Değerli Basın Emekçileri;
Bilindiği üzere, ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 5. maddesi ve ‘Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 7. maddesi, hiç kimsenin işkence veya diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılmayacağını öngörmektedir. Ancak, Türkiye hapishaneleri, kapalı mekânlar olması nedeniyle hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı mekânlardandırlar. Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı birer işkence mekânları haline gelmişlerdir. Sivil toplum örgütlerinin, ihlallerin tespitine dair raporlama çalışmaları ve bu ihlalleri kamuoyu ile paylaşımına rağmen, hapishanelerin bu gerçekliği değişmemiştir. Türkiye Hapishanelerinde, halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolâsyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi, disiplin soruşturmaları gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır.
Ceza infaz Kurumlarında yaşanan hak ihlalleri;
Sağlık Hakkına Erişimin Engellenmesi ilişkin ihlaller, Savunma Hakkının Engellenmesine ilişkin ihlaller, Cezaevlerinin Fiziki Şartlarından ve Cezaevi İdaresinden Kaynaklanan İhlaller, Dilekçe, İletişim ve Haberleşme Hakkına İlişkin İhlaller, Kötü Muamele, İşkence ve Diğer Konulara İlişkin İhlaller, Mahpus Yakınlarının Yaşadığı İhlaller, Çocuk Mahpusların ve Cezaevinde Ebeveynleriyle Kalan Çocukların yaşadığı hak İhlalleri gibi başlıklar altında ele alınabilir.
Değerli Basın Emekçileri;
Ayrıca hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini şu şekilde sıralayabiliriz;
1. Türkiye’nin son birkaç yıldır içinde bulunduğu Olağanüstü süreçte yoğun tutuklamalar ile birlikte hapishanelerin kapasiteleri aşılmıştır. Cezaevlerinin mevcut kapasitelerinin aşılması ile mahpusların günlük yaşamlarını idame ettirebilecekleri uygun koşullar da ortadan kaldırılmıştır. Bu durum mahpusların hijyenik olmayan yerlerde (örneğin tuvalet kapılarında ve merdiven altlarında) uyumalarına sebep olmaktadır. Cezaevlerinde kapasitelerin aşılması aynı zamanda yoğun sevklerin/sürgünlerin yaşanmasını da beraberinde getirmiştir. Mahpuslar, ailelerinden binlerce kilometre uzaktaki hapishanelere sevk/sürgün edilmiştir. Bu sevklerin/sürgünlerin sonucu olarak yüzlerce mahpusun da aileleriyle görüş hakkı imkânsızlaştırılmıştır. Mahpuslar, sevk/sürgün edildikleri cezaevi girişlerinde fiziki şiddete ve çıplak aramaya maruz bırakılmıştır.
2. Dezavantajlı grupların başında gelen çocuk mahpuslar, cezaevlerinde ciddi hak ihlallerine maruz kalmakta, korku ve baskı altında bunları dile getirememekte yada adalete erişimi sağlanamamaktadır.Çocuk cezaevlerinin çocuğu suçtan arındırmadığı aksine yeniden suça teşvik ettiğinin kabulü ile çocuk cezaevlerinin kapatılmasının tartışılması gerekirken, çocuk cezaevlerinin sayısının giderek arttığı gözlemlenmiştir. Yine Mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevlerinde yaşamak zorunda kalan küçük yaştaki çocukların, ortamın şartlarından psikolojik ve fiziksel açıdan olumsuz etkilendikleri, dış sosyal ortamdan faydalanmasının sağlanamadığı gözlemlenmiştir.
3. Sağlık hakkına erişimin engellenmesi ( kelepçeli muayene, revirde yeterli sayıda hekim bulundurulmaması, hastane sevklerinin ve revir muayenelerinin gecikmeli yapılması) ziyaret edilen cezaevlerinin neredeyse tamamında öncelikli sayılan problem olarak ifade edilmiştir.
4. Birçok cezaevinde mahpusların çeşitli nedenlerle cezaevlerinden sevk/sürgünleri sırasında kelepçenin tersten takılması ve cezaevi personellerinin sözlü ve fiziki tacizlerde bulunması, bazı mahpusların kameralarla donatılan, her tarafı sünger veya benzeri bir malzeme ile kaplı “süngerli oda” olarak tabir edilen odalarda keyfi bir şekilde tutulması gibi birçok uygulama, kötü muamele ve işkence yasağının ihlali anlamına gelmektedir. En son Patnos, Bolu, Düzce, Elazığ, Tarsus ve Trabzon Beşikdüzü hapishanelerinde mahpuslara yönelik kötü muamele ve işkence iddiaları gündeme gelmiştir.
5. Mahpuslar tarafından gönderilen ya da dışardan gelen mektupların Kürtçe olması ve Kürtçe tercüman bulunmaması sebebiyle cezaevi idaresi tarafından mahpusların dilekçe, iletişim ve haberleşme haklarının engellendiği belirtilmiştir.
6. Birçok cezaevinde görüşe (açık ve kapalı) gelen mahpus yakınlarının cezaevi girişlerinde sürekli taciz boyutuna varan, sıkı bir şekilde ince aramaya kadar üstleri aranmaktadır. Bu uygulama özellikle kadın görüşçüler üzerinde uygulanmaktadır. Ayrıca mahpusların açık görüşlerde aileleri ile yan yana oturmalarına izin verilmediği, karşı karşıya oturtularak araya bir masanın bırakıldığı ifade edilmiştir.
Ceza İnfaz Kurumlarında Yaşanan Hak İhlallerine İlişkin Öneriler
1. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasal güvence altındaki en temel haklardan olup mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı, tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalı, bu bağlamda sağlık koşulları sebebiyle tahliye olması gereken mahpusların, mevzuat ya da Adli Tıp uygulamaları gibi engellere takılmadan tahliyeleri sağlanmalıdır.
2. Ceza infaz memurları ve hapishane idarelerinin olumsuz ve hatta suç teşkil eden tutumlarının önüne geçmek için etkili bir denetim mekanizması oluşturulmalı; sorumlular hakkında idari ve adli soruşturma yürütülerek cezasızlığın önüne geçilmelidir.
3. Savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılması hususu ceza hukuku açısından hayati derecede önem taşıdığından bu hakkı ihlal eden her türlü keyfi uygulamadan vazgeçilmelidir. Anadilde savunma hakkının etkin şekilde kullandırılması sağlanmalıdır.
4. Çocuk cezaevlerinin derhal kapatılarak, çocuğu topluma kazandırıcı alternatif modelliklerin tartışılması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir . Alternatif modeller olturuncaya kadar, mevcut cezaevi koşullarının çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerine uygun hale getirilmesi gerekmektedir.
5. Mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların ihtiyaçları ve psikolojik durumları gözetilerek gerekli önlemlerin alınması ve çocuğun dış ortam bağının (kreş vb. sosyal ortamlar) engelsiz ve koşulsuz sosyal devlet ilkesi gereği sağlanması gerekmektedir.
6. Hapishanelerin denetimin ve şeffaflığın önemli bir unsuru olan baroların ve sivil toplum örgütlerinin hapishaneleri etkin bir şekilde ziyaretlerinin sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
7. Hapishane koşullarında tedavi imkanı olmayan hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalıdır.
8. Tecrit koşullarına son verilmeli ve hapishane koşulları düzeltilmelidir.
DİYARBAKIR BAROSU
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD) DİYARBAKIR ŞUBESİ
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI (TİHV) DİYARBAKIR TEMSİLCİLİĞİ
DİYARBAKIR TABİP ODASI
HAK İNSİYATİFİ