Kayıp yakınları adalet arayışının 513’üncü haftasını geride bıraktı

08.12.2018

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 513’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında Şırnak'ın Cizre İlçesine bağlı Dirsekli Köyünde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Acar'ın akıbetini soruldu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 513’üncüsü, Valiliğin kayıp eylemlerini 14 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Eylemden önce şube binasının bulunduğu sokağın polis tarafından tamamen abluka altına alındığı görüldü. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır şube yöneticileri ve üyeleri, Diyarbakır Tabip Odası (DTO) Başkanı Mehmet Şerif Demir, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılının Şubat ayında Şırnak'ın Cizre İlçesine bağlı Dirsekli Köyünde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Acar'ın akıbetini soruldu.

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer, Diyarbakır Valiliği'nin yasak kararının 13 haftadır sürdüğünü hatırlatarak ve "Yasaklarla gerçeğin örtülemeyeceğini bir kez daha haykırıyoruz" diyerek tepki gösterdi. Yasağın keyfi  ve hukuka aykırı olduğunu belirten Aslan Acer, yasağa rağmen mücadelelerinden asla vazgeçmeyeceklerini kaydetti. 

“Kral tüm suçu ile karşımızda çıplak duruyor”

Dün (7 Aralık) İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve tek sanığın bulunduğu Lice davasında beraat kararı verilmesine tepki gösteren Aslan Acer, devletin halklara travmatik olayları yaşamaya maruz bıraktığını ve bu olayların yaşanmasına neden olan failleri ise gizlediğini belirtti. Hükümetin mağdurların acılarını arttırmaya ve derinleştirmeye çalıştığını kaydederek konuşmasını sürdüren Aslan Acer “Mağdurlara dayatılan bu travmatik saldırı biçiminin en iyi örneği, Lice Davası’nda çok açık bir şekilde görüldü. Emekli Albay Eşref Hatipoğluna verilen beraat kararı zaten güvenin ciddi anlamda sarsıldığı hukuk sisteminin hepten sonlandığını göstermiş oldu. Hukuk gerçekleri görmesine rağmen, görmediği yalanını söylemekte ısrar ediyor. Hukuk gerçekleri artık görmelidir. Çünkü kral tüm suçu ile karşımızda çıplak duruyor" dedi.

Aslan Acer’in konuşması ardından İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçin, Şırnak'ın Cizre İlçesine bağlı Dirsekli Köyünde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Acar'ın hikâyesini anlattı. Yalçın, şunları belirtti: 

“Sivil giyimli telsizli kişilerce gözaltına alındı”

" Mehmet Acar, yedi çocuğuyla birlikte Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı Dirsekli Köyü Züra Mezrasında yaşıyordu. Zorla kaybedilmeden 3 yıl önce tutuklanmış ve Diyarbakır Cezaevinde 7 ay kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Ancak sık sık tehdit ediliyordu. Bu nedenle bir dönem eşini ve küçük çocuklarını da yanına alarak Bursa'ya gitti. Bir süre burada geçici tarım işçiliği yaptıktan sonra, ailesi ile birlikte tekrar köyüne döndü. 1994 yılının Şubat ayında, Bedran ve Hakim olarak tanınan itirafçı ve yanlarında bulunan sivil giyimli, telsizli iki-üç kişi köye gelip Mehmet Acar’ı gözaltına aldı. Mehmet Acar iki gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakılmaması üzerine ailesi, kendileriyle aynı aşiretten olan korucubaşı Osman Demir’den yardım istedi. Osman Demir, oğlunu Mehmet Acar’ı sorması için ilçe jandarma komutanlığına gönderdi ve Mehmet Acar serbest bırakıldı. Eve dönen Mehmet Acar eşine "Beni yine alacaklar. Araya girenler olduğu için bıraktılar ama yine alacaklar ve kaybedecekler" dedi. Serbest kaldıktan iki gün sonra aynı şahıslar tekrar köye Mehmet Acar’ı almaya geldi. Mehmet Acar, olaya tanıklık etmesi için kardeşini çağırdı. Kardeşi Reşit Acar, oraya gittiğinde Hâkim Güven arabanın içinde oturuyordu. Bedran kod adlı Adem Yakin, Mehmet Acar’ı zorla arabaya bindirdi. Yakınlarına “Mehmet Acar’ın ifadesini alıp serbest bırakacağız” denildi. Reşit Acar, ağabeyi ile gitmek istedi ama izin verilmedi. O günden sonra Mehmet Acar'dan bir daha haber alınamadı. Bunun üzerine Mehmet Acar’ın ailesi tekrar korucu başı Osman Demir’den yardım istedi. Osman Demir, Mehmet Acar’ın durumunu sorması için oğlunu yeniden ilçe jandarmaya gönderdi. Ancak ilçe jandarmadan görevliler Mehmet Acar’ı gözaltına alıp serbest bıraktıktan sonra bir daha görmediklerini ve kendilerinin yeniden gözaltına alınmasına ilişkin bir talimatları olmadığını söyledi. Acar ailesi Mehmet Acar’ı aramaya devam etti. Bu aramalar sırasında birçok defa “aramayın, evinizde oturun yoksa aynı şey sizin de başınıza gelir,” şeklinde tehdit edildiler. Acar ailesi 2009 yılında Cizre Cumhuriyet Savcılığına başvurarak, olayla ilgili tanıkların adını verdi ve Mehmet Acar'ın zorla kaybedilmesiyle ilgili olduğunu düşündükleri Cemal Temizöz ve Abdülhakim Güven'in yargılanmalarını talep etti. Yapılan tüm girişimlere rağmen Mehmet ACAR’dan bir daha haber alınamadı."
 
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.