DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 551’incisi gerçekleştirildi. 1993 yılında Diyarbakır'ın Hazro ilçesinde gözaltında kaybedilen Ahmet Şahin'in akıbeti sorulurken, eylemde bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun "Adalet mücadelesinin bir bütün olduğunu, hukuksuzluğun her kesime yansıdığını ve bunun ancak dayanışmayla mücadeleyle sonlandırılacağını belirtiyoruz” diye konuştu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 551’incisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 52 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Şube binasında gerçekleşen ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ile şube yönetici ve üyeleri, İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD'nin Bölgede bulunan Şube başkan ve yöneticileri, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, İçişleri Bakanlığı tarafıdan görevden alınan ve yerlerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı ile Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk ile kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1993 yılında Diyarbakır'ın Hazro ilçesinde gözaltında kaybedilen Ahmet Şahin'in akıbeti soruldu.
Türk: Maalesef gözler görmüyor, kulaklar sağır
Eylem öncesi bir konuşmada bulunan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, faili meçhul cinayetlerle Kürt halkını sindirmeye çalışanlara karşı her zaman hesap soracaklarını, kayıpların akıbetini sormaya devam edeceklerini belirtti. Demokratik bir gelecek için mücadele ettiklerini ifade eden Türk, “Demokratik gelecek için asla ve asla yılmayacağız. Bütün kirli oyunlarını bozacağımıza inanıyoruz. Biliyoruz ki bu sessiz kalanlar, faili meçhul cinayetlerin adeta adresi olanlar, bilsinler ki hiçbir olay hiçbir geçmiş hesapsız kalmayacaktır. Başka ülkelerde yaşanan faili meçhul cinayetler bir bir aydınlatılıyor. Türkiye’de ise demokrasi adına yola çıkanlar, anti demokratik uygulamalarla bu süreci götürmeye çalışıyor. Kayıp yakınları, her hafta kayıplarına dikkat çekmek için bir araya geliyor. Maalesef gözler görmüyor, kulaklar sağır. O günler gelecek. Özgür ve demokratik bir gelecek için mücadele edenler daha güçlü bir şekilde seslerini çıkaracaktır” diye konuştu.
Zeytun: Eşbaşkanlarının görevden alınması seçme-seçilme hakkının ağır ihlali ve irade gaspıdır
Türk'ün ardından konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun da hakikat, adalet ve vicdan için 551 haftadır faillerin yargılanmasını sağlamak, devletin tüm kurumlarıyla işlediği insan hakları ihlalleri karşısında annelerden, yakınlarından özür dilemelerini sağlamak için bir arada olduklarını vurguladı. Annelerin ve insan hakları savunucuları olarak verdikleri mücadelenin bir gün sonlanacağını ve adaletin yerini bulacağı inancını taşıdıklarını belirten Zeytun "Belediye eşbaşkanlarının görevden alınması seçme ve seçilme hakkının ağır ihlali ve irade gaspıdır. Biz bu durumu demokrasinin göstergesi olan seçme seçilme hakkının yok edilmesi, irade gaspı olarak değerlendiriyoruz. Bu haksızlığın derhal sonlandırılıp eşbaşkanların görevlerinin başına gelmesinin Kürde bir saygının gereği olarak nitelendiriyoruz. Adalet mücadelesinin bir bütün olduğunu, hukuksuzluğun her kesime yansıdığını ve bunun ancak dayanışmayla mücadeleyle sonlandırılacağını belirtiyoruz” diye konuştu.
Ardında İHD Diyarbakır Şube yöneticisi Adnan Örhan, 18 Mart 1993 tarihinde Diyarbakır'ın Hazro ilçesinde gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Ahmet Şahin'in hikayesi anlatıldı. Örhan, şunları belirtti:
Gözaltında kaybedildi
"Bugün burada 26 yıl önce gözaltında zorla kaybedilen Ahmet Şahin’in akıbetinin ortaya çıkarılmasını ve faillerinin bulunarak cezalandırılmasını talep etmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Kaybedilen Ahmet Şahin’in babası Hamit Şahin anlatımlarına göre, olay şu şekilde meydana gelmiştir: Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı kırsal mahallede ikamet eden ve sağlık sorunları bulunan Ahmet Şahin, 18 Mart 1993 tarihinde köye yakın olması nedeniyle önce Hazro’ya ve oradan da Diyarbakır’a gitmek üzere yola çıktı. Ancak Hazro ilçesi girişinde askerler tarafından gözaltına alındı. Önce Hazro Jandarma Karakolu’na götürülen Ahmet Şahin, daha sonra Lice Jandarma Karakolu’na götürülür. Olayı soruşturan baba Hamit Şahin’e, Lice Jandarma Karakol Komutanı Nevzat Arık “Oğlun Ahmet Şahin aranan bir şahıstır” der. Lice Jandarma Karakol’unda gözaltında tutulan ve daha sonra serbest bırakılan kişiler, Şahin ailesine ulaşarak Ahmet Şahin’in karakolda tutulduğunu söyler. Ahmet Şahin’in akıbetini sormak üzere karakola giden, aile yakınlarından Halil Kaplan’da gözaltına alınır ve 3 gün gözaltında tutulur. Yine ailenin akrabalarından İsmail DEMİR Lice Yatılı Bölge Okulunda öğrenciydi. O dönem Yatılı Bölge okulunun bir kısmına askerler yerleştirilmişti. İsmail Demir, 10 Nisan 1993 tarihinde Ahmet Şahin’i askerlerin arasında yüzü kanamış, gözleri ve elleri arkadan bağlı bir şekilde minibüse bindirilirken görüyor ve gördüklerini hemen gidip ailesine anlatıyor. Bu anlatımlar üzerine aile, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesine yazılı başvuruda bulunarak, gözaltında bulunan Ahmet Şahin hakkında bilgi edinme talebinde bulunur. Ancak mahkeme, Ahmet Şahin 22 Mart 1993 tarihinde gözaltına alındığını ve 27 Mart 1993 tarihinde serbest bırakıldığını 20 Nisan 1993 tarihli resmi bir yazıyla aileye bildirir. Ahmet Şahin’den bir daha haber alınamaz. İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak bizler; “Hakikatlerle yüzleşilsin ve adalet sağlansın” diyoruz. 26 yıl önce kaybedilen Ahmet Şahin’in ve 90’lı yıllarda kaybedilen binlerce kişinin akıbetinin ortaya çıkarılması ve faillerinin bulunup yargılanmasını talebiyle, 5 dakikalık oturma eyleminde davet ediyoruz."
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.