Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu üyesi yirmi avukat, 20 Mart 2019 tarihinde yargılandıkları ceza dosyasında toplam 159 yıl 2 ay hapis cezası çarptırılmıştır. Öncelikle ifade etmek isteriz ki; bu cezalar Türkiye’de Olağanüstü Hal Rejimi ile artan hukuksuzlukların en somut halidir.
Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden kişidir. Avukatlığın amacı; hukuki ilişkilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların, adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını sağlamaktır. Bu amaçla Türkiye’de meydana gelen hak ihlallerine, adaletsiz yargılamalara sessiz kalamayan avukatlar, insan hakları mücadelesine devam etmektedir. Çağdaş Hukukçular Derneği uzun yıllardır hukuk mücadelesini yürüterek her kesimden mağdurun yanında olmuş, insan hakları mücadelesini yürüten bir sivil toplum örgütüdür. Bu dernek son zamanlarda Soma, Havaalanı işçileri, Suruç Davası gibi önemli davaları takip etmekteydi.
Kamuoyunun da bildiği üzere dosyanın her aşaması hukuksuzluklarla devam etmiştir. Avukatlar, 12 Eylül 2017 tarihinde bürolarına yapılan polis baskının ardından gözaltına alınmış ve 20 Eylül 2017 tarihinde tutuklanmıştır. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Eylül 2018 tarihinde görülen duruşmada, tutuklu avukatlar için tahliye kararı vermiştir. Ancak kararın uygulanmasının üzerinden 24 saat geçmeden savcı karara itiraz etmiş, mahkeme heyeti ise değiştirilmiştir. Yeni heyet, tahliye edilen avukatların tekrar tutuklanmasına karar vermiştir. Avukatlar, bir gün dışarıda kaldıktan sonra tekrar tutuklanmıştır.
Ceza usul hükümlerine göre, itirazın bir üst mahkeme olan İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilmesi gerekirken, savcının itirazını 37. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirmiştir. Normalde İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi mahkeme olmadığından Cumartesi günleri çalışmayıp hafta sonu tatili yapması gerekirken heyet toplanıp yakalama kararı çıkartmıştır. Avukatlar 15 Eylül 2018 günü saat 19.30’da gözaltına alınıp, 16 Eylül 2018 tarihinde yeniden tutuklanmıştır. Haklarında yakalama kararı olan avukatlar bir an önce mahkeme karşısına çıkmaları gerekirken yine hukuka aykırı bir şekilde bir gün gözaltında kalmıştır.
Mahkeme heyeti, duruşmalar sırasında birçok kez savunma makamını duruşma salonundan çıkartarak savunma hakkını yok saymıştır. Dosyada kovuşturmanın genişletilmesi ve tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmalarına ilişkin süre verilmiş olmasına karşın, bu sürenin bitmesi ve sanık ile müdafilerinin talepte bulunması beklenmeksizin dosya mütalaa için savcılığa gönderilmiştir. Mahkemede bulunan savcının mütalaa vermemesi üzerine mahkemece mütalaa talebi yenilenmiştir. Bu talebin duruşma savcılığınca yerine getirilmemesi üzerine, yeni bir savcı görevlendirilmiştir. Yirmi sanıklı yetmiş klasörlük dosyada altı ay sonra, 21 Şubat 2019 tarihinde savcı esas hakkında mütalaa vermiştir.
Mahkeme, savunma makamının bütün taleplerini reddetmiştir. 20 Mart 2019 tarihli duruşmada sanık ve müdafileri olmaksızın, boş salona mahkûmiyet hükümleri açıklanmıştır. Ceza yargılamalarında geçerli olan sözlü duruşma ve sözlü savunma yok sayılmıştır. Görüldüğü üzere mahkeme, duruşmayı yönetirken Ceza Muhakemeleri Kanununu başta olmak üzere ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı hareket ederek, adil yargılanma ilkesi başta olmak üzere birçok hak ihlalini gerçekleştirmiştir.
Türkiye’de savunmanlık ve insan hakları faaliyetlerinden dolayı soruşturma ve kovuşturmaya maruz kalan ve tutuklu yargılanan tüm avukatlar, serbest bırakmalıdır. İHD olarak yargılamanın tutuksuz devam etmesini talep ediyoruz. Savunma hakkına yönelik saldırıların son bulması, insan hakları çalışmalarının ve mücadelesinin kriminalize edilmemesi için Adalet Bakanlığı’na sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısında bulunuyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD) DİYARBAKIR ŞUBESİ