Zeytun: Unutturmamaya dair hafızayı diri tutmaya çalışacağız

15.06.2019

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 540’ıncısı gerçekleştirildi. 1980 yılında Diyarbakır’da kaçırılarak kaybedilen Recep İkincisoy’un akıbeti sorulduğu eylemede konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun “İnsanlığa karşı işlenmiş suçları işleyen kamu görevlileri, askeri yetkililer, bürokratlar tümüyle aklandı. Halen de bu aklamalar devam ediyor. Bizler kayıp mücadelesinde annelerin, yıllardır vermiş olduğu unutturmamaya dair hafızayı diri tutmaya çalışacağız” diye belirtti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 540’ıncısı, Valiliğin kayıp eylemlerini 41 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, şube yönetici ve üyeleri, İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD MYK Üyesi Mehmet Raci Bilici, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1980 yılında Diyarbakır’da kaçırılarak kaybedilen ve bir daha haber alınamayan Recep İkincisoy’un akıbeti soruldu.

Eylem öncesi bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Başkanı Abdullah Zeytun, geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin ortaya çıkarılması mücadelesinde kayıp annelerinin ve kayıp yakınlarının büyük bir özveriyle mücadele ettiklerini belirterek “90’lı yıllarda Kürdistan Coğrafyasında yaygın ve sistematik bir şekilde devletin kamu görevlileri, onların desteklediği paramililter güçler binlerce insanı kaybettirdi. Faili belli bir şekilde insanların yaşam hakkı elinden alındı. İnsanlığa karşı suçlar işlendi. Bu suçlara, ağır insan hakları ihlallerine karşı devletin idari, adli tüm bürokrasi yönetimi, bunları soruşturarak faillerini bulmak yerine, onları koruyan ve cezasızlıkla aklayan bir yol ve yöntem izledi” diye konuştu.

“Devlet kayıp yakınlarının taleplerini sindirmeye çalışıyor”

Devletin, otoritesini korumaya çalıştığını ve bu nedenle kayıpların bulunması faillerinin cezalandırılması amacıyla gerçekleşen talepleri sindirmeye çalıştığını, bunu da hafızasızlaştırma politikası geliştirdiğini ifade eden Zeytun “ Biz yıllarca cezasızlık politikasını teşhir etmeye çalıştık, etmeye de devam edeceğiz. Çok nadir davalar açıldı. Ve bildiğiniz gibi bu insanlığa karşı işlenmiş suçları işleyen kamu görevlileri, askeri yetkililer, bürokratlar tümüyle aklandı. Halen de bu aklamalar devam ediyor. Bizler kayıp mücadelesinde annelerin, yıllardır vermiş olduğu, unutturmamaya dair hafızayı diri tutmaya çalışacağız” diye belirtti.

Zeytun’un ardından İHD Diyarbakır Şube yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın ise yaptığı konuşmada “Başkanımızın da belirttiği gibi bu geçmişle ve hakikatle yüzleşme mücadelesidir. Kayıp yakınları olarak, devletten geçmişle yüzleşmesini talep ediyoruz. Çünkü bizim nazarımızda, Türkiye tarihi bir zorla kaybettirilme tarihidir. 1915’ten, 37-38’den Dersim Soykırımından bu yana zorla kaybedilme vakaları hep devam etmektedir. Yüzleşme sağlanamadığı için, 90’lı yıllardaki zorla kaybetmeler hala da devam etmektedir. Son bir yıl içerisinde de sürdürüldü. Bu kaybedilme vakaları, sırf geçmişle yüzleşilemediği için yaşanmaktadır” diye konuştu. 

Recep İkincisoy’dan 39 yıldır haber yok

Yalçın daha sonra, 16 Temmuz 1980 yılında Diyarbakır’ın ilinde takip edildiği sivil giyimli kişiler tarafından kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Recep İkincisoy’un hikayesini anlattı: Yalçın, şunları belirtti: “Recep İkincisoy’un kız kardeşi Ayşan İkincisoy’un anlatımları şu şekilde; 16 Temmuz 1980 tarihinde büyük PTT’nin arka sokağında bulunan evimizin önünde sivil giyimli kişilerce kaçırıldı. Ramazan ayıydı, kendisinin perdeci dükkânı vardı. Akşam vakti evine geldi,  iftarını açıp, tekrar dükkânına gitti.  Ağabeyim nişanlıydı düğün hazırlıkları yapıyordu, sık sık polisler ve sivil giyimli kişiler tarafından izleniyor ve tehdit ediliyordu. Ben o zamanlar 12 yaşındaydım. Ağabeyim bu olaydan önce de kaçırılmak istenirken kaçıp halamların evine sığındığını bizimle paylaşmıştı. Olay günü akşam eve gelirken kapının önünde saat 23.00 sıralarında kaçırıldı. Kaçırıldığı vakit abim 18 yaşındaydı. Abimin kaçırılmasından sonra karakola ve savcılığa başvuruda bulunduk. Ancak yaptığımız başvurulardan bir sonuç alamadık. Olaya ilişkin görgü tanıkları olmasına rağmen dönemin koşullarından dolayı olayı anlatmadılar. Babam o zamanlar çok uğraştı ancak bir sonuç alamadık. Bir daha kendisinden haber alınamadı.”
 

Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.