Zeytun: İşkence, cezasızlık politikasıyla adeta teşvik ediliyor

15.01.2019

DİYARBAKIR - Kürtçe müzik dinledikleri için polis tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kalan yurttaşlar için İHD tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun "“İşkence ve kötü muamelede evrensel hukuk kurallarına uyulmamakta, bunu meşrulaştıran politikalar sonucu işkence ve kötü muamele vakalarının sürmektedir. Cezasızlık politikasıyla işkence ve kötü muamele, bir nevi teşvik ediliyor” diye belirtti.  

Kürtçe müzik dinlediği için polis tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kalan ve bu esnada olay yerine gelen kardeşleri Mahsun, Ömer, Mazlum ile arkadaşları Fırat Uzunca'nın da işkence gördüğünü ifade eden Hakkı Bat adlı yurttaş, İnsan Hakları Diyarbakır (İHD) Şubesine başvuruda bulundu. Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi Bağcılar Mahallesinde başlayıp, 10 Nisan Polis Karakol'unda devam ettiği belirtilen işkence vakasına ilişkin olayın mağdurları, İHD Diyarbakır Şube binasında bir basın toplantısı düzenledi.
 
“İşkence bir insanlık suçudur”
 
Türkiye'de ve bölgede uzun yıllardır sistematik olarak işkence vakalarının olduğunu dile getiren İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, yeni bir işkence suçuna daha tanık olduklarını belirtti. Bat ailesinin Kürtçe müzik dinledikleri için aynı mekanda bulundukları sivil polis tarafından önce tehdit edildiğini, sonra da ağır bir işkenceye maruz kaldığını kaldığını belirten Zeytun, “İşkence ve kötü muamelede evrensel hukuk kurallarına uyulmamakta, bunu meşrulaştıran politikalar sonucu işkence ve kötü muamele vakaları sürmektedir. Cezasızlık politikasıyla işkence ve kötü muamele, bir nevi teşvik ediliyor. İşkence bir insanlık suçudur. Her ne kadar Türkiye'de bunun cezalandırılmadığını belirtsek bile, Türk Ceza Kanunu'nda ve taraf olduğu sözleşmelerde kesin bir biçimde yasaklanmıştır, Türkiye'nin bu yasağa uyma zorunluluğu vardır" dedi.

“İşkence suçunun failleri görevden alınmalı ve tutuklanmalıdır”

İHD olarak mağdurlara her türlü hukuki yardımda bulunacaklarını ifade eden Zeytun, işkence suçuna karışan görevlilerin derhal görevden alınmasını ve haklarında adli işlemlerini başlatılmasını istedi. Zeytun, delilerin sağlıklı bir şekilde toplanması için delillerin başka bir birim tarafından toplanması gerektiğini dile getirdi. Olaya karışan kolluk güçlerinin tutuklanmasını isteyen Zeytun, olaya müdahil olacaklarını sözlerine ekledi. 
 
“Çok yakın mesafeden gözümü biber gazı sıktılar”
 
Yeğenin işlettiği cafede oturdukları sırada telefonunda Kürtçe müzik çalındığını anlatan işkence mağduru Hakkı Bat ise, o sırada sivil polis olduklarını sonradan öğrendikleri 2 kişinin kendilerine "Kürtçe müzik dinlemenin yasak olduğunu bilmiyor musunuz?" diye müdahale ettiğini söyledi. Kürtçe müziğin yasak olmadığını söylemesi üzerine polislerin üzerine yürüdüğünü, kendilerinin de tepki göstermesi sonrası polislerin "Bekleyin siz görürsünüz" diyerek olay yerinden ayrıldığını ifade eden Bat, kısa sürede 50'ye yakın polisin cafeye geldiğini, "Polislere tepki gösteren kimdi?" diye sorduklarını, kendisinin "Ben gösterdim" demesi üzerine polislerin yüzüne çok yakın mesafeden biber gazı sıktığını söyledi. 
 
'Ellerimi arkadan kelepçelediler ve boynuma kemer takıp sıktılar” 

Hakkı Bat, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Birden üzerime saldırdılar. Beni yere yatırarak ellerimi arkadan kelepçelediler. Yere yatırılmış vaziyette sırtıma binenler, boynuma kemer taktılar. Boğacak şekilde sıktılar. Hem kemerle hem elle kafamı yerden kaldırıp, biber gazından dolayı kapanmış göz kapaklarımı elleriyle açıp direkt gözlerimin içine biber gazı sıktılar."
 
“Karakolda, kamerasız odada dövüldük"

Olaydan dolayı öldürülmesinden endişe işletmeci arkadaşının olay yerine gelmeleri amacıyla kardeşlerin aradığını ve olay yerine gelen kardeşlerinin de işkenceye maruz kaldığını belirten Hakkı Bat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kardeşlerim de aynı şekilde işkenceye maruz kaldı. Kardeşim Mahsun'un kafasına silah kabzasıyla vurarak kırdılar. Saldırılardan kaçmaya çalışan kardeşimin ardından bir şarjör mermi boşalttılar. Önce havaya sonra kendisine doğru ateş açtılar. O şekilde gözaltına alındık. Sonra, polis araçlarında işkence devam etti. Götürüldüğümüz 10 Nisan Polis Karakolunda işkence devam etti. Kameranın olmadığı nezarethanede dövüldük. Kanımız nezarethanenin duvarlarına kadar sıçradı. Gözaltına alındığımız saat 22.00'den ertesi gün saat 08.00’e kadar kesintisiz devam etti."
 
“Kürtçe müzik dinlediğimiz içi bu işkence yapıldı”
 
Bat, olay sonrası çevreyi gören tüm kameraların hard disklerinin söküldüğünü kaydederek, şunları ifade etti: "Ben bir Kürt'üm anadilimi her yerde savunurum, her yerde de konuşmaya hakkım var. Kürtçe müzik dinlememizi hazmedemedikleri için bu tür işkencelere maruz kaldık. Ben, 4 kardeşim ve bir arkadaşımız bu işkencelere maruz kaldık. İnsanlık dışı uygulamalara maruz kaldık. 90'lı yıllarda JİTEM'inin yerine bu polisler geçmiş durumdadır. Irak'ın Saddam rejimi bu uygulamaları yapmamıştır. İsrail yapmamıştır. Bu işin takipçisi olacağız."
 
İşkenceden sonra ifade baskısı
 
Gözaltından sonra ifadeleri polis karakolundan alındığını, sağlık kontrolü için hastane sevk edildiklerini anlatan Bat, "Muayeneye çıkarılmadan bir 10-15 dakika önce polisler yine bizi tehdit etti. 'Biz merdivenlerden düştük, başımızı çarptık. Karakolda, bize işkence yapılmadı' şeklinde ifade verin, dedi" diye konuştu. 
 
Olayın mağdurlarından Mahsun Bat da ağabeyinin söylediklerini doğruladı.