BASINA VE KAMUYONU-DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven Hakkında Yazılı Açıklama

13.11.2018

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Afrin’e yönelik operasyonuna karşı gösterdiği tepki ve legal olarak yürütmüş olduğu siyasi çalışmaları gerekçe gösterilerek 31 Ocak 2018 tarihinden bu yana tutuklu yargılanan Demokratik Toplum Kongresi(DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Sayın Leyla Güven, 7 Kasım 2018 tarihinde Diyarbakır 9’uncu Ağır Mahkemesi’nde görülen duruşmaya kelepçeli götürülmeye reddetmesi nedeniyle SEGBİS ile alınan savunmasında, süresiz ve dönüşümsüz olarak açlık grevi eylemine başladığını duyurmuştur. 

Şube Başkanımız Av. Abdullah Zeytun, halen Diyarbakır E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Sayın Güven'i 10 Kasım 2018 tarihinde ziyaret etmiştir. Açlık grevinin 3. gününde olan Sayın Güven'in sağlık durumunun ve moralinin iyi olduğunun gözlemlendiği ziyaret esnasında, açlık grevine eylemine başlama gerekçesini “PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecrit, çatışmaların ve ölümlerin devam etmesi” olarak beyan etmiştir.

Bizler İnsan hakları savunucuları olarak, yaşama hakkını ve vücut bütünlüğünü tehdit eden ve risk altına alan her türlü eylemi ilkesel açıdan doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz. Bir hak arama mücadelesi yöntemi olarak görmüyoruz. Ancak defalarca kamuoyuna yönelik gerçekleştirmiş olduğumuz açıklamalarımızda da beyan ettiğimiz üzere; tecrit ve izolasyonun ulusal ve uluslararası sözleşmeler ve insancıl hukuk nazara alındığında bir insan hakları ihlali olduğunu bir kez daha açık bir şekilde ifade etmek istiyoruz. 

Ayrıca Sayın Leyla Güven'inin tutukluluk halinin, yasal haklarının kullanımının doğrudan ihlali olduğunu ifade etmek isteriz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma haklarını düzenleyen 67. Maddesinde "Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir..." denilmektedir. 24 Haziran Erken Genel Seçimlerinde Milletvekili seçildiği andan itibaren tutukluluğunun sona ermesi ve yasama faaliyetlerine katılması gereken Sayın Güven'in, hakkında kesinleşmiş bir hapis cezası bulunmamasına rağmen tutukluluk koşulları sürdürülerek, anayasa ihlal edilmiştir. Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 25. Maddesi "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" ile 26. Maddede "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir." denilmektedir. Hakkında açılan dava konularından biri olan Afrin Operasyonu'na yönelik yapmış olduğu tepki açıklaması, ifade özgürlüğüdür. Herkes barış'ı savunma hakkına sahiptir. Barış savunuculuğu içeren açıklamalarından dolayı Sayın Güven hakkında dava açılmış olması ve tutuklu olarak yargınlaması, anayasa ihlalidir. Yine, Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesi ile ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesi, sahip olduğu hakların kısıtlanması bakımından ihlal edilmiştir. 

Bu bağlamda;

1. DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Sayın Leyla Güven 'in başlatmış olduğu açlık grevi eyleminin kendisiyle siyasi ve bürokratik kanallardan görüşmelerin sağlanılması, Güven'in talepleri dikkate alınarak açlık grevinin sona erdirilmesi amacıyla bir çözüm yolu bulunmalıdır. 

2. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) üyesi olması bakımından, TBMM Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı nezdinde gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. Bu anlamda yasama ve milletvekili dokunulmazlığından doğan hak ve yükümlülükleri güvence altına alınmalıdır.

3. Ayrıca haksız ve anayasaya aykırı tutukluluk halinin derhal sona erdirilmesi ve yasama faaliyetlerine doğrudan katılımda bulunması sağlanmalıdır. 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD) DİYARBAKIR ŞUBESİ