'Toplumun yaşadığı tahribatlar ancak geçmişle yüzleşme sağlanarak onarılabilir'

28.03.2020

BASINA VE KAMUOYUNA

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Kayıp Yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her cumartesi günü düzenledikleri oturma eylemleri 581. Haftaya ulaşıldı. Bu hafta da koronavirüs (kovid-19) salgın hastalık tehdidi nedeniyle geçici bir süre ve ikinci bir duyuruya kadar dışarıda düzenlediğimiz kayıp oturma eylemini kitlesel olarak düzenlememekteyiz. 

581 haftadır insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak adalet ve hakikat mücadelemizi kararlılıkla sürdürerek kaybedilen insanlarımızın akıbetinin ortaya çıkartılmasını ve faillerin bir an önce yargı önüne çıkartılıp yargılanmasını talep etmekteyiz. Bu amaçla her fırsatta kayıp yakınlarının asıl taleplerinin adalet, hakikat ve geçmişle yüzleşme olduğunu ısrarla vurgulayarak devlete gerekli adımları atması için çağrıda bulunduk. Çünkü bir bütün olarak sistematik ve planlı olarak geçmişte yaşanan zorla kaybedilme vakaları sonrası kayıp yakınları ile toplumun yaşadığı tahribatlar ancak geçmişle yüzleşme sağlanarak onarılabilmektedir.

Zorla kaybedilmelere dair Güney Afrika, Arjantin, Yugoslavya gibi dünya ülkelerine baktığımızda zorla kaybedilme vakaları sonrası oluşturdukları Hakikat Komisyonları ve benzeri yapılarla hakikatleri ortaya çıkartmaya çalışmış toplumu tatmin edecek gerçek bir adaleti tesis etmeyi başarmıştır. Zorla kaybedilme vakalarının uzun bir süredir devam ettiği, Türkiye’de de ancak hakikat komisyonu gibi benzeri yapılar kurularak geçmişle yüzleşme sağlanabilir ve kayıp yakınlarının yıllardır yaşadığı acı bir nebze de olsa dindirilebilir. Kayıp yakınları yıllardır meydanlarda devlet yetkilileri ve siyasal iktidara yaptığı çağrıda bu taleplerinin karşılanmasını beklemektedir. 

Bu bağlamda 581 haftaya ulaşan “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” adlı adalet mücadelemizde devlete ve siyasal iktidara bir kez çağrıda bulunarak kayıplarımızın akıbetini ortaya çıkartılmasını talep ediyoruz. Geçmişte yaşanan zorla kaybedilme vakalarının bir daha yaşanmaması adına hakikatleri ortaya çıkartarak geçmişle yüzleşmesini ve gerçek bir adaletin tesisi için gerekli adımları atmasını bekliyoruz. 581. Haftada tekrar vurgulamak isteriz ki gerçek bir adalet tesis edilene kadar kayıplarımızı arama mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.

Her hafta olduğu gibi bu haftada bir kayıp hikayesini sizlerle paylaşıyoruz. 

Kayıp              : Yusuf TUNÇ 
Olay Tarihi   : 9 Şubat 1994 
Olay Yeri     : Mardin’in Kızıltepe ilçesi Kengerli Köyü 

Yusuf Tunç, ailesiyle birlikte Mardin’in Kızıltepe ilçesinin Kengerli köyünde ikamet ediyordu. 09 Şubat 1994 günü akşam saatlerinde evlerinin önünde sarı ve beyaz renkli iki araç durdu. Bu sırada evde ağabeyi Abdurrahman Tunç bulunuyordu. Abdurrahman Tunç, felçli ve yürüyemiyordu. Araçtan yüzleri maskeli, ellerinde uzun namlulu silahlar taşıyan kişiler indiler. Tüm evi aradıktan ve kimlik kontrolü yaptıktan sonra Yusuf Tunç’u zorla götürmeye çalıştılar. Arabanın yanına gelen Yusuf Tunç arabadakileri görünce bağırmaya ve yardım istemeye başladı, kısa bir süre de olsa ellerinden kurtulmayı başardı. Ancak eve gelen maskeli grup evin dış cephesini tarayarak, Yusuf Tunç’u “ya bizimle gelirsin ya da evine bomba atıp çocuklarını öldürürüz” diye tehdit ettiler. Daha sonra Yusuf Tunç’u zorla araca bindirerek, oradan uzaklaştılar. Abdurrahman Tunç da yaralandı. Bu tarihten sonra Yusuf Tunç’tan bir daha haber alınamadı.

Köy muhtarı olan ağabeyi Mehmet Tunç kardeşi kaybedildiği sırada sürgün olarak gönderildiği İskenderun'da yaşıyordu. Olayı duyar duymaz Kızıltepe'ye geldi. Şenyurt Karakolu’na, Kızıltepe Kaymakamlığı’na, Kızıltepe Cumhuriyet Savcılığı’na, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’ne, Adalet Bakanlığı’na ve Meclis’e başvurdu, ancak herhangi bir sonuç alamadı. Şenyurt Karakolu başçavuşu Mahmut’a müracaat ettiklerinde aileyi köylerine özel tim elemanlarını göndereceğini söyleyerek tehdit etti. Yusuf Tunç'un kaybedilmesine dair Uluslararası Af Örgütü'ne de ifade verildi. Bölgede ciddi baskılar olmasından dolayı İnsan Hakları savunucularına gitmeye çekinen ağabeyi Mehmet Tunç, İHD Genel Merkezi'ne, Ankara'ya giderek kardeşinin kaybedilmesine yönelik bilgi verdi.

Yusuf Tunç'un kaybedilmesinden önce köyün çevresini saran askerler, kaybedilmeden sonra ortadan kayboldular. Tunç ailesi Yusuf Tunç’u ararken defalarca tehdit edildi ve köylerini terk etmeye zorlandı. Bunun üzerine terk etmek zorunda kaldıkları köylerine ancak 2004 yılında geri dönebildiler.