DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 563’üncüsü gerçekleştirildi. Eylemde, 1991 yılında Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde gözaltında kaybedilen İbrahim Gündem’in akıbeti soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 563’üncüsü, Valiliğin kayıp eylemlerini 64 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binası önünde gerçekleştirildi. Şube binası önünde gerçekleşen eylemde polisin, kayıp yakınlarına “Kayıplar dışında bir konuşma yapmayın, kaldırımı işgal etmeyin, yolu trafiğe kapatmayın” şeklinde zorlamada ve etkinliği kısıtlamaya yönelik engellemelerde bulunduğu görüldü. Yine, polisin engelleyici tutumu nedeniyle, basın mensuplarının etkinliği takip etmekte ve görüntü almada zorlandığı görüldü. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1991 yılında Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde gözaltında kaybedilen İbrahim Gündem’in akıbeti soruldu.
“Valilik yasağı barışçıl gösteri ve ifade hakkının ihlalidir”
Eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın, kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak her hafta kayıpların bulunması ve faillerinin yargılanması için mücadelelerini sürdürdüklerini söyleyerek “Ne yazık ki Diyarbakır Valiliği’nin almış olduğu yasak kararından dolayı 64 haftadır bu şekilde burada (dernek binası önü) ya da kapalı bir mekanda eylemimizi sürdürmek durumunda kalıyoruz. Bu tamamen, barışçıl gösteri hakkının ve ifade hakkının ihlalidir. Biz bunu yıllarca dile getiriyoruz. Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak bizim tek talebimiz, gerçek bir adaletin tesis edilmesidir ve kayıplarımızın bulunmasıdır. Failler cezasızlık zırhıyla korunmayıp, yargılanmalıdır. Adliye önlerinde, her mekanda yıllardır bu talebimizi dile getiriyoruz” diye konuştu.
“Failler cezasızlık zırhıyla korundu”
90’lı yıllarca binlerce insanın kaybedildiği veya yargısız bir şekilde infaz edildiğini söyleyen Yalçın “Zorla kaybedilme dosyalarında yargının veya siyasi iktidarın tutumu failleri aklamak, korumak oldu. Buna birçok zorla kaybedilme dosyalarında şahit olduk. Ne yazık ki buradan yaşanan zorla kaybedilme dosyalarında, failler cezasızlık zırhıyla korundu ve birçok dosya takipsizlikle sonuçlandı. Veya iç hukuk yollarında failler beraat ettirildi, dosyalarda birçok tanık delili ve diğer deliller olmasına rağmen” dedi.
"Elçi ve Epözdemir’in failleri hala bulunamadı"
Yalçın, Avukat Şevket Epözdemir’in öldürülmesinin yıldönümü olduğunu hatırlatarak “25 Kasım 1993 yılında Bitlis’te kurşuna dizilerek öldürüldü. Aradan 26 yıl geçmesine rağmen hala failler bulunamadı ve yargılanamadı. Yine bu hafta, Avukat Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden 4 yıl geçecek. Ne yazık ki dosyada hala ilerleme, bir gelişme bulunamamaktadır. Failler cezasızlık zırhıyla korunmakta ve herhangi bir şüpheli bulunmaksızın soruşturma yürütülmektedir. Biz Avukat Tahir Elçi içinde, Avukat Şevket Epözdemir için de adalet mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.
“Gözaltına alındı ve bir daha haber alınamadı”
Ardından da İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 25 Eylül 1991 tarihinde Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan İbrahim Gündem’in hikayesini anlattı. Örhan, şunları belirtti: “İbrahim Gündem, 1952 yılında Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde Sarıerik(Qenderhel) Köyünde dünyaya geldi. Evli ve 9 çocuk babasıydı. Ailesi ile birlikte Hazro ilçesine bağlı Sarıerik Köyünde çiftçilik ve hayvancılık ile geçimini sağlıyordu. 25 Eylül 1991 tarihinde Diyarbakır’ın Hazro ilçesine bağlı Sarıerik köyünde ikamet eden baba Ahmet Gündem’in evine, gece saat 01.00 sıralarında Üsteğmen Kenan Şahin ve beraberindeki bir grup asker tarafından baskın düzenlenir. Baskında Ahmet Gündem’in oğlu İbrahim Gündem, askerlerce gözaltına alınır. Sabah bırakılacağının belirtilmesi üzerine, karakola giden Ahmet Gündem, oğlu İbrahim Gündem’i sorar, ancak kendisine gözaltına alınmadı yanıtı verilir. Bunun üzerine Ahmet Gündem, oğlu İbrahim’in bulunması ile ilgili girişimlerini sürdürür. Hazro Cumhuriyet Savcılığı’na gider. Savcılık, Ahmet Gündem’i yeniden karakola yönlendirir. Bunun üzerine Ahmet Gündem, bir kez daha karakola resmi dilekçe ile başvuruda bulunur. Ancak, yazdığı hiçbir dilekçeye yanıt verilmez. Bu kez Diyarbakır Valiliğine gidip oğlunun akıbetini sorar. Valilikçe aranan karakoldan, “Biz almadık” yanıtı verilir. Ardından İl Jandarma Alay Komutanlığı’na giden Ahmet Gündem, burada “Devleti suçluyorsun, devlet böyle şeyler yapmaz’” şeklinde azarlamalara ve tehditlere maruz kalır. Ahmet Gündem, oğlunun gözaltında kaybedildiğine dair girişmelerini bir süre daha sürdürdü. Ancak bu süre zarfında tehditlere maruz kaldı. 15 Şubat 1993 tarihinde asker ve korucular tarafından evi yakılan Ahmet Gündem, 15 kişiden oluşan aile fertleri ile birlikte Diyarbakır Merkezine göç etmek zorunda bırakılır. İbrahim Gündem’in annesi Meyrem Gündem, yıllarca oğlundan yaşadığına dair bir haberin gelmesini bekler. Ne yazık ki Meyrem Ana da tıpkı Berfo Ana, Fatma Ana, Elmas Ana gibi çocuklarına kavuşamadan hayata veda ettiler.”
Yapılan konuşmaların ardından tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.