26 yıl önce gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisinin akıbeti soruldu

29.02.2020

DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp yakınları tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler yargılansın’ sloganıyla gerçekleştirilen oturma eylemlerinin 577’ncisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1994 yılında İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan üniversite öğrencisi Cüneyt Aydınlar’ın akıbeti soruldu. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eylemlerinin 577’ncisi, Valiliğin kayıp eylemlerini 78 haftadır yasaklayan keyfi ve hukuk dışı kararı nedeniyle İHD Diyarbakır Şube binası önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, İHD Diyarbakır Şube yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1994 yılında İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan üniversite öğrencisi Cüneyt Aydınlar’ın akıbeti soruldu. 

“Birçok tanık beyanı ve somut belgeye rağmen sanıklar beraat ettiriliyor”

Eylemde bir konuşmada bulunan İHD Diyarbakır Şube yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın, kayıpların ve faillerinin bulunması yönündeki ısrarlı taleplerine rağmen ne siyasi iktidarın nede yargı organlarının üzerine düşen görevi yerine getirmediğini belirtti. Kayıplara ilişkin dosyalarda cezasızlık politikasından vazgeçilmesi çağrısında bulunan Yalçın “ Zorla kaybedilme dosyaları buradan, bölge illerinden batı illerine naklediliyor. Ankara, İzmir veya farklı bir yere naklediliyor. Bunun nedeni, kamuoyunun desteğini kesmektir. Biz böyle anlıyoruz. Bizim burada taleplerimiz nettir. Özellikle devam eden yargılamalarda biz fark ediyoruz ki; birçok tanık beyanı ve somut belgeye rağmen sanıklar beraat ettiriliyor. Biz bunun Yavuz Ertürk, Cemal Temizöz, Musa Çitil dosyasında gördük. Burada adil ve bağımsız bir yargının işlediğine ilişkin bizim şüphelerimiz bulunmaktadır. Biz buradan ‘ BM Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşme’yi hatırlatmak istiyoruz. Hükümetin, siyasi iktidarın ve devletin bu konuda gerekli adımları atması gerekmektedir. Çünkü ilgili sözleşmeye göre zorla kaybedilmeler, insanlığa karşı işlenmiş suç kapsamındadır ve zorla kaybedilmelerde zamanaşımı asla işletilmemektedir. 90’lı yıllardaki olaylar zorla kaybedilme ve insanlığa karşı işlenmiş suçlardır” diye konuştu. 

Gözaltında kaybedilen Aydınlar’ın akıbeti soruldu 

Yalçın’ın ardından, 26 yıl önce İstanbul’da polis tarafından gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Cüneyt Aydınlar’ın hikayesi teyzesi Nuray Barçin tarafından paylaşıldı. Barçin, şunları belirtti: “Cüneyt Aydınlar 90’ların başında Diyarbakır’daki ailesinin yanından üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiydi. 20 Şubat 1994 tarihinde bir arkadaşı ile buluşmak için Bakırköy/ İncirli’de bulunan / Ömür Durağı’na gitti. Burada Terörle Mücadele polisleri tarafından bir operasyon kapsamında gözaltına alındı. Bu operasyonda gözaltına alınan on dört kişi gibi Cüneyt de Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Yedi gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı. 28 Şubat 1994 günü akşam saatlerinde, Terörle Mücadele Şubesinde görevli polisler Cüneyt’i Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na getirdi. Mahalle sakinleri otuz kadar polis eşliğinde elleri kelepçeli olarak getirilen Cüneyt’in kanlar içinde olduğunu, bir bacağının kırık olduğunu ve ayakta duramadığını gördüler. Polisler, mahalle sakinlerinin “yürüyemez halde” olduğunu söyledikleri Cüneyt’in yer gösterme esnasında "Dur"  ihtarına uymayarak kaçtığına ve arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayıp firar ettiğine dair bir tutanak düzenlediler. 

Gözaltına alındığı doğrulandı

Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulan on dört kişi tutuklanıp cezaevine gönderildi. Bu kişiler 17 Mart 1994 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamada Cüneyt Aydınlar’ın 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındığını ve onu 2 Mart 1994 tarihine kadar gözaltında gördüklerini söylediler.  Ağır işkence gören Cüneyt’in 2 Mart 1994 tarihinde, kendisine  “Ölmeye hazır mısın? Ölmeye gidiyorsun!” diyen altı polis tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden götürüldüğünü ve kendisini bir daha görmediklerini açıkladılar. Ailenin başvurusu üzerine İnsan Hakları Derneği avukatları olayı araştırdı ve 25 Mart 1994 tarihinde İHD İstanbul Şubesi bir basın açıklaması yaparak Terörle Mücadele Şubesinin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar’ı kaybettiğini duyurdu ve İçişleri Bakanlığı tarafından konuyla ilgili açıklama yapılmasını talep etti. Ailenin ve İHD’nin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü polislerin beyanı dışında hiçbir dayanağı olmayan Cüneyt Aydınlar’ın yer gösterme esnasında ellerinden kaçtığı iddiasını sürdürdü. Cumhuriyet Savcısı olayı soruşturmak yerine polisin firar senaryosunu esas alarak Cüneyt hakkında yakalama kararı çıkardı. Hâkim, polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi. Cumhuriyet Savcısı zaman aşımını gerekçe gösterip şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi.”

Ardından da tüm kayıplar için oturma eylemi gerçekleştirildi.