İHD 2018 yılı bölge hak ihlalleri raporunu açıkladı

05.02.2019

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi tarafından hazırlanan ve bir basın toplantısıyla açıklanan “2018 Yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi İnsan Hakları İhlalleri Raporu”da yer alan verilere göre, İşkence ve kötü muamele, toplanma ve gösteri hakkına yönelik yasaklar ve müdahaleler, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar gibi pek çok değişik ve kategorik konularda ihlaller meydana geldi. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından hazırlanan “2018 Yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi İnsan Hakları İhlalleri Raporu” düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıklandı. İHD Diyarbakır Şubesi’ binasında düzenlenen basın toplantısına İHD Genel Başkan Yardımcısı Başkanı Rehşan Bataray Saman, Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Diyarbakır Şube Başkanı Avukat Abdullah Zeytun ve Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Ezgi Sıla Demir ile Ercan Yılmaz katıldı. 

Basın toplantısında açıklamada bulunan İHD Genel Başkan Yardımcısı Rehşan Bataray Saman, sona ermesinden sonraki süreçte güvenlik eksenli çıkarılan yasal değişikliklerle ve uygulamalarla, OHAL’in tamamen kalıcılaştırılmaya çalışıldığı kaydetti. Demokratik hukuk devleti gayesinden giderek uzaklaşıldığı ve yargının siyasetin vesayetine girdiğini belirten Bataray Saman, “Yine alabildiğine otoriter ve baskıcı bir yönetim şekline dönüşümün gerçekleştiği Türkiye’de,  düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sınırsız bir tehdit altında olduğuna önemle işaret etmek isteriz. Sadece düşüncelerini ifade ettikleri için bugün binlerce siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve hükümet politikalarına muhalif insanlar, maalesef tutuklanmakta ve ağır cezalarına çarptırılmaktadır. Uzun tutukluluk hali ve verilen maddi-manevi cezalar, siyasi iktidar karşısında muhalefet gösteren toplumsal ve bireysel kimlikleri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir cezalandırma aracına dönüşmektedir” dedi.

Açıklamadan bazı satır başları şöyle:

Türkiye’de yargının siyasal iktidar tarafından muhalifler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılması ve yargılamalar yapılırken uluslararası standartlardan uzaklaşılmış olduğu tüm kamuoyunun malumudur. Özellikle AİHM ve AYM’nin vermiş olduğu ihlal kararları sonrasında siyasilerin yapmış oldukları açıklamalar ile mahkemelerin bağımsız karar verme yetkisi tamamen ortadan kaldırılmıştır. Yakın tarihte AİHM’in, HDP’nin önceki eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında vermiş olduğu ihlal kararı akabinde Cumhurbaşkanı’nın kararı eleştiren açıklamaları sonrasında yerel mahkeme ihlal kararına uymamış, Demirtaş’ın tutukluluğunun devamına karar verilerek Anayasanın 90. maddesi açık bir şekilde ihlal etmiştir. Anayasa ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile güvence altına alınmış olan demokrasinin vazgeçilmezi serbest seçimler ve seçmen iradesi adeta hiçe sayılmıştır.  Tek sesliliğin ve tek tipleştirmenin tezahürü olarak karşımıza çıkan iktidar politikaları, toplumsal hayatımızda yarattığı onarılması güç yıkımlarla kendini çok net bir şekilde göstermektedir. “Terörle Mücadele ve Güvenlikçi Politikalar” adı altında vücut bulan siyasal iktidar politikaları nedeniyle, özellikle bölgemizde devam eden silahlı çatışma ortamında, sadece son 3,5 yılda binlerce insanın hayatını yitirişine tanıklık ediyoruz. 2018 yılında da yine güvenlik güçleri, örgüt militanları ve siviller yaşamını yitirdi. Kürt Sorunun çözümünde, on yıllarca denenen şiddete dayalı, tekçi devlet politikalarıyla yol alınmayacağı somut bir gerçekliktir. Ülkenin acil olarak toplumsal barış ve huzur ortamına ihtiyacı vardır. Bu nedenle de 24 Temmuz 2015 tarihi itibariyle süre giden ve artış göstererek devam eden çatışma ortamını sona erdirecek şekilde müzakere koşullarının sağlanması amacıyla çatışmasızlığa geri dönülmelidir.

İşkence ve Kötü Muamele

Gözaltı merkezlerinde ve gözaltı yerleri dışında işkence ve kötü muamelenin yaygın ve sistematik bir biçimde varlık gösterdiğine şahit oluyoruz. Kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen operasyonlar sırasında gerçekleşen ev baskınlarında ve sokak ortasında, maalesef yurttaşlar kötü muameleye maruz kalıyor ve darp ediliyor. Anayasada ve yine Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre, işkencenin mutlak olarak yasaklandığını buradan bir kez daha hatırlatmak istiyoruz! Bu insanlık dışı yöntemlere derhal son verilmeli, bu yöntemlere başvuranlar görevlerinden alınmalı ve yargı karşısına çıkarılarak cezalandırılmalıdır. Zira işkencenin yaygın ve sistematik bir hal almasının en önemli nedenlerinden biri, işkence suçunun cezasız bırakılması ve faillerin bu durumdan cesaret alarak ve çekinmeden bu suçu işlemeye devam etmeleridir!

Yine yurttaşların gerek gözaltında veya gözaltı yerleri dışında alıkonulmak suretiyle, kendilerini güvenlik görevlileri olarak tanıtan kişilerce muhbirlik dayatmalarına maruz kalmaları, şiddet görmeleri ve bu nedenle tehdit edilmeleri, kişi güvenliğini tehdit eden ve anayasal suç unsuru taşıyan bir başka işkence ve kötü muamele örneğidir. 

Hapishanelerdeki İhlaller

İşkencenin yaygın ve sistematik olarak gündeme geldiği bir başka alan ise, hapishanelerdir. OHAL süreci adeta tavan yapan hapishane ihlalleri, OHAL’in kalkmasından sonra da hızından hiçbir şey kaybetmeden devam etmektedir. Sağlık hakkı, işkence ve kötü muamele, disiplin soruşturmaları, tecrit etme, haberleşme, iletişim, aile görüşü haklarının kısıtlanması gibi ihlaller hapishanelerdeki başlıca hak ihlalleridir. Hapishanelerdeki mahpusların mektup aracılığıyla ve gerekse de yakınlarının şubemize bizzat yaptıkları başvurularda, tek kişilik hücrelerde tecrit etme, kelepçeli tedavi, hastane ve revire çıkarılmama gibi yaşanan mağduriyetleri ifade etmişlerdir. Özellikle de sağlık hakkı ihlalinin bu süreçte yoğun bir şikâyet konusu olduğunu ifade etmek istiyoruz. Hapishanede tek başına yaşamını sürdüremeyecek, cezaevi ile hastane arasında adeta mekik dokuyan, ölümcül rahatsızlıkları bulunan ve buna rağmen tedavi edilemeyen hasta mahpusların sayısında gün geçtikçe artış meydana gelirken, tedavi olanaklarından yaralanamayan veya tahliye edilmeyen hasta mahpuslar ise maalesef yaşamını yitiriyor. 2018 yılının Şubat ayında yüzde 96 engelli raporu bulunmasına rağmen hapishanede tutulmaya devam edilen hasta mahpus Celal Şeker’in yaşamını yitirenler arasındaydı. Anayasa mahkemesine yapılan bireysel başvuruda, yaşamını yitirmesinin üzerinden geçen 9 ayın ardından karar verilmesi ve kararın niteliği de yargının hasta mahpuslara tutumunu ortaya koymaktadır. Derneğimiz tarafından tespit edilen verilere göre hapishanelerde 402'si ağır olmak üzere toplam 1154 hasta mahpus adeta ölüme terk edilmiştir.

İmralı Hapishanesinde Tecrit ve Açlık Grevleri

İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde uygulanan ağırlaştırılmış tecrit uygulamaları, bu dönemde de yoğunlaşarak devam etmektedir. Hükümlü mahpus statüsünde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ve aynı hapishanede bulunan 3 siyasi mahpusun avukatları ve aileleriyle görüştürülmemesi insan hakları ihlalidir. Hapishanelerde kişiye özgü uygulamaların, insan hakları anlayışı ve insancıl hukukla bağdaşmayan bir durum olduğunu özellikle ifade etmek istiyoruz. Yine Kürt sorunun çözümü açısından da çok ciddi riskleri barındıran bir hal almakta olduğunu hatırlamak isteriz! DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven başta olmak üzere hapishanelerde bulunan 280’i aşkın siyasi mahpus farklı tarihlerde başlamak üzere, İmralı hapishanesinde uygulanan tecrit politikalarını protesto etmek amacıyla süresiz ve dönüşümsüz olarak açlık grevleri eylemlerine başlamışlardır. Tahliye olduktan sonrada açlık grevi eylemini sürdüren ve 90’ıncı gününe geride bırakan Leyla Güven başta olmak üzere, kimi mahpuslarda sağlık durumlarının kritik eşiği aştığı görülürken, grevdeki mahpusların yaşam hakkının korunmasına yönelik önleyici tedbirlerin alınmadığı ve soruşturma, tecrit gibi uygulamalarla karşı karşıya bırakıldığı gözlemlenmektedir.

Kadınlara ve Çocuklara Yönelik İhlaller

Kadınlara yönelik şiddet, maalesef 2018 yılında da artış göstererek devam etmiştir. Türkiye’de kadınlara yönelik hak ihlallerindeki artış, mevcut hukuki düzenlemelerin hayata geçirilemediğini ve kadını yeterince koruyamadığını göstermektedir. Yargıya intikal eden kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve cinsel saldırı dosyalarında etkili soruşturmaların yürütülmediğine, çok sayıda dosyanın yargı eliyle sürüncemede bırakıldığına, hala kadına yönelik şiddet davalarında erkek failin haksız tahrik, iyi hal indiriminden yararlandırıldığına tanıklık etmekteyiz. Hegemonyadan beslenen ve devlet politikalarıyla perçinlenen ataerkil şiddet ve bu şiddetin kamusal alanın tamamında sistematikleşerek takım elbise gerçekliği ile bütünleşmesi, hem kadın cinayetlerini teşvik etmekte hem de caydırıcı olmaktan çıkmaktadır. Kadına yönelik şiddet, ister aile içi olsun, ister sokakta, ister gözaltında olsun; politiktir. Bu sorun ancak ve ancak yeterli tedbirleri içeren ve cinsiyet eşitliğini savunan gelişmiş sosyal politikaların oluşturulmasıyla birlikte ve erkek egemen zihniyetiyle etkin mücadele edilerek aşılabilir. Toplumsal yaşamımızın geleceği olarak gördüğümüz çocuklarımızın karşılaştığı hak ihlalleri, maalesef artarak devam ediyor. Şiddet sonucu katledilen çocukların yanı sıra, çatışmalı ortamların varlık gösterdiği bölgelerde sahipsiz bırakılan patlayıcılar sonucu da çocukların yaralanmalarına ve yaşamlarını yitirişine ediyoruz. Raporumuzda, çocuklara yönelik cinsel istismar ve kayıp çocuk vakalarındaki artış dikkat çekerken, çocukların haklarını güvence altına alan koruyucu yasaların yetersizliği ve uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediği görülmektedir.

İstatistik Verilerle İhlaller

Bataray Saman’ın açıklamasının ardından İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge temsilcisi Abdusselam İnceören 2018 yılı insan hak ihlalleri bilançosunu paylaştı. İnceören paylaştığı veriler şöyle:

Yaşam Hakkına Yönelik İhlaller

Keyfi Öldürme, Silah Kullanma yetkisinin ihlali veya Dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle;
Güvenlik güçleri tarafından vurulan 4 kişi yaşamını yitirdi, 4 kişi yaralandı.
Köy korucuları tarafından vurulan 5 kişi yaşamını yitirdi, 3 kişi yaralandı.

Hapishanelerde 1 Hasta mahpus yaşamını yitirdi. 1 mahpus cezaevinde şüpheli bir biçimde yaşamını yitirdi. 2 mahpus ise yaralandı.

2 kişi faili meçhul saldırılarda yaşamını yitirirken, 6 kişi ise yaralandı.

Resmi hata ve ihmal sonucu 11 kişi yaşamını yitirirken, 106 kişi ise yaralandı.
NOT: Bu istatistik veride, bölgedeki zırhlı araç çarpmaları sonucu yaşamını yitiren ve yaralanan yurttaşlarda bulunmaktadır. Tespit edebildiğimiz verilere göre; zırhlı araç çarpmaları sonucu; 1’i çocuk 2 yurttaş yaşamını yitirdi, 2’si çocuk 8 yurttaş ise yaralandı.

7 asker ve polis, intihar ettikleri iddia edilerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.

2018 yılında; 1 Siyasi parti yönetici ve 1 doktor saldırı sonucu yaşamını yitirdi, 1 öğretmen, 1 Yerel yönetici, 2 Avukat ve 5 doktor gerçekleşen saldırılarda yaralandı. 

Bölge kentlerinde gerçekleşen silahlı çatışmalarda; 84 güvenlik görevlisi yaşamını yitirirken, 155’i de yaralandı. 370 silahlı örgüt militanı yaşamını yitirirken, en az 6 örgüt militanı da yaralandı. Çatışmalar arasında kalan 1 sivil yurttaş yaşamını yitirirken, 3 sivil yurttaş ta yaralandı. 

Silahlı örgütlerin eylemleri sonucunda 1’i çocuk 3 kişi yaşamını yitirdi. 7 kişi de, silahlı örgüt militanları tarafından alıkonulduktan sonra ve gerçekleştirilen saldırılarda öldürüldü. 

Bölge kentlerinde 2 çocuk, mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu yaşamını yitirdi. 2’si çocuk olmak üzere toplam 6 kişi de yaralandı. 

2 çocuk, 1 kadın ve 1 erkek olmak üzere 4 kişi, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce kuşkulu bir biçimde öldürüldü. 

Çatışmalı ortamda meydana gelen ihlaller ise şu şekilde;
6 kent merkezi ve bu kentlere bağlı 16 ilçe sınırlarında bulunan yüzlerce bölgeyi kapsamına alacak şekilde toplamda, 46 kez özel güvenlik bölgesi ilanları gerçekleşti. Bazı bölgelerdeki ilanlar, periyodik şekilde uzatıldı. 

5 kent merkezi ve bu kentlere bağlı 16 ilçede bulunan 565 köy/mahalle ve bu köy/mahallere bağlı bulunan 657 mezrayı kapsamına alacak şekilde toplamda, 39 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 

Askeri operasyonlar ve çatışmalar sırasında 5 kez ormanlar ve ekinlik arazilerde yangın çıktı.

Yaşamını yitiren en az 3 örgüt militanına ait cenaze, ailesine teslim edilmedi.
Yaşamını yitiren örgüt militanlarının defin edildiği, en az 5 kez mezar/mezarlık tahrip edildi. 

Kadınların yaşam haklarına yönelik ihlaller;
11 kadın intihar etti, 4 kadın da intihar teşebbüsünde bulundu.
47 kadın aile içi şiddet sonucu katledildi, 30 kadın ise yaralandı. 3 kadın cinsel saldırıya maruz kaldı. 
11 kadın toplumsal yaşamda saldırı sonucu katledildi, 9 kadın ise yaralandı. 12 kadın cinsel saldırıya maruz kalırken, 2 kadın da kaçırılarak alıkonuldu. 8 kadın ise fuhuş yapmaya zorlandı.

Çocukların yaşam haklarına yönelik ihlaller;
3 çocuk intihar etti, 4 çocuk da intihar teşebbüsünde bulundu.
3 çocuk aile içi şiddet sonucu katledildi, 7 çocuk ise yaralandı, 10 çocuk cinsel istismara maruz kaldı.
4 çocuk toplumsal yaşamda maruz kaldıkları şiddet yaşamını yitirdi, 6 çocuk ise yaralandı. 82 çocuk cinsel istismara maruz kalırken, 4 çocuk kaçırılarak alıkonuldu. 

İşkence Yasağına Yönelik İhlaller

En az 17 kişi gözaltında işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldı. 
83 kişi gözaltı yerleri dışında (sokak-ev baskını) işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. 
211 mahpus, cezaevinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldı.
20 kişi, güvenlik güçlerinin ajanlık dayatmalarına maruz kalırken, 8 kişi de tehdit edildi.
9 kişi, toplumsal gösterilerde müdahale sonucu veya dövülerek yaralandı. 

Kişi Özgürlüğü ve Güvenliğine Yönelik İhlaller

54’ü çocuk 2 bin 837 kişi gözaltına alındı. 
5’i çocuk 496 kişi tutuklandı.
2 bin 368 ev baskını yapıldı.

Düşünce, İfade ve Örgütlenme Özgürlüğüne Yönelik İhlaller

Her yıl düzenlenen 1 festival (Munzur Doğa ve Kültür Festivali) yasaklandı.
1 gazetenin 3 sayısı ve 12 kitap hakkında toplatma kararı verildi. 
1 yayınevine, 1 haber ajansı ve 1 gazete temsilciliği bürosuna (2 kez) baskın düzenlendi.
İnternet haber sitelerine 8 kez erişim engeli getirildi. 

Düşüncelerinden dolayı;
12 soruşturma dosyasında 77 kişi hakkında soruşturma başlatıldı.
19 dava dosyasında 91 kişi hakkında dava açıldı.
Aralarında siyasetçi, gazeteciler ve kamu emekçilerinin de bulunduğu 61 dosyada 684 kişi hakkında değişik hapis ve para cezaları verildi. 

18 siyasi parti binası, saldırı veya baskına uğradı. 

Güvenlik güçleri tarafından 13 toplumsal gösteri veya açık hava toplantısına müdahale edildi.
Toplantı veya gösteriler, kimi kentlerde süresiz, kimi kentlerde her ay yenilerek yasaklandı. 2018 yılında 26 kez yasaklama kararı açıklandı.

Hapishanelerdeki Hak İhlalleri 

165 mahpus, gerekçe gösterilmeden sürgün/sevk edildi.
183 mahpus sağlık hakkı ihlaline maruz kaldı.
118 mahpus ve aileleri arasındaki görüşmeler engellendi.
En az 25 mahpus tecrit ve izolâsyona maruz kaldı.
En az 40 mahpus hakkında soruşturma başlatıldı. 
22 mahpusun haberleşme hakkı engellendi.
18 mahpus, sosyal etkinlik haklarından mahrum bırakıldı.

Ekonomik ve Siyasal Haklara Yönelik İhlaller

Güvencesiz çalışma koşulları sonucu meydana gelen iş kazalarında; 20 işçi yaşamını yitirdi, 12 işçi yaralandı.
1344 işçi, işten çıkarıldı. 
200 işçi ücretlerini alamadı.

1 Belediyeye kayyım atandı ve 259 mahalle/köy muhtarı İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alındı.

Raporun tamamı 👉 https://bit.ly/2UOedRs 

Basın metni 👉 https://bit.ly/2RG93Vx