DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 524’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1992 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Kuşkaya köyünde koruculuk dayatmalarına karşı gerçekleştirilen toplumsal gösteri sırasında, askerlerce açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Bedriye Gümüş ve 5 köylünün faillerinin bulunarak cezalandırılması talep edildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 524’üncüsü, Valiliğin kayıp eylemlerini 25 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Eylemden önce şube binasının bulunduğu sokağın polis tarafından abluka altına alındığı görüldü. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Şube yönetici ve üyeleri, HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayları Adnan Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen Uyanık, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, TMMOB İç Mimarlar Odası Diyarbakır İl Temsilcisi Hasan Pekdoğan, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 17 Şubat 1992 tarihinde Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Kuşkaya köyünde koruculuk dayatmalarına karşı gerçekleştirilen toplumsal gösteri sırasında, askerlerce açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Bedriye Gümüş ve 5 köylünün faillerinin bulunarak cezalandırılması talep edildi.
“Yasaların uygulanmaması durumu var”
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, kayıp yakınları eylemlerinin gerçekleşme amacının faillerin ortaya çıkarılması ve toplumsal bir barış zeminin yaratılması olduğunu belirterek “Bunun ancak hukukla mümkün olacağını ve kayıplar sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmeleri teminat altına aldığı güvencelerin sağlanması ile mümkün olduğunu belirttik ve belirtmeye devam ediyoruz. Bugün bir hukuksal boşluk var. Yasaların uygulanmaması durumu var. Bunu toplumsal yaşamın her alanında görmekteyiz.” diye belirtti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan bir çok dosyada Türkiye’nin tazminata mahkum edildiğini belirtin Zeytun “Kayıpların bulunması konusunda Türkiye’nin 90’lı yıllarda ve sonrasındaki kolluk güçlerinin işlediği ihlallerle ilgili siyasi irade gösterilememiştir. Suçluların yargılanmasına yönelik yargısal bir mekanizme işletilmemektedir” diye belirtti. Hukuksal boşluğunu bugün gündemdeki yerini koruyan açlık grevleri görünür olduğundan bahseden Zeytun, İmralı hapishanesinde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulamalarının ulusal ve uluslararası hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirtti.
Zeytun’un ardından söz alan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Hülya Alökmen Uyanık, kayıp yakınlarının yıllardır gösterdikleri sabır ve kararlılığın kendileri açısından da örnek olduğunu ve bu mücadeleyi kutladıklarını belirtti. Alökmen Uyanık “Bizler de kayıp yakınlarıyla birlikte, bu mücadelesiyle özgürlüğü ve adaleti sağlayacağız. Onlara başarılar diliyoruz” diye konuştu.
Asker kurşunuyla katledilen Bedriye Gümüş ve 5 köylünün akıbeti soruldu
Ardından da İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 17 Şubat 1992 tarihinde Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Kuşkaya köyünde koruculuk dayatmalarına karşı gerçekleştirilen toplumsal gösteri sırasında, askerlerce açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Bedriye Gümüş ve 5 köylünün hikâyesini anlattı. Örhan, şunları belirtti: “Bedriye Gümüş, ailesiyle birlikte Mardin’in Nusaybin ilçesinin Kuşkaya (Gurik) köyünde ikamet ediyordu. Evli ve iki çocuk annesiydi, Ailesinin anlatımlarına göre; yaşadığı Kuşkaya köyüne sürekli askerler tarafından evlere baskınlar düzenlenmekteydi. Köylülere sürekli olarak korucu olmaları yönünde tehditler ediliyordu. Devlet güçlerince yapılan baskın ve tehditlerden dolayı, köy halkı durumu protesto etmek için 17 Şubat 1992 yılında yaşadıkları Kuşkaya köyünden, Yardere köyüne doğru bir yürüyüş gerçekleştirmek istediler. Köylülerin yapmış oldukları yürüyüş, belli bir mesafeden sonra askerler tarafından engellenmeye başlandı. Köylüleri durduran askerler, yürüyüşü sonlandırmamaları halinde müdahale edeceklerini söylediler. Olumsuz hava koşullarına rağmen yürüyüşlerinde ısrar eden köylülerin üzerine askerlerce silahla ateş açıldı. Yapılan silahlı ateş sonucu Abdulselam Acet, Seyfettin Kopçak, Ali Ölmez, Abdulselam Özbey, A.Hakim Göllan adlı 5 köylü olay yerinde can verdi. Olay yerinde yaşamını yitiren 5 köylüden 2’si askerden izine gelmişti. Olay yerinde yaralanan Bedriye Gümüş ise askeri bir araçla Mardin’deki bir hastaneye kaldırıldı. Ailesinin beyanlarına göre, Bedriye Gümüş hastaneye götürülürken askerler tarafından yakınlarına olayın teröristlerce gerçekleştirildiğini söylemelerini ısrarla istemişler. Kendisine birçok kurşun isabet eden Bedriye Gümüş, hastanede ameliyata alındı. Bedriye Gümüş, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Bedriye Gümüş’ün yakınları tarafından Derneğimize yapılan başvuruya göre; olayın yaşandığı esnada Ramazan adlı bir binbaşı ile Mehmet Göçmen adlı bir yüzbaşı görevliydi. Derneğimizin her fırsatta yapmış olduğu tüm çağrılara rağmen halen olayın faillerine ilişkin herhangi bir soruşturma başlatılmadı.”
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.