İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin: İmralı’da uygulanan yasadışı bir yöntemdir

30.11.2018

DİYARBAKIR- 23 gündür açlık grevi yapan tutuklu DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’i durumuna ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin “Bu gün İmralı’da uygulanan yasadışı bir yöntem. Biz insan hakları savunucuları olarak bunu zaten sürekli olarak dile getiriyoruz. Ama Leyla Güven dile getirmekle de kalmadı, bedenini ölüme yatırdı. Kamuoyundan, siyasi partilerden, insan hakları örgütlerinden duyarlılık beklediğini söyledi. Bir kadın milletvekili ölmeye yattı, bu önemli bir şey. Dileriz kendini demokrasi tarafında gören herkes buna önem verir” diye belirtti. 

Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan ve başlattığı açlık grevi eylemini 23 gündür sürdüren DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e ilişkin İHD Diyarbakır Şubesi binasında basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, İHD MYK Üyeleri Mehmet Raci Bilici, Abdusselam İnceören, Rehşan Bataray Saman, Yüksel Aslan Acer ve Ercan Yılmaz katıldı. 

Toplantıda konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, sabah saatlerinde Güven’i bulunduğu cezaevinde ziyaret ettiklerini ifade ederek “Biz bugün Diyarbakır Şube başkanı Leyla Güven’i ziyaret ettik. Leyla Güven biliyorsunuz, HDP milletvekili ve aynı zamanda DTK sözcüsü. 55 yaşında, iki çocuğu iki torunu olan bir Kürt kadını. 23 gündür açlık grevinde olan bir milletvekiline bu kadar duyarsız olan bir toplum içinden, biz onun sesini duyurmak üzere, insan hakları savunucuları olarak hepimiz buradayız. Leyla, daha önce de düşünceleri nedeniyle 5 yıl cezaevinde yatmış bir kadın. Bugünde sadece konuşmaları nedeniyle cezaevinde ve “Terörle Mücadele Yasası” çerçevesinde cezaevinde tutuluyor. Bu büyük bir ironi. Barış istediği için bir insan, “Terörle Mücadele Yasası” çerçevesinde cezaevinde şu an” diye belirtti. 

Leyla Güven, tecrit sistemine karşı açlık grevine girdi

Güven’in ciddi sağlık sorunu olduğunu belirten Keskin “Bugün kendisi ile görüştüğümüzde, 23’üncü gününde olmasına rağmen sağlık durumunu iyi gördük açıkçası. Ama onun önemli bir hastalığı var. Hipofiz Adenomi denilen bir hastalığı var. Beyinde su toplanmasına ilişkin bir hastalık. Haftada 2 gün aldığı ağır ilaçları var ve bu ilaçları şu an açlık grevinde olduğu için kendisi alamıyor. Açlık grevini neden yapıyor, biz biliyoruz ama kendisi ağzından açıklamak istedik biz burada. Bize şunu söyledi. ‘İmralı Cezaevinde bulunan Abdullah Öcalan üzerindeki yasadışı tecridin kaldırılması için ben açlık grevine girdim’ dedi. ‘Çünkü daha önce konuştuğunda barışçıl çözümler bulunabildi. Yine konuşursa, yine barışçıl çözümler bulunabilir. Savaş ortamı çatışma ortamı bitebilir. Benim kendim için istediğim hiçbir şey yok. Ben başta İmralı ve diğer cezaevlerinde olan tecrit sistemine karşı olduğum için, bu açlık grevine girdim’ dedi. Biz insan hakları savunucuları olarak, açlık grevi eylemini, insanın bedenine zarar vermesi nedeniyle kabul edebildiğimiz bir eylem değil. Ama öyle bir noktaya geliyor ki insanlar, başka yapacak hiçbir şeyi olmadığı için bu yola başvurabiliyorlar” dedi. 

İmralı’da uygulanan yasadışı bir yöntemdir

Keskin sözlerini şöyle sürdürdü: “Leyla Güven’de bize bunu şöyle açıkladı. ‘Ben milletvekili olmama rağmen, biz bu konuda ki taleplerimizi hiçbir çevreye duyuramıyoruz. Hiçbir yerden sonuç alamıyoruz. Bu nedenle Abdullah Öcalan’ın ailesi, avukatları, vasisiyle görüşebilmesi için ben bu yolu seçtim’ dedi. Bunlar kendi söyledikleridir. Biz bunu bugün burada söylemekle kendimizi görevli hissettik. Çünkü 23’üncü gününde açlık grevinin. Son derece yasal bir taleptir. Biliyorsunuz Türkiye’de bir infaz hukuku var. Bu infaz hukukuna göre, hükümlüler aileleriyle ve avukatlarıyla görüşebilirler. Bu yasal bir hak. Bu gün İmralı’da uygulanan yasadışı bir yöntemdir. Biz insan hakları savunucuları olarak bunu zaten sürekli olarak dile getiriyoruz. Ama Leyla Güven dile getirmekle de kalmadı, bedenini ölüme yatırdı. Kamuoyundan, siyasi partilerden, insan hakları örgütlerinden duyarlılık beklediğini söyledi. Bir kadın milletvekili ölmeye yattı, bu önemli bir şey. Dileriz kendini demokrasi tarafında gören herkes buna önem verir. Çünkü cezaevlerinde bu güne kadar çok insanı kaybettik, son kaybedeceğimiz insan Leyla Güven olmasın diyoruz.” 

"Güven’in talebi tecridin kaldırılması, çatışmaların sonlandırılması ve barış imkanlarının zorlanmasıdır"

Keskin’in ardından kısa bir açıklamada bulunan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ise “Sayın Güven’in tecridi protesto etmek amacıyla başlatmış olduğu açlık grevi taleplerini dinlemek amacıyla biz gittik. Hastalığını biz insan hakları savunucuları olarak sorduk. Sorularımıza binaen cevap verdi. Hastalığını ve diğer konuları gündemleştirmek istemediğini söyledi. Israrlı talebinin tecridin kaldırılması, çatışmaların sonlandırılması ve barış imkanlarının zorlanması yönündeydi. Kuşkusuz birinci talebi tecritti” diye konuştu.