına izin verilmeyen bir açıklamayı yapmayacağız, bunu kınıyoruz” diyerek, eylemin şube binasında yapılacağını söyledi.
İHD Şube binasında gerçekleşen 500. Hafta eylemine İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof Dr Şebnem Korur Fincancı ve TİHV Yönetim Kurulu Üyeleri, HDP’li milletvekilleri Dersim Dağ, Semra Güzel, Selçuk Mızraklı, HDP İl Eş Başkanı Şerif Çamcı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İl Eş Başkanları, Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), Diyarbakır Tabipler Odası (DTO), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), İHD Adıyaman, Muş, Siirt, Van, Ağrı, Bingöl, Elazığ, Erzurum, Bitlis şubelerinin temsilcileri, insan hakları aktivistleri ve kayıp yakınları katıldı.
‘Bu yasaklar bize geri adım attıramaz’
Kayıp fotoğraflarının taşındığı eylemde konuşan Türkdoğan, yanlarında bir kayıp annesi durduğu için açıklama yapmalarına izin verilmediğini belirterek, “Hükümete sormak istiyorum: Sizin Galatasaray Anneleriyle, Barış Anneleriyle, Cumartesi Anneleriyle ne sorunuz var? Bunu bize açıklamak zorundalar, bu yasaklar bize geri adım attıramaz. Annelerimizin başlattığı ‘Kayıplar bulunsun failler yargılansın’ eylemini kesintisiz devam ettireceğiz. Bu eylemin en önemli öznesi annelerimizdir. Çünkü anneler adalet arıyorlar, anneler çocuklarının kemiklerini arıyorlar; çocuklarının faillerini arıyorlar. Onların adalet önünde hesap vermelerini istiyorlar. Hiç kimse annelerin eylemini suiistimal etmiyor. Eğer suiistimal varsa, önce anneler ağlamasın deyip daha sonra anneleri ağlatanlar, suiistimal edenlerdir” diye konuştu.
OHAL’in kalktığını ama fiilen devam ettiğine dikkat çeken Türkdoğan, “Çıkarılan yasalarla Türkiye’ye kalıcı bir OHAL getirildi. Eylemi yasaklayan zihniyeti kınıyorum. Hükümeti bu yanlış karardan bir an önce vazgeçmelidir. Türkiye ve Ortadoğu krizi bu şekilde aşılamaz. Türkiye’de adaletin gerçekleşmesi için geçmişle yüzleşilmesi gerekir” dedi
‘Öcalan’a dayatılan kesintisiz tecrit kabul edilemez’
2015 yılında bozulan barış görüşmelerinin tekrar başlaması gerektiğini belirten Türkdoğan, “Bir ülke düşünebiliyor musunuz. Bir mahpus var, Abdullah Öcalan, kesintisiz olarak üzerinde uygulanan bir tecrit var. Bu kabul edilemez. İnsan hakları savunucuları olarak biz bunu asla kabul etmiyoruz. Bir mahpusa bunu dayatamazsınız. Kaldı ki bu kişinin siyasi duruşu ve barış sürecinin vazgeçilmez pozisyonu, gerçekten iktidarın antidemokratik karakterini ortaya koyuyor. Biz yeniden bir barış süreci istiyoruz. Bunun yolunun yasakların kaldırılması, tecrittin biran önce kaldırılmasıdır. Suriye savaşına sıkışmış bir Türkiye’nin artık gerçekleri görmesinin zamanın geldiğini vurgulamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Korur Fincancı: Hak arama mücadelemizi sonlandıracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar
TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise failli belli suçların faillerini ve işbirlikçilerini görmek için Cumartesi Annelerinin barışçıl ve demokratik hak taleplerini engelleyene bakmak gerektiğini söyledi. Fincancı, “Yasaklayanlar, failler ve işbirlikçilerdir. Onlar tarih önünde hesap verecekler. Şu anda İstanbul’da Cumartesi Anneleri, sokağa sıkıştırılmış durumdalar. Bizi binalara, sokaklara sıkıştırarak hak arama taleplerimizi sonlandıracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Biz burada hak arama mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz” dedi.
‘Yaşadığım sürece kardeşimin işkence edilerek yakıldığını unutmayacağım’
Devletin baskılarının hak aram arayışlarını engelleyemeyeceğini ifade eden kayın yakınlarından İffet Mutaş da, “Ben 1994’ten beri kayıp kardeşimi arıyorum. Devletten kardeşin faillerini ve kemiklerini istiyorum. Bunu istemek suç mu? Bu nasıl bir adalet anlayışıdır, bunu asla kabul etmeyeceğim. Ben yaşadığım sürece kardeşimin işkence edilerek yakıldığını unutmayacağım. O dönem onların gazeteleri yazmıştı, biliyorlar nerede olduğunu” diye konuştu.
Yapılan açıklamaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.