BASINA VE KAMUOYUNA - Kayıpların yakınlarının kayıplarını bulma ve adalet mücadelesine ilişkin

15.12.2018

Değerli Basın Emekçileri;

Bu hafta dünyanın birçok ülkesinde BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 70. yıldönümü vesilesiyle çeşitli kutlamalar gerçekleştirilmektedir. Ancak biz Kayıp Yakınları ve İnsan Hakları Savunucuları olarak insanlık ailesi için büyük bir kazanım olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 70. Yıldönümünü burukluk içerisinde karşılamaktayız. Çünkü geçen uzun yıllara rağmen kaybedilen çocuklarımız için “bir mezar” talebimiz kaybedildikleri günden bu yana halen devam etmektedir. Yine yüz üstü soğuk zemine düşen Hrant ve Tahir’in “Adalet seslenişi” halen her yerde kulağımıza ulaşmaktadır. Bunun için biz bugün İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 70. yıldönümünde bir kutlama yapmaya değil kaybettiğimiz canları anmaya geldik.
 

Kayıp yakınları onlarca yıldır her yerde vermiş olduğu hakikat, adalet ve yüzleşme mücadelesiyle kayıplarının akıbetlerinin ortaya çıkartılmasını ve faillerin cezalandırılmasını talep etmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından evvel başlayan ve 1937- 1938 Dersim Katliamı ile süregiden zorla kaybettirme uygulamaları 90’lı yıllarda bölge coğrafyasında başlayan savaş ve çatışma ortamı ile tekrar devreye sokulmaya başlanılmıştır. 
 

Herkesçe bilindiği üzere ne yazık ki 90’lı yıllarda devlet ve devlet adına hareket eden bir takım paramiliter güçlerin fiilleriyle sistemli ve planlı bir şekilde sayısız masum insan gözaltında zorla kaybettirilip asit kuyularına atıldı, faili meçhul cinayetlere kurban gitti ve toplu mezarlara gömülüp ortadan kaybettirildi. Yaşanan bu acı ve vahim tablo karşısında kayıp yakınları, devletin tüm kurumlarına başvurular yaparak karakol kapılarında, adliye sarayları önünde yıllarca yakınlarından gelecek bir haber için beklediler. 

Değerli Basın Emekçileri;

Zorla Kaybedilme uygulamalarının başladığı süreçten bu yana sayısız hükümetler değişti ancak devletin ve hükümetlerin kayıplar ile kayıp yakınlarının taleplerine karşı tavırlarında bir karış ilerleme sağlanamadı. Siyasal iktidar tarafından kayıpların ortaya çıkartılması için zaman zaman kayıp yakınlarına sözler verilmiş olsa da faillerin yargı eliyle aklanması suretiyle yine cezasızlık politikası uygulanmaya devam edildi ve resmi olarak hiçbir olumlu adım atılmadı.
 

Cumartesi annelerinin ve kayıp yakınlarının onlarca yıldır meydanlarda çocuklarının akıbeti için sürdürdükleri adalet mücadelesi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine yasaklarla örtülmeye çalışılmaktadır. Yüzlerce haftadır Galatasaray ve Koşuyolu Meydanında dile gelen adalet, hakikat ve geçmişle yüzleşme talebi siyasal iktidar tarafından bugün kapalı mekânlara sığdırılmak istenmektedir. Yaşanan bu engelleme ve sindirme girişimlerine rağmen kayıp yakınları adalet mücadelelerinden vazgeçmeksizin kararlı bir şekilde mücadelelerini sürdürmektedir. Her hafta cumartesi günü yaptıkları oturma eylemleri ile “bir mezarımız olsun”, “kemiklerimizi bulun” ve “hakikati ortaya çıkartın, failleri cezalandırın” talepleri ile aslında kaybettikleri yakınlarının faillerini rahatsız etmeye devam etmektedir. 

Değerli Basın Emekçileri;

Biz insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftasında buradan bir kez daha sesleniyoruz;
*Her şeyden önce zorla kaybettirilenlerin akıbetleri ortaya çıkarılmalı ve zorla kaybedilenlerin bulunması, faili meçhul cinayetler sonucu katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açması gerekmektedir.

*Kayıpların akıbetlerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili yapılan mezar açma işlemlerinin ilgili uluslararası standartlar gözetilerek yapılması, mezarların iş makineleri ile özensiz bir biçimde açılarak kayıplara ait buluntuların tahrip edilmesinin/kaybolmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.

*Hükümeti, "BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmaları ile İlgili Uluslararası Sözleşme"yi imzalamaya ve sözleşme gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.

*Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zamanaşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz.

*Bu topraklarda bir daha benzer acıların yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için “Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulmasını talep ediyoruz.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği
Diyarbakır Barosu
Diyarbakır Tabip Odası
Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Temsilciliği