22 yıl önce gözaltında kaybedilen Fahri Balyeci’nin akıbeti soruldu

27.10.2018

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 507’ncisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1996 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Fahri Balyeci’nin akıbeti soruldu. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 507’ncisi, Valiliğin kayıp eylemlerini yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ile şube yöneticileri ve üyeleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM) Üyesi Gamze Pamuk Ateşli, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, Diyarbakır Tabip Odası (DTO) Başkanı Mehmet Şerif Demir, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eş Başkanı Recep Oruç, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 26 Eylül 1996 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Fahri Balyeci’nin akıbeti soruldu.

‘Geçmişle yüzleşme, aynı zamanda toplumsal barışın inşaasının teminatıdır’

Eylemde bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılması, faillerinin bulunup yargılanmasının toplumsal barış ve uzlaşının bir gereği olduğunu belirtti. Ancak silahlı çatışma ortamından ve bundan kaynaklı insan hakları ihlallerinin devam etmesinin toplumsal barışı zedelediğini söyleyen Zeytun “Bizler tüm bunları bir arada ele alıyoruz. Geçmişle yüzleşme, aynı zamanda toplumsal barışın inşaasının teminatıdır. Bunun da öncelikli yolu, çatışma ortamının derhal sonlandırılması ve tarafların demokratik yöntemlerle sürece dahil olmasıdır. Demokratik sürecin ilerleyişi ile birlikte, Türkiye’nin Kayıplar sözleşmesinin derhal imzalanması ve kendi kamu görevlilerinin 90’lı yıllarda işlemiş olduğu suçlarla yüzleşmesi gerektiğini acil bir hal aldığını belirtmek istiyoruz” diye konuştu. Zeytun, kayıp yakınlarının gerçekleştirdiği eylemlerin haklı ve meşru bir direniş olduğunu belirterek, her zaman yanlarında olacaklarını ve destekleyeceklerini kaydetti.

‘OHAL rejimi hukuken bitmiş olsa da, uygulamada bitmediğini görüyoruz”

Zeytun’un ardından konuşan CHP PM Üyesi Gamze Pamuk Ateşli ise, 507 haftadır annelerin sessiz bir barış çığlığını ısrarla duymak istemeyen, görmezden gelen bir iktidarın ve despotik bir havanın hakim olduğunu söyledi. Faillerin, asıl sorumluların yargılanması için Kayıp yakınlarının verdikleri mücadelenin yanında olduklarını belirten Pamuk Ateşli, “Ama şu an görüyoruz ki, İnsan Hakları Derneği binasında kapalı bir ortamda barış talebini dile getiriyoruz. OHAL rejimi hukuken bitmiş olsa da, uygulamada bitmediğini görüyoruz. Bu sessiz barış çığlığının sesi olmak için buradayız. Parti olarak da, insan hakları savunucuları olarakta annelerin yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Fahri Balyeci’nin akıbeti soruldu

Ardından İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 26 Eylül 1996 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Fahri Balyeci’nin hikayesini anlattı. Örhan şunları belirtti: “1956 doğumlu Fahri Balyeci, Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde yaşıyor, tarımla uğraşıyordu. Evli ve beş çocuk babasıydı. PKK örgütüne katılan kardeşinden dolayı sürekli Hazro Jandarma Komutanlığına çağrılıyor, kardeşini bulup getirmesi ve ajanlık yapması için tehdit ediliyordu. Aynı sebeple 1994 yılında 45 gün boyunca gözaltında tutulmuş, daha sonra TCK’nin 169. maddesine muhalefetten tutuklanarak 19 ay cezaevinde kalmıştı. Tahliye olduktan sonra Hazro’ya döndü ancak sürekli jandarmanın takibinde olduğu için tedirgindi. Tahliyesinden yaklaşık 4-5 ay sonra, 26 Eylül 1996'da, bir alacağını tahsil etmek için Diyarbakır’a geldi. Parasını tahsil ettikten sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Ertesi gün ailesi Fahri'yi aramaya başladı ve eski sebze hali civarında gözaltına alındığını öğrendi. O dönem kaybedilmekten korktuğu için ismini vermek istemeyen bir kişi, Fahri’yi Diyarbakır’da JİTEM’de gördüğünü, bazen gözleri bağlı bazen de açık bir şekilde ayakta bekletildiğini ve işkence gördüğünü anlattı. Bunun üzerine Fahri'nin gözaltına alındığından emin olan ailesi Hazro Kaymakamlığına, Savcılığa, Jandarma Komutanlığına ve Diyarbakır DGM Savcılığına başvurdu ancak yanıt alamadı. Bunun üzerine büyük kardeşi Abdurrahman Balyeci 1 Kasım 1999’da İnsan Hakları Derneğine başvurdu. Ocak 2012'de Diyarbakır’ın Sur İlçesinde bir dönem cezaevi olarak kullanılan ve JİTEM’in merkezi olarak bilinen İçkale mevkiinde başlatılan kazılarda insan kemikleri bulunması üzerine, Balyeci ailesi yeniden İHD'ye başvurarak DNA testi yapılması talebinde bulundu. Fahri Balyeci'den 26 Eylül 1996'dan beri haber alınamadı.”

Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.