DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 572’ncisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1993 yılında Bingöl’den Diyarbakır’a tedavi amacıyla giden ve bir daha kendisinden haber alınmayan Halim Halıcıoğlu’nun akıbeti soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 572’ncisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 73 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binası önünde gerçekleştirildi. Bina önünde kaldırımda yapılmak istenen eylemin, vatandaş geçişini engellendiği gerekçesiyle polis tarafından caddeye taşınmak istendiği, ancak bu duruma itiraz eden İHD’li yöneticilerin yaptığı görüşmeler sonrasında eylemin kaldırımda gerçekleştiği görüldü. Şube binası önünde gerçekleşen eyleme İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD Diyarbakır Şube yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1993 yılında Bingöl’den Diyarbakır’a tedavi amacıyla giden ve bir daha kendisinden haber alınmayan Halim Halıcıoğlu’nun akıbeti soruldu.
"Doğal afetlerden önce tebdir alınmalıdır"
Eylemde bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, Elazığ’da 6.8 şiddetinde gerçekleşen ve 21 yurttaşın yaşamını yitirmesine yol açan depremin derin bir üzüntü yarattığını belirterek yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı ve yaralılara geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Bilim insanları tarafından ciddi uyarılar yapılmasına rağmen devletin gerekli önlemleri almadığını söyleyen Örhan “İnsan hakları savunucuları olarak doğal afetler yaşanmadan gerekli önlemlerini alınması konusunda çağrıda bulunuyoruz” diye belirtti.
Kayıp yakınları tarafından Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı Önü’de gerçekleştirilen oturma eylemlerinin Valilik engeli nedeniyle nedeniyle 73 haftadır yasaklı olduğunu söyleyen Örhan “Demokratik olan bu eylemimizi her hafta Koşuyolu parkında yaparken bir anda gelen bu yasaklamaya bir anlam veremedik. Daha sonra izin başvurusu yaptık. Ama maalesef hiçbir şekilde izin verilmedi. Kapalı mekanlara sağdırılmaya çalışılıyoruz” dedi. Örhan, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkındaki Anayasanın 34. Maddesini hatırlatarak, yasağın keyfi olduğuna dikkat çekti.
"Meydanlar bize yasaklansa da sesimizin kısılmayacak"
“Bu haklı mücadelemizde, yakınlarımızın başına getirilenleri mutlaka açıklamanız gerekiyor” diyerek konuşmasını sürdüren Örhan, “Sizler, sorunlu iktidar ve kişiler yakınlarımızın başına ne getirildiyse bunu bize açıklamanız gerekiyor. 572 haftadır yılmadan mücadele veriyoruz. Meydanlar bize yasaklansa da sesimizin kısılmayacağını buradan bir kez daha belirtiyoruz. Her hafta buradan bir kaybın hikayesini paylaşıyoruz ve bu bilgiler belge niteliği taşımaktadır. Yargının görevini yapması çağrısında bulunuyoruz.” diye konuştu.
Örhan, daha sonra 1993 yılında Bingöl’den Diyarbakır’a tedavi amacıyla giden ve bir daha kendisinden haber alınmayan Halim Halıcıoğlu’nun hikayesini anlattı. Kayıp Halim Halıcıoğlu’nun ağabeyi Münür Halıcıoğlu’nun konuya ilişkin beyanlarını aktaran Örhan, alilesinin tüm girişimlerine ve arama çalışmalarına ramen 1993 yılından bu yana Halıcıoğlu’ndan haber alınamadığını söyledi.
Ardından da tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.
Kayıp Halim Halıcıoğlu’nun ağabeyi Münür Halıcıoğlu’nun konuya ilişkin beyanları şu şekilde: “Kardeşim hastaydı bu nedenle tedavi için Diyarbakır’a gittikten sonra kendisinden bir daha haber alamadık. Kendisini otobüs terminalinde görenler var ancak otobüse bindiğini kimse görmemiş haber alamayınca hemen Diyarbakır’a gelip tüm hastaneleri aradım bir izine rastlamayınca Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne sormaya gittim beni içeri bile almadılar hakaret ettiler dağa çıkmıştır dediler. Bingöl’de yakınımızdaki tüm civar askeri karakollarda sordum hiçbir iz bulamadım, ancak Bingöl ve civar askeri karakollarda kimlik kontrolü sırasında bizimle aynı soyadı taşıyanlara askerler kardeşim Halim’i sorduklarını onun dağa çıktığını söylemişler. Kardeşimin dağa çıkmadığını biliyoruz kardeşim yeni evlenmişti ve eşi altı aylık hamileydi kaybolduktan 3 ay sonra bir kızı oldu. PKK’ye katılmış olamaz, biz Bingöl İline bağlı Teke Ören Köyünde ikamet ediyorduk. Ailemize yönelik baskılar yoğunlaşmıştı ailemizde herkes gözaltına alınıp işkence görmeye başlayınca daha fazla baskıya dayanamayıp Elazığ-Karakoçan’a göç etmek zorunda kaldık ve o günden sonra kardeşim Halimden bir haber alamadık.”