DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 557’ncisi gerçekleştirildi. 1995 yılında askerlik yaptığı Kilis 1. Hudut Taburu’ndan kaçtığı iddia edilen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Yavuz Kaynar’ın akıbeti sorulduğu eylemde bir konuşmada bulunan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan “Savaşın konuşulduğu günlerde barışı konuşmak, insan hakları savunucularının görevidir. Savaşta ısrar edenlere karşı barışta ısrar etmek, bizim görevimizdir” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 557’ncisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 58 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Rewşen Bataray Saman, İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ile şube yönetici ve üyeleri, İHD MYK Üyesi Raci Bilici, İHD MYK Üyesi Elçin Aktoprak, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan ve yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1995 yılında askerlik yaptığı Kilis 1. Hudut Taburu’ndan kaçtığı iddia edilen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Yavuz Kaynar’ın akıbeti soruldu.
“Derhal demokratik siyaset ve müzakere kanallarının açılması gerekir”
Eylem öncesi bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, insanlığa aykırı suçların ve hakikatlerin ortaya çıkarılması, adaletin sağlanması ve geçmişle yüzleşilmesini talep ettiklerini ve bu talepte ısrarcı olduklarını söyledi. Kanın, gözyaşının, ölümün, acıların yaşandığı bir süreçten geçtiklerini belirten Zeytun “ Her seferinden Kürt sorunun demokratik, barışçıl bir müzakereyle, diyalogla çözülmesi gerektiğini ve tümüyle şiddet seçeneklerinin ortadan kaldırılmasını talep ettik ve bunun mücadelesini verdik. Ne yazık ki, iktidarda çözümden ve diyalogtan uzak bir anlayış söz konusudur. Bizler bu durumun daha fazla acıya ve ölüme evrileceğini, ailelerin, annelerin ve tüm yakınların bundan çok fazla acıyla etkilendiğini ve etkilenmeye devam edeceğini belirtiyoruz. Derhal demokratik siyaset ve müzakere kanallarının açılması gerektiğini belirtiyoruz” diye konuştu.
“Her koşulda barış ısrarımızı sürdürmeye devam edeceğiz”
Zeytun’un ardından konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, barış, adalet ve bütün sorunların demokratik yollarla çözülmesi talebinde ısrarcı olduklarını belirterek “Bu ısrarımızı da her fırsatta göstermeye devam ediyoruz. Savaşın konuşulduğu günlerde barışı konuşmak, insan hakları savunucularının görevidir. Savaşta ısrar edenlere karşı barışta ısrar etmek, bizim görevimizdir. Dolayısıyla bu ısrarımızı her koşulda sürdürmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
“İstediğimiz şey çok insanidir ve bir haktır”
“Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” oturma eylemlerinin Diyarbakır’da 557’inci haftasına ulaştığını ve 1995 yılında İstanbul Galatasaray Meydanın’da başlayarak bugüne değin kesintisiz bir şekilde devam ettiğini söyleyen Türkdoğan “ Bu bir adalet arayışıdır. Buraya geldiğimde aynı şeyleri tekrar ediyorum. Bir kez daha tekrar edeceğim. Bu adalet arayışından vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) kayıplar sözleşmesine taraf olmasını istiyoruz. Bu sözleşmeye taraf olarak, kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılması için etkili kovuşturma ve soruşturma yöntemlerine başvurmalıdır. Kaybedilen insanların faillerinin yargı önünde hesap vermesini istiyoruz. Ve tabi en önemlisi hala kayıp olan insanlarımızın cenazelerinin bulanması ve ailelerinin yas tutma süreçlerini hürmet edilmesini istiyoruz. İstediğimiz şey çok insanidir ve bir haktır. Bir yandan adalet arıyoruz ama bir yandan da adaletin daimi olması içinde barış koşullarının mutlaka yaratılması gerektiğini, yeniden bir barış sürecinin inşa edilmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz” diye konuştu.
Kayıp Yavuz Kaynar’ın akıbeti soruldu
Ardından da İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 1995 yılında askerlik yaptığı Kilis 1. Hudut Taburu’ndan kaçtığı iddia edilen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Yavuz Kaynar’ın hikayesini anlattı. Örhan, şunları belirtti: “1995 yılında askerlik yaptığı Kilis 1. Hudut Taburu’ndan kaçtığı iddia edilen ve bu güne dek kendisinden haber alınamayan Yavuz Kaynar’ın kayıp olayına ilişkin, kardeşi Aydın Kaynar şu beyanlarda bulundu: “Yavuz, Kilis 1. Hudut Taburunda askerlik yapıyordu. Biz, Van’ın Gürpınar ilçesi Topsakal köyündeniz, ben o dönemde Antep’te oturuyordum. Kardeşimi her ziyaret ettiğimde bana, komutanının kendisinden nefret ettiğini söylüyordu, kendisiyle yine yapmış olduğumuz bir görüşmede, bir asker kardeşimi öldürmeye kalkıştığını anlattı. Kardeşimin askerliğinin bitmesine 3 ay kala, evime askerler baskın düzenledi, bana kardeşimin silahıyla birlikte kaçtığını söyleyerek, beni gözaltına aldılar. Gözaltında bulunduğum bir hafta boyunca bana işkence yaptılar, daha sonra beni serbest bıraktılar, gözaltından çıktıktan sonra, gidip arkadaşlarıyla görüştüm. Arkadaşları bana, kardeşim Yavuz’un kaybolduğu aynı gün ve aynı saatlerde, bölük komutanın da izne ayrıldığını söylediler. Yine kardeşimin arkadaşları bana, kardeşimin bir asker tarafından öldürülmek istendiğini belirttiler. Bu olaydan 20 gün sonra, o bölgede yakılmış bir erkek cesedi bulundu. Bu duyum üzerine o bölgeye gittik ve çevre köylerde aramaya başladık, arama esnasında bir korucunun köyüne gittik. Korucular, kardeşimi tanıdıklarını söylediler, bizim oraya gittiğimizi duyan askerler, köye gelip bizi köyden çıkardılar, askerler bize cesedi teşhis ettirmediler ve bizi tehdit ettiler. Biz, kardeşimin askerlik yaptığı taburdan kaçtığına inanmıyoruz, kardeşimin, komutanların bilgisi dâhilinde öldürüldüğüne inanıyoruz. Cenazesini bile bize vermediler. O günden sonra kardeşimden haber alamıyoruz.”
“Kemiklerimizi istiyoruz”
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi. Oturma eyleminin gerçekleştiği sırada söz alan Hatice Tekdağ, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltına kaybedilen eşi Ali Tekdağ’ın hikayesini anlattı. Eşinin devlet tarafından kaybedildiğini ve eşini devletten istediğini belirten Tekdağ “Kemiklerimizi istiyoruz” dedi.