DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 534’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1995 yılında Dersim’in Hozat ilçesi Çaytaşı köyünde askeri operasyon sırasında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ahmet Akbaş’ın akıbeti soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 534’üncüsü, Valiliğin kayıp eylemlerini 34 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD Diyarbakır Şube yönetici ve üyeleri, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1995 yılında Dersim’in Hozat ilçesi Çaytaşı köyünde askeri operasyon sırasında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ahmet Akbaş’ın akıbeti soruldu.
“Annelerin istediği tek şey çocuklarının ölmemesidir”
Eylemde bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 4 Mayıs 1938’de kararı alınan Dersim katliamında yaşamını yitirenleri andı. Geçmişten bugüne katliamların, kayıpların ve failli meçhullerin tarihin karanlık sayfalarında yerini aldığını ifade eden Örhan, kayıpların ve failli meçhul cinayetlerin akıbetini ortaya çıkarmak için verdikleri mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Örhan, “Hükümetler her ne kadar yaşanan kayıplar ve failli meçhul cinayetler bizim dönemimizde değildi deseler de, kendilerinin de sorumlu olduğunu buradan hatırlatmak isteriz” diye konuştu. Yıllarca sürdükleri mücadelede yargının hiçbir faili cezalandırmadığını hatırlatan Örhan, “Kayıp yakınları olarak mahkemelere sunduğumuz deliller, şahitler, belgeler hiçbir karşılık bulmadı. Yargının da bu konuda keyfi davrandığı, dosyalarımızı rafları tozlara koyduğunun göstergesidir. Buna rağmen hiçbir zaman mücadelemizden vazgeçmedik” diye konuştu.
Açlık grevlerinin kritik aşamayı geldiğini ve ölüm oruçlarının başladığını aktaran Örhan, cezaevlerinde çocukları açlık grevinde olan annelerin, çocuklarının yaşaması için yaptıkları basın açıklamaları ve eylemlerde polisler tarafından pervasızca müdahalelerle karşı karşıya kaldığını söyledi. Bunun annelere yapılan saygısızlık ve hukuksuzluk olduğunu vurgulayan Örhan, “Bir polisin annelere herhangi bir fiziki müdahalesi kabul edilemez. Annelerin istediği tek şey çocuklarının ölmemesidir” dedi.
“Kayıp eylemlerinde adalet beklentileri dile getiriliyor”
Örhan’ın ardından söz alan İHD Kurucu Üyesi ve İnsan Hakları Akademisi Başkanı Hüsnü Öndül, kayıp yakınları ve İHD’nin kayıplara karşı mücadelesinin yıllardır aralıksız sürdüğünü hatırlatarak, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın" talebinin teknik anlamıyla cezasızlığa karşı bir mücadele olduğunu söyledi. Öndül, kayıp yakınlarının hem Diyarbakır hem de İstanbul’da her Cumartesi günü düzenledikleri etkinliklerle demokratik tepkilerini ve adalet beklentilerini dile getirdiklerini söyledi.
Gözaltında kaybedilen çobanın akıbeti soruldu
Ardından da İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın, 1995 yılında Dersim’in Hozat ilçesi Çaytaşı köyünde askeri operasyon sırasında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ahmet Akbaş’ın hikayesini anlattı. Yalçın, şunları belirtti: “Ahmet Akbaş, ailesi ile birlikte Diyarbakır’ın Çermik ilçesi Kayagediği Köyünde ikamet ediyordu. Olaydan yaklaşık 4 ay önce köylüsü Zülküf Kocaman evlerine gelerek Ahmet Akbaş’ı, babası Hacı Akbaş’tan çobanlık yapmasını ister. Babasını ikna ettikten sonra Ahmet’i Tunceli ili Hozat ilçesi Çaytaşı Köyüne götürür. Burada sürünün sahibi olan Selçuk Bozkurt’a teslim eder. Ahmet Akbaş, burada yaklaşık 4 ay koyunların yanında çobanlık yapar. Daha sonra Ahmet Akbaş’ın babası gelerek onu köye geri götürür. 15 gün sonra bu defa Selçuk Bozkurt gelip, Ahmet’i tekrar çobanlık yapması için geri gitmesini ister. Ahmet Akbaş’ında istekli olmasından dolayı babası tekrar izin verir. Ahmet Akbaş, Selçuk Bozkurt ile gittikten 20 gün sonra Dersim’in Hozat ilçesi Çaytaşı köyünün çevresinde operasyon düzenleyen güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınır. Sürü sahibi bu durumu Ahmet’in babasına bildirir. Babası gelip askerlerle görüşür ancak askerler “oğlunu biz almadık” yanıtını verir. Bunun üzerine karakola dilekçeyle başvurur. Karakol Komutanlığı, Kaymakamlıktan Savcılığa havale eder. Savcı araştıracağını söyler. Hacı Akbaş, Çermik’e döndükten sonra sürü sahibi Selçuk Bozkurt aleyhine suç duyurusunda bulunur. Duruşmaya gelen şahitler Ahmet Akbaş’ı askerlerin götürdüğünü belirtmeleri üzerine dosyadan olumlu bir karar çıkmaz. Babasının yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kalır. Ahmet Akbaş’tan bir daha haber alınmaz.”
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.