DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 562’ncisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Ali Tekdağ’ın akıbeti soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 562’ncisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 63 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binası önünde gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Ali Tekdağ’ın akıbeti soruldu.
“Hakikatin izini sürüyoruz”
İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak “Hakikatin izini sürüyoruz” diyerek eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer, bu hafta ‘utanç’ vurgusu yapmak istediklerini belirtti. Çünkü toplumda utanç duygusuna yol açan olaylar silsilesinin devam ettiğini söyleyen Yüksel Aslan Acer “Yaşam hakkı en temel haktır. Ancak binlerce insanın yaşam hakkı ellerinden alındı. 82 yıl önce Dersim’de ve 90’larda günümüzde de devam ediyor. Utanç duygusuna yol açan yaşam hakkı ihlali, cenazelerin ailelerine verilmemesiyle devam etti. Dini inanışlarına göre defin edilmemeleriyle devam etti. Faillerin yargılanmaması, adaletin sağlanmaması ile devam etti. Mahkemelerin cezasızlık politikasıyla faillerin beraat ettirilmesiyle, bu utanç duygusu devam etti. DNA testleri için toplu mezarlarda bulunan kemiklerin, devlet dairelerinde kaybedilmesi ikinci bir kaybedilmeyle utanç duygusu devam etti. Bütün bu yaşananlar hukuka, dini inanışa, toplumsal kurallara ve insani değerlere göre kabul edilemez. Hepsi bir utanç nedenidir. Dersim katliamının üzerinden 82 yıl geçti, katliamda yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz” dedi.
25 yıldır haber alınamayan Ali Tekdağ’ın akıbeti soruldu
Ardından da İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 1994 yılında Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Ali Tekdağ’ın hikayesini anlattı. Örhan, Ali Tekdağ’ın eşi Hatice Tekdağ’ın beyanlarını olduğu gibi aktardı. Hatice Tekdağ’ın beyanları şu şekilde: 13 Kasım 1994 günü evden beraber çıktık ve Dağkapı Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Fakat yanımda durmayarak geçti. ‘Ali’ diye seslendim. Bana eliyle ‘git’ diye işaret etti. Sivil silahlı 3-4 kişi arkasından gidiyordu. Eşim bir köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Arkasından silahlı kişiler ateş etmeye başladı. Eşim kendisini yere attı. Aynı kişiler eşimin ceketini çıkarıp kafasına sardılar. Orada bulunan bir binanın içine soktular. 10 dakika sonra beyaz bir minibüs geldi. Minibüse bindirip, çevik kuvvet yönünde hareket ettiler. Bu olaylar olurken, bankanın önünde askerler ve bir trafik polisi vardı. Ateş edilmesine karşın bu şahıslar hiç karışmadı. Ertesi gün DGM savcılığına dilekçe ile başvurdum, ‘bu olay yenidir sonra gel’ dediler. Ben bir hafta beklemeden, 3 gün sonra tekrar gittim. Ondan sonra her gün gittim. Yaklaşık 2 ay sonra, kapıdaki polis her gün gelmeme kızarak, bir gün beni savcılığa çıkardı. Savcı ‘bana şahit göster’ dedi. Ben de ‘şahit benim’ dedim. Kızımı ve beni, odadan dışarı çıkardı. Bir yere telefon etti ve tekrar bizi odaya çağırdı. ‘Telefon ettim bizde değilmiş’ dedi. Aynı sıralarda Diyarbakır Cezaevinde tutuklu bulunan Seyfettin Demir, Özgür Gündem Gazetesine ‘Ben Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali ‘beni öldürecekler aileme söyleyin diye bağırıyordu’ şeklinde bir açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı ‘burada Seyfettin Demir’in dosyası var, ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok’ dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve ‘bir daha buraya gelme’ dediler. O zamandan bu yana hiç bilgi alamadım.”
Ardından kayıp Ali Tekdağ’ın ablası İffet Mutaş, kardeşinin kaybediliş hikayesine ilişkin bilgiler vererek “Ali sadece kardeşim değil, aynı zamanda arkadaşımdı. Çocukken beraber oyun oynardık” diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.