DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 558’incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1995 yılında İstanbul’un Avcılar ilçesinde gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir’in akıbetin soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 558’incisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 59 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binası önünde gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ile şube yönetici ve üyeleri, İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan ve yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 19 Ekim 1995 tarihinde İstanbul’un Avcılar ilçesinde gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir’in akıbeti soruldu. Eylem öncesi bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Kürt sorunun çözümünün şiddetle değil çatışma çözümü mekanizmalarının kullanımıyla gerçekleşebileceğini belirterek “Bizler siyasal çözüm talebimizi her hafta olduğu gibi bu haftada dillendirmeye devam edeceğiz” dedi.
Çatışma ve şiddet ortamı nedeniyle insan hakları ihlallerinin devam ettiği ve insanların yaşamlarını yitirdiklerini belirten Zeytun “Şiddet dilinden zehirlenen ve güç alan insanlar, Şirin Tosun adlı yurttaşımızı sırf Kürtçe konuştuğu için provakatif bir yönelimle linç girişimde bulunmuş ve bu vatandaşımız maalesef yaşamını yitirmiştir. Bu olayın acısı daha geçmeden, Türkiye’nin batısında Ekrem Yaşlı amcamıza yine böyle bir yönelim oldu. Tüm bunları sebebi, şiddeti ve çatışmayı besleyen dildir” diye konuştu.
‘Kayyım kararı hukuksuzdur’
İçişleri Bakanlığı tarafından Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) yönetiminde bulunan Hakkari, Yüksekova ve Nusaybin belediyelerine kayyım atanmasının keyfi ve hukuktan yoksun bir karar olduğuna dikkat çeken Zeytun “Soyut ve gerekçesiz bir şekilde dosyalarına kısıtlılık kararı konmak üzere önce gözaltına alındılar (HDP’li belediye Eş başkanları) sonra da tutuklandılar. Yüksek oylarla ve demokratik bir seçimle seçilmiş belediye eşbaşkanları maalesef keyfi ve hukuksuz bir kararla tutuklanmıştır. Ve İçişleri bakanlığı tarafından yerlerine kayyım atanmıştır. Seçilmişler yerine, idari bir kararla atanmış kişiler şu an halk iradesini gasp etmiş durumdalar. Bu hukuksuz durum derhal sonlandırılmalı ve belediye eş başkanları görevine iade edilmelidir” diye konuştu.
24 yıldır haber alınamayan Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir’in akıbeti soruldu
Ardından da İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın, 19 Ekim 1995 tarihinde İstanbul’un Avcılar ilçesinde gözaltına alınan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir’in hikayesini paylaştı. Yalçın, şunları belirtti: “Fehmi Tosun Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Licok (Çavundur) köyünde doğdu. Ailesi ile birlikte köyde yaşıyordu. 1991 yılında köye yapılan baskında gözaltına alındı, yirmi bir gün gözaltında tutuldu, sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ve cezaevine kondu. Üç yıl dokuz ay ceza aldı, üç yıla yakın da cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra önce Fehmi Tosun, ardından da Hanım Tosun ve çocukları İstanbul'a taşındı. Hüseyin Aydemir ise 1961 yılında Lice’nin Tûtê (Yaprak) köyünde doğdu. İlkokul mezunuydu. Ailesi varlıklıydı, Hüseyin de köyünde hayvan ticaretiyle uğraşıyordu. Evli ve altı çocuk babasıydı. Köyünde yaşadığı süreçte sürekli baskı görüyordu. Bu baskı ailesiyle göç ettikleri farklı yerlerde peşlerini bırakmadı; bu nedenle son olarak 1995 yılı ortalarında İstanbul’a göç ettiler. Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir 19 Ekim 1995 tarihinde gözaltına alındı. Aynı gün saat 7 civarında Fehmi Tosun beyaz bir Renault arabayla evin önüne getirildi. Tam o sırada eve gelen kızı ve yeğeni, babasını getirdiklerini gören oğlu ve pencereden aşağı bakan eşi Hanım Tosun, Fehmi Tosun'u telsizli kimselerle apartmanın arkasındaki bahçeye girerken gördüler. Hanım Tosun'un da pencerede olduğunu anlayan Fehmi Tosun tam o arada kendisini yere atarak gözaltına alındığını bağırmaya başladı ve yardım istedi. Hanım Tosun aşağı inene kadar Fehmi Tosun'u getirdikleri arabaya bindirmişlerdi. Hanım Tosun arabanın arkasından koştu, yanındakilerden arabanın plakasını not etmelerini istedi. 19 Ekim 1995 tarihinde evinin önünden beyaz Renault marka arabaya bindirilerek zorla götürülen Fehmi Tosun'dan bir daha haber alınamadı. Hanım Tosun hemen o gün Avcılar Polis Karakoluna başvurdu. Not edilen plaka numarasını da vererek şikâyetçi oldu. Yine aynı gece Hüseyin Aydemir'in evine gitti, onun da eve dönmemiş olduğunu öğrendi. Soruşturma halen sürüyor ve Fehmi Tosun'dan o günden beri haber alınamıyor. Hanım Tosun 8 Nisan 1996 tarihinde AİHM’ye başvurdu.”
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.