Kayıp yakınları 511. haftayı geride bıraktı

24.11.2018

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 511’incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1996 yılında Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Mahmut Mordeniz ve eşi Fahriye Mordeniz’in akıbeti soruldu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 511’incisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 12 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Eylemden önce şube binasının bulunduğu sokağın tamamen ve Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtının polis tarafından abluka altına alındığı görüldü. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır şube yöneticileri ve üyeleri, İHD MYK Üyesi Abdusselam İnceröen, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) Üyeleri, KESK Şubeler Platformu Üyeleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. 28 Kasım 1996 tarihinde Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Mahmut Mordeniz ve eşi Fahriye Mordeniz’in akıbeti soruldu.

“Yasaklamalarla gerçeğin üstünü örtemezsiniz”

Eylemde bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer, kayıp yakınları oturma eylemlerinin 12 haftadır Diyarbakır Valiliği tarafından keyfi ve hukuk dışı bir şekilde yasaklandığını hatırlatarak “Yasaklamalarla, hukuk dışı keyfi uygulamalarla gerçeğin üstünü örtemezsiniz. Gerçeği karartamazsınız. Biz her koşulda, her alanda, her yerde gerçeği savunmaya ve haykırmaya devam edeceğiz. Kolluk kuvvetlerinin insanları katletmesinin üzerinden yıllar da geçse, bu hakikat kaybolmayacak ve biz aramaktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. ” diye belirtti.  

25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne de değinen Acer, kadınların erkek şiddetini tarih boyunca yaşadığını ve yaşamaya da devam ettiğini belirterek “Ama nerede bir baskı, zulüm, işkence varsa, orada direniş vardır. Ve kadınlar tarihten günümüze baskıya zulme karşı hep onurlu bir direniş içinde oldular ve olmaya devam ediyorlar. Onurlu direniş her zaman galip gelecektir. Buna hep inandık, inanmaya devam edeceğiz. Kadınlar olarak direnmeye devam edeceğiz” dedi.  

“Erkekler, devletten aldıkları güçle bize yöneliyorlar”

Aslan Acer’in ardından Dicle Amed Kadın Platformu  (DAKAP) adına konuşan Bahar Karakaş,  kayıp yakınlarıyla dayanışmada bulunmak üzere annelerle beraber olmak istediklerini söyleyerek "Şiddet yalnızca evde eşlerimizin bize uyguladığı şiddet değildir. Devletin yıllardır bize yaşattığı acılar, katliamlar da şiddettir. Üzerimizde kurdukları baskı da şiddettir ve aslında şiddetin en büyüğünü devlet uyguluyor. Erkekler de devletten aldıkları güçle bize yöneliyorlar. Bugün burada anneler ile beraber olmak ve güç vermek istedik. Çok iyi bilinmeli ki var olduğumuz sürece kayıplarımızı aramaya ve akıbetlerini sormaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Ardında İHD Diyarbakır Şubesi yöneticisi Gurbet Yalçın, 28 Kasım 1996 tarihinde Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Mahmut Mordeniz ve eşi Fahriye Mordeniz’in hikayesine anlattı. Yavuz, şunları belirtti:

Önce göç etmeye zorlandılar, sonra gözaltın kaybedildiler

"Fahriye ve Mahmut Mordeniz çiftinin ailesinden bazı kişilerin PKK’ye katılması üzerine aile, devlet tarafından baskı altına alınır. Daha sonra aileden örgüte katılımlar devam edince aile üzerindeki baskılar daha da artar ve ailenin diğer bireyleri de değişik aralıklarla gözaltına alınır. Defalarca gözaltına alınan oğul Mehmet Emin Mordeniz’in ifadesine göre polisler kendisini 'Ya bize ailece ajanlık yapacaksınız, ya öleceksiniz, ya PKK'ye katılacaksınız ya da Diyarbakır’ı terk edeceksiniz' diyerek tehdit edilirler. 28 Kasım 1996 tarihinde Mahmut Mordeniz, Diyarbakır ili Şehitlik semtinde bulunan hayvan pazarında kendilerini polis olarak tanıtan (kimlik gösteren, silahlı, telsizli) kişilerce, görgü tanıklarının huzurunda ‘karakolda ifadesini alıp bırakacağız’ denerek gözaltına alındı. Aynı araçla Fahriyelerin Şehitlik semtinde bulunan evine giden polisler uzun uğraşların ardından Fahriye Mordeniz’i de gözaltına aldı. Fahriye ve Mahmut Mordeniz ‘in oğlu Mehmet Emin Mordeniz, olayı takiben 8, 10, 11, 12, 13, 16, 18, 23, 24 ve 25 Aralık 1996 tarihlerinde Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. 3 Aralık 1996 tarihinde, Cizre-Silopi karayolu kenarında elleri bir kumaş parçası ile bağlı, ağzı bantlanmış halde karın üstü yatan, biri kadın iki kişinin cansız bedeni bulundu. Soruşturma dosyasındaki tutanaklarda, olay yerinde iki adet boş fişek kovanı bulunduğu belirtildi. Soruşturma evrakına göre ölen kişilerin parmaklarında barut izi bulunmadı, böylece olay yerinde bulunan kovanların, cinayeti işleyenlerle ilgili olduğu anlaşıldı.”
 
“Çocukları, Kasım 1998’de soruşturma dosyasındaki fotoğraflarından öldürülenlerin anneleri ve babaları olduğunu teşhis etti. İHD'nin olay tarihinde hazırladığı rapora göre; teşhis işleminin ardından maktullerin oğlu M. Emin Mordeniz’in cesetlerin Diyarbakır’a naklini talep etmesi üzerine 9 Kasım 1998 günü, İHD avukatları ile birlikte Cizre’ye giden aile Cizre Cumhuriyet Savcısına talebini iletti. Ancak, Cizre Cumhuriyet Savcısı dosyanın İdil Cumhuriyet Başsavcılığı’nın birleştirme işlemi sonucu 1996/647 hazırlık numaralı dosyalarının İdil Cumhuriyet Savcılığı’nın 1996/223 hazırlık numaralı dosyası ile birleştirildiğini ve tüm soruşturma bu dosya üzerinde yapıldığı için talebin İdil Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılması gerektiğini bildirdi.”
 
AİHM ihlal kararı verdi

“Bunun üzerine dilekçe Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile İdil Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. 10 Kasım 1998 tarihli cevabi yazının olumlu olması üzerine, 10 Aralık 1996 tarihinde gömme işlemini yapan belediye görevlileri Cihan Sezai ve M. Selim Kılıç’ın yer gösterimi için Cizre Belediye Başkanlığı’na müracaatta bulunuldu. Adı geçen belediye görevlileri olayı hatırladıklarını ancak cenazeleri mezarlığın hangi kısmına gömdüklerini hatırlamadıklarını bildirdiler. Gösterilen şüpheli bir mezarda yapılan kazının ardından yapılan muayenede cenazenin yaşamını yitiren birine ait olmadığı anlaşılınca mezar tekrar usulüne uygun olarak kapatıldı. Fahriye ve Mahmut Mordeniz'in  mezarı hala bulunabilmiş değil. Mehmet Emin Mordeniz, 23 Nisan 1999 tarihinde AİHM’e başvurdu. AİHM, olaya ilişkin başvuruyu inceleyerek 10 Nisan 2006 tarih 49160/99 numaralı kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2. Maddesinde usul yönünden ve 13. Maddesinden ihlal kararı verdi.”

Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.