Kayıp yakınları 555 haftadır adalet arayışında…

28.09.2019

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 555’incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 2009 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinde koyun otlattığı sırada havan topu mermisiyle katledilen Ceylan Önkol ile 1994 yılında Diyarbakır’ın Hani ilçesinde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra katledilen Mehmet Yanen ve Hasan Kanat adlı kuzenlerin failleri soruldu. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 555’incisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 56 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasının önünde gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Diyarbakır şube yönetici ve üyeleri, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan ve yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Bismil Belediyesi Eşbaşkanın Orhan Ayaz, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 2009 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinde koyun otlattığı sırada havan topu mermisiyle katledilen Ceylan Önkol ile 1994 yılında Diyarbakır’ın Hani ilçesinde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra katledilen Mehmet Yanen ve Hasan Kanat adlı kuzenlerin failleri soruldu.

“Failler bellidir, yargı önüne çıkarın ve cezalandırın”

Eylem öncesi bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, belge niteliği taşıyan her bir kaybın hikayesini yıllarca dile getirdiklerini ama yargının hiçbir şekilde failleri yargılayıp cezalandırmadığını söyledi. Görülen davalarda ise, faillerin cezalandırılmak yerine ödüllendirildiğini belirten Örhan “ Bizim mücadelemiz tamda bu nokta ısrarla devam edecektir. 555 haftadır söylediğimizi yine söylüyoruz. Diyoruz ki 90’lı yıllarda kaybedilen yakınlarımızın hesabını vermek zorundasınız. Çünkü devletin karanlık güçleri o dönem yakınlarımızı alıp faili meçhule götürürken, devlet bilgisi dahilinde bu kişiler korundu. Bizde onların cezalandırılmasını istiyoruz. Biz diyoruz ki; failler bellidir. Bunları yargı önüne çıkarın ve cezalandırın diyoruz. Her hafta buradan bu gerçekliği haykırıyoruz, söylüyoruz. Bu gerçekleşene kadar, mücadelemiz devam edecek” diye konuştu. 

Kaybedilen yakınlarının nerede ve nasıl katledildiğini bilmek istediklerini söyleyen Örhan, “Mezarlarının nerede olduğunu bilmek istiyoruz. Bizde bir Cuma akşamı, bir bayram akşamı gidip yakınlarımızın kabrini ziyaret etmek istiyoruz. Bu annelerin istediği budur. 555 haftadır bu söylerken, maalesef kimse duymuyor, duymak istemiyor.”

“Hakikat ortaya çıkmamış, adalet tesis edilmemişse, tamamlanmamış bir taziye vardır”

Örhan’ın ardından konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı ise, “ Öyle anlar vardır ki, yüreğimizde sızıya dönüşmüştür ki o an ömre bedeldir. Doğadaki bir kuşu düşünün. Yuvasındaki geldiğinde yavrusunu bulamayan kuşu düşünün. Bir kediyi düşünün, yavrusu kaybolduğunda ne hale geldiğini. İnsan evladı. İnsan, yavrusunun akıbetini bilmediği zaman ne hale gelir. Bu yetmiyor, o akıbeti karşında, eğer derin bir sessizlik varsa ve eğer bir takım şeyler gölgeleniyorsa, yani hakikat ortaya çıkmamış, adalet tesis edilmemişse, tamamlanmamış bir taziye vardır. Şüphesiz mezar taşına dokunmak, onunla duyulan ruhani bir bağ gibidir” dedi.

“O gün o işleri yapanlar bugün Türkiye’nin şehirlerinde dolaşıyorlar” diyerek 90’lı yıllarda işlenmiş suçların failleri cezasız bırakıldığına vurgu yapan Mızraklı “Geçen gün 1996 yılında Eylül ayında Diyarbakır cezaevinde bir cinayetler zinciri işlendi. Ben o gün onlara müdahale eden ve onların adli raporlarının düzenleyen hekimim. O gün Profesör Sema Pişkinsüt başkanlığında meclis araştırma komisyonu kurulduğunda, adli tıp esasları ve usulleri açısından böyle bir işlemin nasıl gerçekleştirildiğini anlatmıştım. Ama zaman aşımına uğratıldı. Hakikat ortaya çıkmadı. Toplum, gerçeği bir bütün olarak tartışmadı. Ne yapılmıştı? İnsanların elleri, kolları, bacakları, omuzlarında yaralayıcı veya ölümcül bir şey yokken, sadece kafalarına vurulmuşsa, cevapları bulunmamıştır. Peki bu olayı tezgahlayanlar ortaya çıkarılmış mıdır?” diye konuştu. Mızraklı, geçmiş günlerde ölüm yıldönümü nedeniyle anılan gazeteci yazar Musa Anter’in de faillerinin hala bulunamadığını dikkat çekti. 

‘Ceylan Önkol’un failleri cezasızlık zırhıyla korundu’

Ardından da İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın, 28 Eylül 2009 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesi Şenlik köyünde koyun otlattığı sırada bulunduğu bölgeye atılan havan mermisinin isabet etmesi sonucu katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’u ölüm yıldönümü andıklarını belirterek “Ceylan Önkol, tam olarak nereden atıldığı belli olmayan bir havan mermisiyle yaşamını yitirdi. Annesi, o gün cansız gencecik bedenini fistanında (eteğinde) topladı. Aradan bu kadar yıl geçmesine rağmen, maalesef şüpheliler hakkında ciddi anlamda bir soruşturma yürütülemedi. Soruşturmada, görevi kötüye kullanmak suçlamasıyla bir türlü bulunamayan şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verildi. Ve daha sonrada dosyada ‘daimi arama kararı’ verildi. Ceylan Önkol dosyası, tıpkı Uğur Kaymaz, Enes Ata ve diğer tüm dosyalarda olduğu gibi cezasızlık zırhıyla korundu (failler). Bizlere burada İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi olarak paylaşmak isteriz ki; Ceylan Önkol ve diğer tüm yargısız infaz dosyalarında hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” diye konuştu. 

Askerlerce gözaltına alınan ve katledilen iki kuzenin failleri soruldu

Yalçın daha sonra, 17 Temmuz 1994 tarihinde Diyarbakır’ın Hani ilçesinde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra katledilen Mehmet Yanen ve Hasan Kanat adlı kuzenlerin failleri soruldu. Mehmet Yanen ve Hasan Kanat adlı kuzenlerin hikayesini anlattı. Yalçın şunları belirtti: “Mehmet Yanen ve amcasının oğlu Hasan Kanat, 17 Temmuz 1994 tarihinde Hani’nin Kaledibi Köyünden Diktaş Mezrasına giderken Bolu Komando Tugayı askerleri tarafından gözaltına alınır. Ailelerin olay sonrası tüm aramalarına rağmen Mehmet Yanen ve Hasan Kanat bulunamaz. Mehmet’in babası Sait Yanen, o dönemde çevredeki Karakollara, Hani Cumhuriyet Savcılığı’na oğlunun akıbetinin bulunması için sürekli olarak gider. Hatta gittiği bir karakolda Sait Yanen’e “senin oğlun sağdır, fakat şimdi burada değil” diyerek oğlunun sağ olduğunu belirtirler. Yaklaşık 40 gün boyunca ailesi tarafından yapılan tüm aramalar, başvurular sonuçsuz kalır. Ancak yaşanan bu olay sonrası 26 Ağustos 1994 tarihinde Sait Yanen’in oğlu Veysi Yanen, hayvanları otlatırken köylerinden 1 km uzaklıkta olan ormanlık alanda yanmış iki ceset bulur. Bulunan bu cesetlerle ilgili dönemin köy muhtarı Mehmet Kanat’a haber verilir, köy muhtarı da hızlı bir şekilde olaya ilişkin savcılığı bilgilendirir. Ailenin anlatımlarına göre; köy muhtarı, aileye savcılığın güvenlik gerekçesiyle bölgeye gelemeyeceğini, cenazeleri kendilerinin defnetmelerini istediğini bildirir. Aileler çocuklarının cenazelerini, yüzünden ve giydikleri ayakkabılarından tanırlar. Mehmet Yanen ve Hasan Kanat’a ait olan her iki cenaze Savcılık tarafından olay yeri incelemesi, otopsi işlemi yapılmaksızın aileler tarafından defnedilir. Yaşanan bu olay sonrası savcılıkça herhangi bir soruşturma işlemi yapılmadığından failler bulunmaz.  Mehmet Yanen’in ailesi, derneğimize yaptıkları başvuruda söz konusu mezarın açılarak cenazenin oğluna ait olup olmadığının kesin olarak tespit edilmesini, DNA testi yapılmasını istemiş. Ailesi tarafından yapılan tüm girişimlere rağmen bu güne kadar defnedilen cenazelerin Mehmet Yanen ve Hasan Kanat’a ait olduğu yönünde tespit işlemi gerçekleştirilmez.” 

Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.